Yüklerimizi Hafifletelim
Biliyorum dostum,
İnsana ve insana dair her şeye karşı olağanüstü hassas ve duyarlısın. İnsanlar hep iyi ve mutlu olsunlar istiyorsun. Kimse kimseye hiç bir şekilde zarar vermesin diliyorsun. Aksi olunca da -ki olmaması imkansız- çok çok üzülüyorsun. Irak’ta kolunu kaybeden küçük çocuğa, Filistin’de dul kalan zavallı kadına, Amerika’da evini sel götüren biçare adama ağlıyorsun. Uzakta olanlardan daha çok yakınında olanlar, birebir gördüklerin seni üzüyor. Komşunun uyuşturucu mübtelası olan oğlu, akrabanın boşanma sonucu parçalanan ailesi, iş arkadaşının trafik kazası geçiren babası hep kalbini burkuyor. Kendi hayatında ve ailende yapmak isteyip de bir türlü yapamadığın güzel değişiklikler, eşinin beğenmediğin tavırları, oğlunun başarısızlıkları, kızının mutsuzlukları ve nihayetinde olmak isteyip de olamadığın insan seni geçmişe ve bugüne gözü yaşlı baktırıyor. Neyi yanlış yaptım, nerede yanlış yaptım? diye düşünüyorsun. Düzeltmek için bir şeyler yapmak istiyorsun, ailem ve toplum için güzel işler yapayım diyorsun; giriştiğin her işin, her teşebbüsünün ardından kem gözler görüyor, kem sözler duyuyorsun. İyiliğin, güzelliğin, doğruluğun mutlak galibiyetine olan inancın azalıyor. İrtibatlarını azaltmaya, faaliyetlerini hafifletmeye, hislerini köreltmeye başlıyorsun. Her şeyi duymayayım, her şeyi görmeyeyim, her şeyi düşünmeyeyim ve böylece her şeye üzülmeyeyim istiyorsun. Kendine çekilmeye çalışıyorsun ama kendini de yabancılıyorsun. Ve hüznün arttıkça artıyor.
Gel, burada durup bir düşünelim. Yanlış olan yaptıkların mı gerçekten yoksa yaptıklarının sonuçlarına bakış açın mı? Yaptıkların doğru olabilir ancak sonuçları senin istediğin gibi çıkmayabilir. Her şey olması gerektiği gibi oluyordur ve sen üzerine düşeni yapmışsındır. Senin gayretinin, uğraşlarının, emeklerinin neticesi senin istediğin gibi gelmedi ise suçlusu sen değilsin. Hayat kendi senaryosunda devam ediyor ve biz bu senaryoda bize düşen rolü oynamak durumundayız, bir sonraki sahnede ne olacağını ayarlamak yükümlülüğümüz yok. Ama biz istediğimiz gibi gitmiyor diye hayat rolümüzü unutacak yada bırakacak değiliz. Biz bize düşeni yapacağız ve sonunda alnımızın akıyla bitireceğiz kendi hayat hikayemizi. Tabi bu arada cebimizi katıksız iyimserlik ve umutla doldurmayacağız sadece. Tedbir ve temkine de biraz yer bırakacağız ki istediğimiz gibi gitmediğinde hayat yıkılmayacak, yolumuza devam edeceğiz.
Yolumuza devam ederken de davranışlarımızın hiç birinin herhangi bir acıya, kırgınlığa, hüzne sebep olmamasına dikkat edecek, yaşlı bir gözü silecek, mahzun bir kalbe dokunacak, eğik bir başı okşayacak, kırık bir kalbi tamire kalkışacağız. Bileceğiz ki bu dünyada yapılan her iyilik bumerang gibi uzun yada kısa vadede, ama muhakkak sahibine geri döner ve biz yaptığımız her iyilik ve her güzel işle başkalarının yüklerini hafifletirken kendi yükümüzü de hafifletiriz.