* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İslam Anlayışımız  (Okunma sayısı 211 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı anadolu

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 819
    • www.fanidunya.net
İslam Anlayışımız
« : Ağustos 28, 2023, 08:29:55 ÖS »


İslam Anlayışımız
 
Bilmek, öğrenmek, bilgi biriktirip tecrübe sahibi olmak, bu birikim ve bilinçle hayatını devam ettirmek insana ait bir olgudur. Varlıkları sınıflandırırken öğrenemeyen, az öğrenen, tekrar eden, eğitilen, eğitilemeyen vs. genellemeleri insan dışı varlıklarla ilgili kullanırız ve onları gelişmiş, az gelişmiş, gelişmemiş vs. diye kategorize ederiz.

En gelişmiş varlık olan insan, yüce Mevla’mızın en güzel şekil ve kıvamda yarattığı, akıl nimeti vererek konuşmayı, düşünmeyi ve halini beyan etmeyi öğrettiği sorumluluk sahibi yegâne varlıktır. Sorumluluklar hak ve ödevleri, hak ve ödevler de Allah’ın dinini gündeme getirmektedir. Allah ile kul arasındaki bilinçli iletişim de böylece başlamaktadır.

Allah katında tek din vardır. Adı İSLAM DİNİ’dir. Hac Suresi 78. ayette bu durum şöyle ifade edilir;

“Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce hem de bu Kur’an’da Müslüman diye isimlendirdi ki Peygamber size şahit olsun, siz de insanlara şahit olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!”

Bu tek dine bağlılık ya da dindarlık başıboş bir Müslümanlık değildir. Müslümanın başı yani düşüncesi, inancı ve hareketleri Allah’a verdiği söze bağlıdır. Ne söz vermiştik “Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederim ki Hz. Muhammed onun kulu ve elçisidir.” Söze sadakat İslam’ın en önemli kuralıdır. İhanet ve vefasızlık en büyük vebaldir.

Kıyamet Suresi 36. ayette Yüce rabbimiz “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor?” buyurarak bizden ilâhi hükümlere boyun eğmemizi ve kendisine tam teslimiyetimizi istemektedir. Her ne kadar pratik yaşamdaki din algısı ve tanımı, dini camide yapılan birkaç ibadet şeklinde sürdürülen hayat gibi gösterse de İslam Dini, cami ibadetlerini de içerisine alan, hiçbir noksanı bulunmayan çağdaş ve modern bir yaşam tarzıdır.

Gelişmemişler ve az gelişmişlerin Allah’ın dini olan İslam’ı sanki kendilerinin malı gibi düzenlemeye kalkmalarının cezalarını bugün çekiyoruz. Islah olmazsak gelecekte de çekeceğiz. Bunlar, inandım deyip inanmamış gibi yaşayanlardır. Bunlar; Amerikalı, Rus, Çinli vs. milletlerin inkârcıları ile karıştıklarında caddelerde, sokaklarda, meyhane, sahiller vs. ayırt edilemezler. Bunlar başka dinin hayatını yaşayan yani inkârcı gibi yaşayan imanlılarımızdır. Bunlar, bırakın Allah’ın ceza hukukunu uygulamayı, içlerine sindirmeyi, Peygamber Efendimizin: “Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse, komşularına rahatsızlık vermesin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, misafirine ikramda bulunsun.

Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.” (Buhari) buyurduğu temel ahlak kurallarına da uymazlar. “Allah'a ve ahiret gününe imanı olan, içki içilen sofrada oturmasın.” (Müsnet) hadis-i şerifini hiç duymamış gibi yaparlar.

Yüce dinimiz, aşırı dünyevileşmeyi reddettiği gibi din ve ibadet adına dahi olsa bütünüyle dünya işlerinden kopacak kadar aşırılığı da yasaklamış, iman edenleri, hesap gününü unutmadan, dünya ve ahiret için iyi, dengeli ve titiz bir muhasebeye davet etmiştir. Akıllı bir insan için ilk yapılacak şey niyetinin düzeltilmesi olmalıdır. Kişinin niyeti yaptıklarından ve yapacaklarından daha önemlidir. Kötü niyetle yapılan iyiliklerin dünyada bir karşılığı varsa da bu tohum ahiret tarlasının ekinini zehirlemektedir.

Ankebût Suresinin giriş ayetlerinde şöyle buyruluyor; “Elif, Lâm, Mîm. İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? And olsun ki biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır. Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü ve yanlış hüküm veriyorlar!” (Ankebût, 1-4)

İsmi ve sıfatıyla mümin de olsa dünyaya çakılıp kalmış; menfaati, şehvet ve hırsı sebebiyle müminlere düşmanlık, zulüm ve eziyet eden, onları aciz bırakan kimseler bu sınav salonundan çıkmayacaklarını, ölmeyeceklerini, yaptıklarının hesabını vermeyeceklerini ve Rabbimizin huzuruna çıkmayacaklarını ve hatta Allah’ı çaresiz bırakıp kurtulacaklarını zannedebilirler. Böyle kişiler ne kitabı okumuş, anlamış ne de dünyayı anlamıştır.

Allah’a inanan ve güzel işler yapan kişiler nasıl ki insanların yanlış yapmalarına engel oluyor ve onların kusurlarını örtüyorlarsa Rabbimiz de “İman edip iyi işler yapanların kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz.” (Ankebût: 7) ayeti ile kastî olmayan, ancak zayıflığımız nedeniyle yaptığımız hatalarımızı, salih amellerimiz nedeniyle göz ardı edecektir inşallah.

Bizi coğrafi sınırlarımız ayırsa da biz tek bir ümmetiz: “İslam ümmeti.” Bizim yüz yıllardan gelen ve tüm dünyaya yayılan ortak bir nezafetimiz, zarafetimiz ve nezaketimiz vardır.

Bizim kültürümüz türedi bir kültür değil, ilahi kaynaklı, insanlık kadar kadim, tüm dünya coğrafyası kadar geniş bir kültürdür. Bu kültürde Allah’a isyan olan konularda kullara itaat yoktur. Bu kültürde kâfirlere ve zalimlere itaat etmek, onlara bağlanmak yoktur.

Bugünlerde üzülerek görüyoruz ki kimisi Allah’ın dinini ılıtıp ılımlı İslam yapıyor, kimisi sanki din kendininmiş gibi inanan-inanmayan herkesi Allah’ın dinine ortak ediyor, inançsız ve ibadetsiz herkesi Allah’ın cennetine koyuyor. Müminlere saldırıyor, saldırtıyor, cinayetler işliyor. Katile de maktule de cennet vaat ediyor. Kimisi, beğenmediği Müslümanları terörist ilan ediyor, Müslümanların ölümüne fetva veriyor. Altının, petrollün, servet, makam ve mevkilerin şımarttığı, Kur’an’ın tabiri ile bu çağdaş belamlar kendilerini dinin gerçek sahibi görerek hadlerini aştılar. İslam ümmetini parçalamaya, dağıtmaya koşuşturuyorlar. Allah’ın ayetlerine kulak tıkıyor, bir gün mutlaka Allah’a hesap vereceklerini ve o günün çok yakın olduğunu unutuyorlar.

“Ey insanlar! Rabbinizden sakının; şüphesiz o kıyamet gününün sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirdiğinden geçer. Ve her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları hep sarhoş görürsün, hâlbuki sarhoş değillerdir. Fakat Allah’ın azabı çok şiddetlidir.” (Hac: 1-3)

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]