* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İşlerimizde Doğruyu Bulabilmek  (Okunma sayısı 815 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
İşlerimizde Doğruyu Bulabilmek
« : Aralık 22, 2016, 08:47:43 ÖÖ »
İşlerimizde Doğruyu Bulabilmek

Bereketi bol bir ayda bulunuyoruz. Biz Müslümanlar için Ramazan ayı, mübarek gece ve günler birer fırsat olmalı. Bu vesilelerle dağarcığımızı biraz daha doldurmalıyız. “(Ey müminler Ahiret için) Azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvadır.” (Bakara, 197) ayeti, bizlerin çıkacağımız uzun yolculukta azığa muhtaç olduğumuzu ve bu azığında mahiyetini bildirmektedir. Yakında çıkacağımız yolculuk öyle bir yolculuk ki dönüşü yok. Yanımızda yardımcılarımız ve bize paramız bittiği noktada finans sağlayacak birileri de yok. Kainatın efendisi (s.a.v) akrabalarını safa tepesine çağırarak onlara şöyle konuştu: “Ey Kureyş topluluğu, kendinizi Allah’tan satın alın (Allah’ın azabından koruyun) yoksa ben Allah’ın azabından hiçbir şeyi sizden men edemem. Ey Abdü’l- Menaf oğulları, Allah’ın azabından hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. Ey Abdulmuttalip oğlu Abbas, Senden de Allah’ın azabından hiçbir şeyi men edemem. Ey Peygamberin halası safiye, ben, Allah’ın azabından kurtarmak için sana hiçbir yararım olmaz. Ey Muhammed (s.a.v)’in kızı Fatıma, malımdan ne dilersen iste, vereyim fakat Allah’ın azabından hiçbir şeyi senden men edemem.” (Buhari, Vesaya, 11). Kimsenin kimseye faydasının dokunamayacağı o büyük gün gelmeden aile, komşuluk, ticaret, sosyal vs. tüm ilişkilerimizi ilahi emre olan uygunluğunu gözden geçirelim.

İnsan yaşadığı hayat içerisinde sayısız olayla karşılaşır ve kalbine de pek çok düşünce gelir. Bunların doğru olup olmadığını nasıl tespit edecek. Âlimlerimiz bu hususta bizlere ışık tutacak usuller göstermişlerdir. Bu usulleri şöyle sıralaya biliriz:

1- Yaptığımız iş veya düşüncemizin doğru olup olmadığı “şeriata arz” edilir. Şeriatın hükümlerine uygunsa o işte hayır vardır. Uygun değilse o işte hayır yoktur. Dini hükümlerin kaynağı Kur’an ve sünnettir. Fiillerimiz ya da düşüncelerimiz Kur’an ve sahih sünnetin zahirine uygunluğu tespit edilebiliyorsa, o fiilin ifası konusunda tereddüt etmemek gerekir.

2- Fiil ya da düşünce “muttaki alim yada varsa bir mürşidi kamile” sorulması gerekir. Âlimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ilim mirası bırakmışlardır. Dini ilimlerde “rusuh” (yüksek paye) sahibi kimseler Kur’an tarafından (Al-i İmran, 7) bizlere örnek olarak gösterilir. Ayrıca adaletle emreden âlimleri Rabbimiz kendi yüceliğine şahit tutmaktadır (Al-i İmran, 18). Fiillerimizin doğruluğu onlar tarafından tasdiklenirse, şeriata uygunluğu da tasdiklenmiş olur.

3- Yapılacak fiil “Salihlerin yaşantıları ile değerlendirilmeli.” Kur’an bizlere sürekli iman ve Salih ameli telkin etmekte ve onlara uymayı öğütlemektedir. “Bir ayette: (İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.” (Tevbe, 100) Yine Kur’an peygamberlerin Salihlerden olduğunu ve dualarında Salihlerden olarak ölme taleplerinin varlığından bizlere bahseder. Ayrıca Allah Teala Salihlerin dostu olduğunu beyanla: “Muhakkak ki benim dostum, kitabı indirmiş olan Allah'tır. Ve O, Salihleri dost edinir.” (A’raf, 196) Salihler güzel amelleri ile Allah’a yakınlık kesbettikleri için onların fiillerine uygun davranışlar Allah’ın maksadına da uygun olacağı anlaşılmaktadır.

4- Fiil ve düşüncelerimizi “nefis, istek ve hevamıza” sunmalıyız. Eğer düşünce ya da fiillerimiz nefis ve hevamızın hoşuna gidiyor ve işlememizi bize telkin ediyorsa bunun şer olduğuna, eğer ondan nefret ediyorsa onun hayır ve güzel olduğuna hükmederiz. Zira nefis ve hevamız bize hiçbir zaman hakka uygun olanı emretmez ve yapmamızı istemez. Konuyla alakalı Yusuf (a.s)ın ifadesini Kur’an bize naklederken “Ben nefsimi temize çıkarmam; çünkü nefs, Rabbimin merhameti olmadıkça, kötülüğü emreder. Doğrusu Rabbim bağışlayandır, merhamet edendir.” (Yusuf, 53). Hevaya uymanın sapıklık olduğunu beyan eden ayette ise Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Eğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez.” (Kasas, 50).

Konuyla alakalı başka ölçülerden de bahsedilebilir. Ancak bu ölçüler genel anlamda kendimizi denetleme hususunda ilk olarak başvurmamız gerek  miyarlardır.

Yüce rabbimiz kâinatta her şeyi bir denge içerisinde yaratmış. Bu dengelerden biri de, insanın hayır ve şer ekseninde orta yerde durması ve tercih hakkının kendine verilmesidir. Orta noktada bulunan insan üzerinde hegemonya kurmak isteyen şeytan ve nefis, diğer taraftan insana iyilikleri ilham eden ruh ve melektir. Bu çekişme ortasında insan düşünce ve fiillerinin hangilerinin şeytan ve nefis tarafından üflendiğini, hangisinin de melek tarafından olduğunu tespit edemeyebilir. Şeytan ve nefsin bizlere nasıl yaklaştığını tespit sadedinde birkaçını şöyle sıralayabiliriz;

1- Şeytan güzel olan bir işi ilk önce yapmamayı emreder. Bu hususta tüm gayretini sergiler ve içki, kumar, fuhuş vs. gibi ara vasıtalar kullanır. Bir ayette: “Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, edepsizliği (yüz kızartıcı suçları) ve kötülüğü emreder. Eğer üstünüzde Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse asla temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini arındırır. Allah işitir ve bilir.” (Nur, 21)

2- Bir ameli terk ettirme hususunda başarılı olamazsa o işi erteletmek ister; Namazı sonra kılarsın, zekatı hemen vermen gerekmez daha sonra daha sonra gibi vesveseler ilka eder. Kula düşen emri hemen yerine getirerek şeytana ve nefise pirim vermemektir.

3- Bazı işlerde acele ettirir; Şeytan dünya işlerimiz hususunda bizlere acele davranmamızı sürekli telkin eder. Acele eden kişi sağlıklı karar veremez. Yapması gerekenleri unutur. Nitekim ibadetlerimizi ihmal etmemizin arka planlarından biri de dünya işlerimizde acele etmemizdir. Şu işimi bitireyim de yaparım, kılarım gibi vesveselerle bizleri amellerimizden uzaklaştıracak işler karşımıza çıkarır ve onların aciliyetini bizlere telkin eder.

4- Yapmakta olduğumuz amellerimize riya sokar; Terk ettiremeyeceği bir amel hususunda başka planları devreye sokar. Bunların en tehlikeli olanlarından biri de riyadır. Hadislerde riya gizli şirk olarak nitelendirilir. Allah Teala hiçbir hususta ken  dine eş ve ortak koşulmasını kabul etmez. Amellerdeki ihlâstan maksatta riyadan uzak yapılan ameldir.

5- Şeytan kişiye yaptığı amellerle kendini beğendirir (ucub); Allah Resulü (s.a.v)in ordusu Mekke’nin fethinden sonra Huneyn’e yürümüştü. Ordunun çokluğu ordu içerisinde bazılarına aşırı güven vermişti. Bu güvenlerinin onlara bir fayda sağlamadığını Kur’an şöyle anlatır: “Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz.” (Tevbe, 25) Kul kendinden bir şey görmemeli ve kendisini beğenme belasına düşmemelidir.

6- Bazen de şeytan insana “sen yapman gerekenleri gizli yap sonra Allah onu ortaya çıkarır ve sen insanlar arasında şerefli ve üstün olursun”  şeklinde  telkinde bulunur. Allah kulunu korursa, kul şöyle der; Ben Alla’ın kuluyum O benim efendimdir. Dilerse amellerimi izhar eder dilerse gizler, dilerse beni hakir dilerse aziz eder diyerek işini Allah Tealaya havale eder.

7- Sonuç olarak şeytan insana; “Bu amelleri işlemeye senin ihtiyacın yoktur. Zira sen saidlerdensen ameli terk etmen sana zarar vermez. Şayet şakilerdensen yaptığın amel sana fayda vermez” diyerek rahatına bak der. Ramazan ayında nefis muhasebesi yaparken, şeytan tarafından karşımıza konulacak pek çok planlara karşı ilim marifet ve Salihlerden yardım alarak ve sürekli Rabbimizin yardımını talep ederek korunmaya çalışmaz gerekir. Allah (cc) şeytanın ve nefislerimizin şerrinde hepimizi muhafaza eylesin.

Âmin.

Not: Bu yazı İmam Birgivi’nin “Tarikat-ı Muhammediye” adlı eserinden istifade edilerek yazılmıştır. Baskı, (Daru’l kalem, Suriye, Halep)

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]