Evladın var derdin var
Analar-Babalar insan neslinin yetiştiği anaokullarını kapatıp, anasız okullara nesillerini emanet etmişler.Hepsinin arzusu iyi bir evlad yetiştirip,dünyada huzurlu ebedi hayatta kurtulanlardan olmaktı. Evlenmeden önce kendisine eş, neslini devam ettirecek cocuklarına anne olabilecek birini seçmeliydi. O da herkesin yaptığı gibi yaptı,evlendi ve çocuklara en iyi modelin anne-babadan olduğunu unutuverdi.Çocukları vardı fakat Allahın halifesi, en güzel varlık,sorumlulukları olan mükemmellikte değildi.Dizini döğer hale geldiğinde hatırladı, iyi bir model olamamışlardı.Yazık olmuştu emanete. Hep hayal etmişti çocukluğundan bu yana,cenneti olacak,gurur duyacaktı; gül goncasıyla.
Şöyle söyleniyordu; Öyle evlatlar yetiştirmeliydiki, dünyayı yönetsin,toplumu yönlendirip dertlerine derman olsun.Kimsesizlerin kimsesi,düşmanlıkları,kini,nefreti ve yozlaşmaları sona erdirsin. Ülkesinin ve insanlığın iftihar tablosu olsun,annesinin gülü,babasının canı; kardeşlerinin ve tüm çocukların sevgilisi olsun.O zaman dedi: Doğmadan hazırlık yapmalı,Plan ve proğramlı olmalı. Doğunca güzel bir isim vermeli.Helal rızıkla beslemeli. Çünkü Peygamberimiz(sav) ”Haram lokma ile beslenen vücutta hayır yoktur buyurmuşlardı. ”Okul öncesi eğitimini yaptırmalı. Çünkü okul öncesi eğitim çocuğun gelecekte oluşumunu ,karakter ve genel yapısını oluştururdu.Hayat çizgisini belirler.Çünkü yaşadığı bu cennet vatanda yirmi milyon genç öğrenci vardı. Dünya ülkelerinin bir çoğunun nüfusundan daha fazla.İşe yaramayan yığınlar olmamalıydılar.. Yüce kitabı aklına geldi.Açtı baktıki prensipler mevcutdu. Şöyleydi:
*Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti.
*. Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.
*Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.
*(Lokman, öğütlerine devamla şöyle demişti Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
*Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.
*. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.
*. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.
(Kur’an-ı Kerim,Lokman Suresi:13,14,15,16,17,18,19.ayetler.Diyanet Vakfı Meali).
Çıkardığı sonuç derdine derman olacak nitelikteydi:.
*Çocuğa kulluk bilinci verilmeliydi.Allahı(cc) tanımalı,kendisine şükretmeli.Günlük vazifelerinden olan namazla şükrünü göstermeli.Çünkü namaz en bariz kulluk göstergesidir.
Kulluk bilinci insanın ayırıcı vasfıdır.Çocuk bundan sonra davranışlarını bu zeminde oluşturur
*Kendisinin hayata gelmesine vesile olan ebeveyne hürmet:
Sebebi dünya hayatı olan anne-babasına hürmetli olmalı.Terbiyecisi,meşekkatlere katlanan annesi olmuştur.Annesine hürmet ve şükran borcu vardır.Ebeveyne hürmet eden çocuk,topluma karşıda kendisini sorumlu hissedecektir.Bu davranışlar sıhhatli nesillerin oluşumunu sağlar.Böyle nesiller kendi kültürüne sahip çıkar,yozlaşmayı önler.Kendisi olur başkalaşmaz.Bu nesil asımın neslidir.Bu nesil abesle iştigal etmez.Bu nesil övünülebilecek nesildir.Vatan,bayrak,ezan,camii,din.diyanet,büyük-küçük değerlerini bilen nesildir.
Toplumun başına bela olmayan,Ecdadının”Ya Rab!Neslimizden kötü insanlar,terörist,hırsız,vatan haini,ezan-bayrak,asker-polis,din-devlet düşmanı çıkartma”diye dua eden ecdadın neslidir.Kendisine vatan,bayrak emanet edilecek nesildir.Bu gün avunulan,dövünülen,şikayet konusu yapılan nesil değildir.Askerine-polisine,Alimlerine,kendisini yetiştiren öğretmenlerine,savcısına-hakimine,ülkesine yön veren yazar-çizer ve gazetecisine kuşun sıkan,camii yakan nesil kimin neslidir.?
Bunun vebalini vazifesini yapmayan biz ecdat,ebeveynler taşıyabilirmiyiz.Şeyh Edebali,Hacı Bektaş-ı Veli,Molla Gürani,Akşemseddini Surlara bayrak diken Ulubatlı Hasanları olan,dünyaya bunca destan yazanları olan bir neslin terörist torunları nasıl olur.Vebali kimedir?
*Toplumsal sorumluluk bilincine sahip olmalı:
Davranışlarımızdan sorumlu olduğumuzu bilmeli.Davranışlarının kendini ilgilendirdiğini,başkasını ilgilendirmez düşüncesinde olmamalı.Bütün yaratılmışlardan sorumlu olduğumuzu bilmeli.Kendisine ve yaşadığı topluma karşı sorumluluk hissetmeyen insan,hiçbir kanun kural tanımaz.Toplumdaki potansiyal suçlular bunun bariz örneğidir.Davranışları kontrol edilemez.Toplumsal başarılar,toplumu oluşturan fertlerin iyi yetişmesi ve güzel ahlaki vasıflara sahip olmasıyla mümkündür.Hayra ve Sabra çağıranlar.İyi çığır açanlar.İyi iş yapanları takdir edip,kötülük yapanları uyaranlardır.Kim var denilince sağına-soluna bakmadan “Ben varım” diyebilenlerdir..Sabır ve çok çalışma ile bunlar elde edilebilirler.Global hale gelen dünyamızda,sorumsuz davranan insan ve ülkeler;dünyanın başına bela olmuşlardır.Barış-Huzur götürüyoruz diye toplumsak katliamlara,telafisi mümkün olmayan çevre felaketlerine sebep olmuşlardır.İnsanlığın menfeatına diyerek yer altı ve yerüstü kaynaklarını tüketmişler,israf etmişler,insanların en doğal hakkı olan yaşamlarını zorlaştırmışlardır.Huzursuz toplumlar,sağlıksız nesiller ortaya çıkarmışlardır.Atom bombaları,Nükleer silah denemeleri,Irak,Filistin,Darfur,Cezayir,Bosna-Hersek, başta olmak üzere nesil değişimine uzanan savaşlar bunların örneklerindendir.Küresel ısınma,Buzulların erimesi,yanardağların faaliyete geçmesi,İklimlerin değişmesine,uzayın ve yerkürenin kirlenmesine,çevre sorunlarının çoğalmasına,bitki ve balıklar başta olmak üzere canlıların sayısının azalmasına,orman yangınları,betonlaşma,bu sorumsuz yetiştirilen bencil insanlığın verdiği telafisi mümkün olmayan sorumsuzluklardır..
*Alçak gönüllü olmalı:
Çocukları kendine güvenen bireyler olarak yetiştirmeliyiz.Çağları aydınlatacak insanlar güvenilir insanlar olmalı.Böbürlenen,kibirlenen,arkadaşlarından farklı olduğunu düşünen çocuklar başarılı olamazlar.Taş yerinde ağırdır buyurmuş atalarımız.Herkesin kendine göre meziyet ve başarıları vardır.Herkes bu özellik ve güzellikleriyle değerlidir.Her şeyden önce o insandır.Başarılarımız kimdendir.? Doğuştan, bizden, ailemizden, arkadaşlarımızdan, öğretmenlerimizden ,toplumdan ..vb.Peki Allah(cc)dan olan başarılarımızın değer ölçüsü nedir?.Sahip olduğumuz değer ve becerilerin kıymetini bilmeli,geliştirmeli;şükretmesinide bilmeliyiz.
Teşekkür etmesini bilmeyenler,kedisine bile saygısı olmayanlardır.Konuşmaya başlar başlamaz atıyorum diye söze başlayan,yalan konuşan,büyük-küçük tanımayan ve ekmek nimetini dahi bacak bacak üstünde yiyenlerin saygısı neleredirki?.
Kavga,sertlik ve kabalığı maharet sayan,okuyupta ne olacak diyenler!Kardeşinin sırtından köşe dönmeyi maharet sayan bir çocuğun kendine,yaşadığı topluma,dünyaya faturası ağır olacaktır.Hoşgörü,sevgi ve saygı dinimizin emirlerindendir.Efendimizin (sav) sadık arkaşları ve dostları sahabe-i güzin efendilerimiz , birbirlerini görmeden rahat edemez,özlem duyarlardı.Bizim toplumumuzun,hal-hatır sorma,selam verip alma,ziyaretleşme,hediyeleşme
vazgeçilmez vasıflarındandı.Yaşadığımız teknoloji üstünlüklü modern çağda aile mefhumunu yitirdik.Kalabalıklar içinde yalnızlaştık.Çağdaş ulaşım araçlarında dahi birbirimizi gırtlakla-yacak gibi bakışlar altında yolculuk yapar olduk.İnsan olana kibarlık,hoşgörü ve yardımseverlik ne kadarda yakışıyor.Kaba-katı,hoşgörüsüzlük,edep-adap bilmemek insanın vasfı olamaz.
*Her çocuk vicdan sahibi olarak yetiştirilmeli.:
İnsan toplumsal bir varlıktır ve toplumun içinde yaşar.Ancak kendi ile baş başa kaldığında vicdan sahibi olduğunu hatırlar.Vicdanı ile baş başa kalan insanın muhasebesi başlar.Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz emrince,hesabını iyi yapanlar hep başarılı olmuşlardır.Hayatını hesapsız yaşayanlar ah-vah içinde kaybolmuşlardır.Herşeyin bir sınırı vardır. Dünyanın, hayatın arzu ve isteklerin vb.İnsanında arzu ve isteklerinin sınırı olmalı.
İnsanoğlunun işi hiç bitmemiş,arzu ve istekleri son bulmamıştır.Dünya insanın işini bitirdiğinde,hesapla karşı karşıya gelmiştir. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür(Kur’an_ı Kerim,Zilzal:7-8).Yaptığının zerrelerinin dahi bilindiği,ve hesabının verilmesi gerektiğini artık anlamıştır.Çocuklarımız bunları bilmeli,vicdanı ile baş başa kalınca yanlışlara dalmamalı ve hesanını vereceği bir hayatı yaşamalı.Haykırarak şöyle hayıflanıyordu.Ömür boşa geçiyor.Kendim olsam ne kolay hesabım olur ama eşim,evim,malım,ilişkim olan bütün insanlar.Ah!Birde evladım,yarınlarım,hesabım!Ah!Ah!Evladın var derdin var.En önemliside kaçamayacağım hayatımın hesabı var.Hocadan şöyle bir dua duymuştu.Rabbim!Hesabını vereceğimiz bir hayatı yaşayabilmeyi cümlemize nasib eyle.Evladlarımızı ebedi hayatta kurtuluş vesilesi eyle.Amiiiin dedi ve ekledi.İyiki yaşıyorum,hatalarımın affını isteyip üzerimde hakları olanlarla helalleşme imkanım var.İyiki imanım var,iyiki arkamdan dua edecek,beni yaad edecek,kurtuluşuma vesile olabilecek evladım var.Hamdolsun Yaradana,Hamdolsun Yaşatana,Hamdolsun ölümle kendisine kavuşacağım Rabbime.
Celal CEYLAN