BİZ BİRBİRİMİZİ ANLAMIYORUZ NEDEN?
Bu sorunun kolay anlaşılır bir yanıtı vardır: Herkesin yanıtı var, kimsenin sorusu yok.
Çevremize baktığımız zaman görürüz ki, herkes bir başkasına bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama hiç kimse öğrenmek için soru sormuyor.
‘Anlaşılma’ konusundaki en yaygın yakınma ‘kendimizin anlaşılmadığı’dır, ama bizim başkasını anlamamız konusundaki yaygın tutum, ‘onu çok iyi anladığımız’ biçiminde olur.
'Birbirimizi anlayamamamızın iki temel nedeni vardır:
1. Dinlemeyi bilmemek,
2. Birbirimiz hakkındaki kalıp yargıları bırakamamak.
‘Dinlemek bir sanattır’. İnsanı dinlemek, ona yaklaşabilmek için en doğru yoldur.
Eğer, birisini can kulağıyla, yargılamadan, öğüt vermeye kalkışmadan, sadece anlamak için dinleyebiliyorsak en önemli iletişim adımını atıyoruz demektir. Bu çocuğumuz için de, eşimiz için de, arkadaşlarımız, işyerlerindeki çalışma arkadaşlarımız, kısaca herkes için geçerli bir ‘altın kural’ dır.
Hele de ergenlik döneminde doğal olarak gergin, kuşkuları olan, kendine olan güvenini tartma aşamasındaki çocuğumuzla iletişim kurmak istiyorsak, öncelikle onu can kulağıyla dinlemeye hazır olmalı, bunu ona hissettirmeliyiz.
Dinlemek sözünü kesmeden, sabırla, onu anladığımızı belirten bir beden diliyle gerçekleşirse ortak iletişimimize büyük katkısı olacaktır.
Sonra da ‘konuşmak bir sanattır’. Konuşmak, hemen neler düşündüğümüzü, neler beklediğimizi, neler istediğimizi sıralamak olmamalıdır.
‘Eşitlikçi konuşma’ bizim de karşımızdakini anladığımızı, ona yakın olduğumuzu belirten konuşmadır. ‘Ben de sınav öncesi çok gergin olurdum’ diye başlayan bir konuşma hemen arkasını merak ettirir. Küçük yaştaki çocukların en dikkatli dinledikleri konuşmalar, büyüklerin yanlışlarıyla ilgilidir.
Bir meslek ustasının ‘meslekteki acemiliklerini, yaptığı yanlışları, bunları nasıl gizlemek istediğini anlatan’ öyküleri meslektekilerin can kulağıyla dinlediği anlatılardır.
‘Eşitlikçi konuşma’ en az bildiğimiz konuşma modelidir. Genel olarak, konumca üstün olanlar, üstünlüklerini belirten konuşma modelini seçerler ki bu modelde ‘ söze başlama, ses tonu, seçilen sözcükler, karşısındakine verilen söz sırası, susma zamanı, sözcük vurguları’ üstünlüğü belirten kılmaya yöneliktir.‘ Üstünlükçü konuşma modeli’ sosyal statüyü özenle vurgular, böyle bir durum iletişimi başlangıçta bozar, tek yönlü bir iletişim biçimine çevirir.