Hastalıklarla İmtihanımız
Koronavirüs tüm dünyanın gündeminde. Bu virüsün yol açtığı hastalık dünya üzerindeki yüzlerce belki binlerce hastalıktan yalnızca bir tanesi. (Rabbimiz bizleri bütün hastalıklardan muhafaza eylesin.)
Bir mümin, bedenini ve sağlığını Allah’ın emaneti bilir, hastalandığında iyileşmek için tıbben hangi yollara başvurması gerekiyorsa onlara başvurur, tedaviyi ihmal etmez. Bir yandan üzerine düşen şeyleri yapıp tedbir alırken diğer yandan da Rabbine tevekkül eder. İşin tıbbî yönünü o işin uzmanlarına bırakarak biz bu yazımızda hastalıklarla imtihanımızın hikmetleri ve bizim imtihanımıza etkileri üzerinde durmaya çalışalım.
Bu dünyayı bir imtihan meydanı olarak yaratan Rabbimiz kullarını canları, malları, evlatları, sevdikleri ve sevmedikleri şeylerle imtihan etmektedir. Bu imtihanlardan birisi de insanın hastalık ve sağlığıyla imtihan olmasıdır. Peygamberler de dahil olmak üzere tüm insanlar hastalıklarla imtihan olmuştur, olmaktadır, olacaktır.
Hiçbirimiz hasta olmak istemeyiz, hasta olduğumuzda da bir an önce sağlığımıza kavuşmak isteriz. Bütün tedbirlerimize rağmen hasta olduğumuzda ise bir yandan iyileşmek için gayret ederken bir yandan da iç dünyamızda şunları düşünmemiz gerekir.
a. Hastalıkların bize ilk olarak düşündürmesi gereken şey âciz bir kul ve ölümlü bir varlık olduğumuz gerçeğidir.
İnsan bazen kendi sıhhatli durumuna aldanarak dünyada kendisini ebedi gibi hissedebilir. Ancak hastalık ve sıkıntılar ona dünyanın kalıcı bir mekân olmadığını, bir gün kendisinin de öleceğini hatırlatır.
b. Hastalıklar insanın Yaratanına muhtaç olduğunu ve O'na yönelmesi gerektiğini hissettirmelidir.
Hasta olan kimse Allah ile olan diyaloğunu geliştirmelidir. Pek çok insan normal zamanlarda Allah’ı hatırına getirmezken, kendisi veya bir yakını hastalandığında Allah’a dua etme ihtiyacı duyar. Şayet bu kimse hastalıktan ibret alırsa bundan sonraki hayatında da Allah’a yönelişine devam eder. Kimileri de sıkıntı, hastalık ve zorluk anında Allah’a yönelir, iyileştiğinde ve zorluklar gittiğinde Allah’la olan bağını tekrar koparır. Kur’an bu gibiler hakkında şunları söyler:
"İnsanın başı derde düştüğünde, yatarken, otururken veya ayaktayken [yani her hal ve ahvalde] bize yalvarıp yakarır. Ama biz onun dert ve sıkıntısını giderdiğimizde, başındaki o derdi savuşturmamız için daha dün bize yalvarıp yakaran sanki kendisi değilmiş gibi nankörce davranışlarına devam eder. İşte aynen bunun gibi ömürlerini boşa harcayanlara yaptıkları kötü işler çok güzel gözükür." [Yunus, 10/12]
c. Hasta olan kişi bir yandan tedavi olmak için gayret ederken diğer yandan da hastalık sebebiyle hissettiği acı ve sıkıntılara sabrettiğinde bu hastalığın günahlarını sileceğini düşünmeli, kendisi veya bir yakını hastalandığı için Allah'a isyan etme, kadere kusur bulma gibi yollardan uzak durmalıdır.
İnsan olarak bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz pek çok günah bulunmaktadır. Karşılaştığımız bütün zorluk, sıkıntı ve hastalıklar bu günahların silinmesine vesile olmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Müminin başına gelen her türlü yorgunluk, hastalık, dert, hüzün, eziyet, gam hatta ayağına batan diken sebebiyle bile Allah onun hatalarını silmektedir." (Buhârî, "Merdâ", 1)
d. Hastalıklar kulun Allah katındaki derecesini yükseltmesine vesile olabilir.
Tarihte nice peygamberler, âlimler, Allah dostları hastalıkla imtihan edilmiş ve bu imtihan sebebiyle Allah katında dereceleri yükseltilmiştir. Bunun en güzel örneği de Kur’an’da bize anlatılan Hz. Eyyûb aleyhisselamdır. Hz. İbrahim de bu gerçeği “hastalandığımda bana şifa veren O’dur” (Şuarâ, 80) diyerek dile getirmiştir.
e. Hastalıklar bizi gaflet uykusundan uyarmalı, gerçekle yüzleştirmelidir.
Hayatımızda her şeyin yolunda gittiği ve her istediğimizin olduğu durumlar genellikle gaflete, dünya hayatına dalmaya en meyyal olduğumuz zamanlardır. Ancak hastalıklar ve sıkıntılar bizi sarsar, kendimize getirir.
f. Hastalıklar bize sağlığın kıymetini ve sağlıklı yaşamın önemini öğretmelidir.
İnsan, nimete sahipken onun değerini yeterince anlayamaz. Nimeti kaybettiğinde değerini daha iyi anlar. Sağlıklı olan insanların pek çoğu da sıhhat ve sağlığın değerini idrak edemez. Ne zaman ki hastalık gelip çatar insanlar sağlığın değerini daha iyi anlar. İşte bu konuda hastalıktan gerekli nasibini almış insanlar, iyileştikten sonra sağlıklarını bir daha kaybetmemek için ellerinden gelen tedbirleri alırlar.
g. Hastalıklar bize hasta insanların durumunu anlama ve onlarla empati yapma fırsatı vermelidir.
Varlık içinde olanlar genellikle darlık içinde olanların durumunu bilmez, merak etmez ve araştırmaz. Ne zaman ki aynı durumla kendisi karşılaşır, işte o zaman zorluk içinde olanları daha yakından tanıma ve empati yapma fırsatı bulur.
Hastalığın bu yönünden nasibini alan insanlar, iyileştikten sonra da artık hasta olan insanlara karşı davranışlarını eskisi gibi sürdürmez, onlarla daha yakından ilgilenir.
h. Hastalıklar bize sabretmeyi öğretmelidir.
İnsanın hayatında karşılaştığı durumlar ya olmasını istediği şeylerdir veya olmasını istemediği şeylerdir. Yüce Allah’ın bizden beklediği, bir iyilik ve nimetle karşılaştığımızda şükretmemiz, bir kötülükle karşılaştığımızda ise sabretmemizdir.
Hayatını sabır ve şükür ekseninde geçiren bir mümin Allah’ın razı olduğu kişidir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
"Mümin insanın işine şaşılır! Onun karşılaştığı bütün durumlar onun için hayırlıdır. Bu, müminden başkası için söz konusu olamaz. Mümin, bir iyilikle karşılaşırsa şükreder ve bu onun hayrına olur. Bir kötülükle karşılaştığında ise sabreder bu da onun hayrına olur." (Müslim, Zühd ve’r-rekâik, 13.)
Yüce Rabbimiz, dünyadaki musibetlerin bir imtihan olduğunu ve bir musibetle karşılaşan müminden beklediği tavrı Kur’an’da şu şekilde ortaya koymuştur:
"Biz sizi kimi zaman düşman ve ölüm korkusuyla, kimi zaman kıtlık-kuraklık ve açlıkla, kimi zaman da mallarınızda, canlarınızda ve ürünlerinizde bir kısım kayıplarla mutlaka sınayacağız. [Ey Peygamber!] Sen bütün bunlara göğüs gerip sabredenleri [cennetle] müjdele. O sabırlı kullar başlarına bir musibet gelince “Biz zaten Allah’a aitiz, elbette O’na döneceğiz” derler. İşte rableri onlara her türlü desteği verecek, şefkat ve merhamet gösterecektir. İki cihanda bahtiyar olacaklar da elbet onlardır." [Bakara, 2/155-157]
Rabbimiz bizleri her türlü hastalıktan muhafaza eylesin. İrademiz dışında karşılaştığımız hastalıklarda bizlere şifalar ihsan eylesin. Başımıza isabet eden musibetlerde kendisine isyan etmeyip tedbirini alan ve takdirine razı olarak tevekkül eden kullarından eylesin.
Prof. Dr. Soner Duman.