Biz Nerede Yanlış Yaptık
“Dertlenip kaleme sarıldığınız, kaleme sarılıp dertlendiğiniz hiç olmadı mı?” sorunuza derin bir iç çekerek kendi kendime cevap verirken yine kendimi bu satırları kaleme alırken buldum. Dünya hayatı yaratıldığından bu yana yaşanan tüm sorunların kadın ve erkek cinsi arasında yaşanan tüm o çekişmelerden, anlaşmazlıklardan, yaratılıştan gelen farklı doğalardan kaynaklandığını, kadın ve erkek arasında huzur ve kimya sağlanmadığı sürece dünyadaki problemlerin sonunun gelmeyeceğini düşünüyorum. Özellikle çağımızda değerini yitirmiş, aile olma, bir yastığa baş koyma, bir tek insanın elini tutup sonuna kadar onunla gitme gibi inanışların geçersizliği bizleri bu hâle getirdi. Hocamızın dediği gibi inanmayana bir sıkıntı yok ama inanan bir insansanız doğru bildiğinizden ve değerlerinizden taviz vermek istemiyorsanız işler çok ama çok zorlaşıyor.
Egolar Çağı
Ben yıllardır yaptığım gözlemlerin ve büyüklerimden aldığım öğütlerin damıtılmış hâlini paylaşmak istiyorum. Bugünün en büyük sorunu her şeyde yaşanan bolluk ama bolluk içindeki bereketsizlik. Seçenekler çok fazla, bir şey üzerinde senelerce emek vermeye gerek yok, sabır yok. Her gün değiştirilen çeşit çeşit kıyafetler, 3-5 senede bir yenilenen mobilyalar, arabalar, rahata düşkünlük, kısa yoldan köşeyi dönme, “Her şeyin en iyisine layığım.” dayatmaları bizi bu hâle getirdi.
Egolar çağında yaşıyoruz. Kimse mahzun ve mağrur olmayı kendine yediremiyor. Kusursuzluk peşindeyiz ve sürekli kendimizi makyajlamak ve cilalamak zorundayız. Kimse kimsenin hatasını ya da kusurunu kabul etmiyor, hoş görmüyor çünkü en başta kendi kusurlarıyla barışık değil. Böyle olunca kadınlar erkeklerde, erkekler kadınlarda hayatın ana amaçlarından saparak bambaşka ve mümkün olmayan şeyleri aramaya başladıklarından her şey bozuluyor. Hayat; bir kadın ve bir erkeğin bir araya gelmesi, yuva kurması, çocuk sahibi olup aile olması, onları büyütmesi, ailelerin bir araya gelerek toplumu oluşturması ve böylece dünya düzeninin sürüp gitmesinden ibaret ancak daha gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklendiği için kalanı da yanlış gider oldu ve bugün bu hâllere geldik.
İlk sorun zaten hayata geliş amacımızı, dinimizi, değerlerimizi yeterince özümseyemememizden ve uygulayamamamızdan kaynaklanıyor. Bu çağda herkes çok biliyor, çok konuşuyor, herkes her konuda çok iddialı ama uygulamaya gelince herkes tökezliyor. Çünkü inanç kökleşmiyor, içselleşemiyor. Eski aile düzenleri içinde büyük babaanneler, dedelerin sofra başında verdiği nasihatlerle, iş hayatına karışıp örselenmemiş ev hanımı annelerin şefkatli kucağında akşam babasının.