Mahsül Ayı
Niyetin Hâlis Olması, Amelin Mahsûlünü Bereketlendirir
İbadet ve taatler, biz kulları tarafından, Hakk Teâlâ emrettiği için yerine getirilir. Seçkin kullar, Allah (c.c.) bizi sevsin kaygısıyla hareket etmez; onlar sadece, O’nun sevdiği amelleri işlerler. Bu niyetle yapılan ibâdet, kulu, adım adım Hakk’a yaklaştırır.
İbadetlerin ecir ve mükâfatı, gönlün iştirakiyle kat be kat artar. Niyetlerin halis olması, kulluğun, sadece Allah Teâlâ’nın rızası umularak yapılması, elbette o amelin mahsûlünü bereketlendirir.
Receb-i Şerif ekim ayı, Şaban-ı Muazzam sulama ayı, Ramazan-ı Şerif de mahsûl ayıdır. Gelin, bu aylarda, verimi en kârlı şekilde almanın çaresine bakalım. Oruç ibâdeti; niyetle, vakte riayetle, yeme-içmeden ve cinsî münasebetten uzaklaşmakla yerine getirilir. Sevap ve mükafatı ise; istiğfar ve tevbeyle, isyana gönülden veda niyeti ve arzusuyla, ömrün her ânını kullukla geçirip, vakti israf etmemekle, âzâlan da isyandan korumakla artar. Rabbimiz; el, ayak, göz, kulak ve bütün âzâları isyandan koruyarak tutulan orucun karşılığını elbette fazlasıyla verir.
İbâdetlerde Niyet Önemlidir
Sadece oruç ibâdetinde değil, bütün ibadetlerde niyet önemlidir. İbadet ehli bir grup mü’min, velî olmak için bir mağarada inzivaya çekilirler. Allah (c.c.)’ın sevgili kullarından bir zât, onları, bu “Kulluğunuzu yalnızca rızâ-yı İlâhî için yapın.” diyerek uyarır. Bu sözün haklılığı karşısında hatalarını anlayarak niyetlerini düzelten zâhitler, bir gecede Mevlâ’nın muhabbetine erişirler.
Efendimiz Aleyhisselatü Vesselâm ,Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur;
“İhlasla amel edin! Allah-u Teâlâ ancak ihlasla yapılan ameli kabul eder.” |Dârakutnî] “İbadetleri ihlas ile yap! İhlas ile yapılan az amel, kıyamette sana yetişir.” (Ebû Nuayml buyurur.
“Ameller niyetlere göredir.” (Buhârî, Bedül-Vahyi; Müslim, İmâre, 155)
“İnsanlar niyetlerine göre diriltilecek ve hesaba çekilecektir.” (Câmiü’s-Sağîr, 1436)
“Kul ne hal üzere ölürse yaşantısı nasıl olursa) Allah onu artık o hal üzere diriltir.” (Camiü’s-Sağir, 3/392)
Allah Teâlâ Âyet-i Kerime’sinde ise şöyle buyurur:”(Ey Rasûlüm!) Nefsini, sırf rızasını dileyerek, sabah akşam Rabbini çağıranlarla birlikte sabret(tir).” (Kehf: 18/28)
Orucun farzlarından biri, îfade edildiği üzere vakte riayettir. Vaktin önemi, boş geçirilmemesi hususu, Mü’minûn Sûresi’nin 3. âyet-i kerimesinde şu şekilde ifade edilmektedir. “Onlar boş (söz ve diğer) şeylerden yüz çevirenlerdir.” (Mü’minûn, 23/3) Bilindiği üzere; Mü’minûn Sûresi’nin ilk on âyetini tatbik edecek olanlara Cennet müjdesi vardır.
Yine İnşirah Sûresi’nde, bizlere, boş vaktin nasıl değerlendirileceği, Rabbimiz tarafından öğretilmektedir:”O halde meşgul olmadığın zaman kalk (Rabbine yalvar da) yorul! Ve yalnızca Rabbine niyaz et!” (İnşirah, 94/7-8)
“Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka vermeyi yahut bir iyilik yapmayı veya insanların arasını bulmayı emreden(in fısıldaşmasında) hayır vardır. Allah’ın rızasını elde etmek için bu işi yapana gelince, biz gelecekte ona büyük bir ecir vereceğiz.’” (Nisâ: 4/114)
Tasavvuf Yolunda Tavsiye Olunan Üç Esas
Tasavvuf yolunda müride üç şey tavsiye edilir:
1- Uzlet, isyandan kaçma.
2- Açlık.
3- Uykusuzluk.
Peygamberimiz (s.a v.), “İlim çoğaldıkça kelam azalır, ilim azaldıkça da söz çoğalır.” buyurur.
Âzâlar; havuza akan pınarlara benzetilir. Bizler, kulluğumuzun gereğini icra edersek, gönül havuzumuz, mahlûkâta hayat veren berrak su ile dolar. “Hakkında bilgin bulunmadığı şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, onların hepsi yaptığından sorumludur.” (İsrâ: 17/36)
Dili Muhafaza İçin Üç Esas
Dil de isyandan korunmalıdır. Risâlet Penah Efendimiz (s.a.v.), “Ademoğlunun her sözü aleyhinedir, lehine değil. Ancak marufu (hak ve doğru olanı) emretmek, münkeri (yasak ve çirkin olanları) nehyetmek ve Allah Azze ve Celle’yi zikir hariç.” (İbn Mâce,Sünen, Fiten, 12, H. No; 3974) buyurur.
Dili muhafazanın ilacı:
1. İlim, yâni Allah (c.c.)’ı tanıyan ve tanıtan mâlûmat,
2. Amel,
3. Sükût, gereksiz sözlerden sakınmaktır.
Üç Zümrenin Orucu
Oruç ibâdeti; niyet edip, imsak vakitleri arasında, gerekli şartlara uymak sûretiyle gerçekleşir. Bunlarla beraber, bâtınî edebler de gözetilirse nûr üstüne nûr olur.
Ehlullahın katında oruç üçe ayrılır:
1. Avamın orucu.
2. Havassın orucu.
3. Havassu’l-havassın orucu. Avam (halk, sıradan insanlar), oruç tutarken sadece; yeme, içmeden uzaklaşır. Fakat kalbi Allah (c.c.)’ın muhabbetinden mahrumdur. Gaflet içindedir. Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz, “Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terk etmezse, Allah, o kimsenin yeme-içmesini bırakmasına kıymet vermez.” (Buhari, Savm, 8; Edeb, 51; Ebu Davud, Savm, 25; Tirmizi, Savm, 16) buyurur.
Havas (seçkin kullar), bütün âzâlarını isyandan korurlar. Yüce Rabbimize kavuşmak için gayret gösterirler. Lüzumsuz söz ve işlerden uzaklaşırlar.
Havassu’l-havas (en seçkin, ebrarîn ve mukarrebûn, gönlü arınıp Hak Teâlâ’ya yakın olan huzur ehli bahtiyar kullar) ise Allah (c.c.)’ın dışında hiçbir şeye meyletmezler. Onlar her şeyi apaçık seyre dalar, kalbleriyle her an Mevlâ (c.c.)’nın huzurunda dururlar.
Zâhiri ve bâtınî edeplere riâyetle yerine getirilen feyizli bir Ramazan ayı temennisiyle…