Fabrika Ayarlarına Dönmek
Uzun zamandan beri bilerek bilmeyerek hayatımızı ve yaşayışımızı modernleşme adına geleneklerimize göreneklerimize uyup uymadığını inancımızla alakası olup olmadığını hiç düşünmeden hiç hesap etmeden hatta hiç aklımıza getirmeden Batı'nın normlarına göre kurgulamaya çalışıyoruz.
Hiç düşündük mü? Müslümanların yaşayışını neden Batı parametreleri belirliyor? Batı'nın son iki yüz senedeki maddi imkânları ele geçirmesi sanayi ve sonrasında teknoloji şimdi de yapay zekâ ve yazılımla dijital dünyaya hâkim olması sebebiyle zahirde bir güç olması mı? Yoksa Müslümanların dünyadaki varoluş gayelerinin dini tanımlamalar dışına çıkması mı? Her canlı nasıl ki havaya, suya ve gıdaya muhtaç; insan da bunlara ve daha fazlasına ihtiyaç duymaktadır. Bu sebeple insan davranışlarını maddi sebepler elbette etkilemektedir. Ama hayatımızı belirleyen esas nokta bu olmamalıdır. Zaten bu durum, aslında imtihanın da bir parçasıdır. Karşılaşılan şartlara gösterilecek davranışlar bizim dinimizi yaşamakta ve ona göre hayat kurgulamakta bulacağımız karşılık olacaktır.
Hem kendimize hem de Müslüman dünyasına sakin, dingin ve samimi bir kafayla baktığımızda Müslümanlığın ancak sözde yani söylem düzeyinde yer bulduğunu görürüz. Oysa Müslümanlığı özde yaşayan insan o kadar az ki… Hayatımızdaki parametrelerin dinî eksenden uzaklığı o kadar aşikâr ki. Öte yandan ekonomik yapıdan aileye, eğitimden mimariye, kadın ve erkeğin toplumdaki yerine vb. hepsinde Batı normlarını görüyoruz.
Batı hegemonyası bir neticedir. Esas olan sebebi bulmaktır. Su dolu bardağı boşaltırsan yerine hava dolar misali! Şu anki durumumuz doğru teşhis konmamış hastaya her ilacı vermeye benzemektedir. İlaçların çoğu ciddi yan etkiler içermektedir. Ki ilaçlar da Batı menşelidir!
Hem birey hem de toplum olarak hayatımızı belirleyen unsurların ne olması gerektiğini doğru tanımlamazsak bedeli iki cihanda da ağır olur. Esasen olmaktadır. Zihin ve ruh dünyamızda bu tanımlamaya bir engel yoktur. İhtiyacımız olan sadece biraz dertlenmek, gayret ve samimiyet...