* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Düşünme Makamı İHSAN  (Okunma sayısı 175 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2159
Düşünme Makamı İHSAN
« : Mart 06, 2023, 09:41:49 ÖÖ »

Düşünme Makamı İHSAN

İhsan” kavramının kökü, güzellik anlamına gelen “hüsn”dür ama ihsan deyince akla doğrudan “iyilik” gelir. O hâlde ihsan; bir işin, bir eylemin, bir sözün en güzel şekilde yapılması ve söylenmesidir. İyilik ile güzellik birbirinin ikiz kardeşidir. Bir yerde bir iyilik varsa orada muhakkak güzelin bir izi, bir yerde de bir güzellik varsa orada mutlaka iyiliğin hükmü geçerlidir. İnsan, hayatı boyunca elinin değdiği, sözünün ulaştığı ve gözünün gördüğü yeri güzelleştirmekle yükümlüdür. Yapılan işlerin, sergilenen tavırların, sarf edilen sözlerin, yazılan cümlenin nasıl bir üslupla yansıtılacağının bilgisine sahip olan ve bunları en güzel biçimde eyleme dönüştüren kişi, ihsan mertebesine ulaşır. İhsan bir mertebedir, bir makamdır. Oraya erişen hayat yürüyüşünde en yüksek insani olgunluğa ermiş olur.

Erdemler risalesinin en zor derslerinden biri olan ihsan, insanı bayağı hâllerden korur. İnsan tabiatı gereği bazen kendinden beklenmeyecek kadar kendini küçük düşürecek tavırlar sergileyebilir. Başkasının kazancını, başarısını, mutluluğunu ve sahip olduğu şeyleri kıskanabilir. Fakat insanın ruhu ihsan katına yükselmişse insan onunla korunur, kendine gelir. Çünkü ihsan, insanın hem kendi hem başkası hakkında berrak düşünmesidir. Berrak düşünceler, bakışı da duru hâle getirir. Kişinin hem kendisiyle hem de başkalarıyla kurduğu ilişkileri düzenler.

Ragıp El İsfehani, ihsanın iki türlü olduğunu söyler: Başkasına iyilik etmek ve kişinin kendi işlerindeki iyilik (Müfredat, s. 285). Kişinin işindeki iyilik, onun ilim öğrenmesi, zamanını nitelikli bir şekilde kullanması, hayat yürüyüşünü faydasız işlerden arındırması, gayret ve çaba içinde olması, hayatını beklentiler içinde geçirmemesi, elinden gelenin en iyisini yapması gibi fiilleri içerir.

Demek ki ihsan, insanın kendine bağışladığı iyilik olarak da düşünülebilir. Kendi ruhuna özen gösteren, kendi öz değerini kavrayan muhatabına değer verir, emanete ihanet etmez, sözünün ardında durur. Özüyle barışık insan, kötü yanlarını öylece kabul etmiş, kendini değişime kapatmış kimse değildir. Hata ve kusurlarını, kötülük ve noksanlıklarını giderir, karakterini tashih eder, kendini düzeltmeye ve iyi yönde gelişmeye gayret gösterir. Kendi değerini bilmeyen, özüne hürmeti olmayanınsa ne kendine ne de başkasına saygısı ve sevgisi vardır. İhsanın işlevi, insana kendi değerini, varlığının kıymetini ve yeryüzündeki bütün yaratılmışların kadrini bildirmesidir.

İhsan, ruhun asaletinden ileri gelir. İhsanı karşılayan lütuf, kerem, bağışlama, merhamet gibi kavramlar ancak asil bir ruhtan neşet edebilir. Başkalarına ihsanda bulunduğu hâlde kişinin kötülüğe maruz kalması, yaptığı iyiliklerin boşa gittiği ve bir karşılık bulmadığı anlamına gelmez. Ruh, kötülüğe maruz kaldığı hâlde iyilikten vazgeçmeyişiyle arınır, özgeleşir. Simone Weil, eğer bir yerde bir şekilde kötülüğe uğramışsak bunu yaptığımız herhangi bir kötülüğe karşılık olarak görmek ve öylece kabul etmek gerektiğini söyler (Yerçekimi ve İnayet, s. 103). Çünkü iyi bir insan olduğu hâlde haksızlığa ve kötülüğe uğrayan kimse için herhangi bir kayıp yoktur. Bu dünyada iyi ve değerli olanın kötülükle yaralanması, o kimsenin varlığının anlamını gösterir. Bu sebeple iyilik ve ihsan, insanın esas konumunu görmesi ve hakiki yerini kavramasıdır.

İhsan, ruhun mahiyetine uygun bir muhtevaya erişmesidir. Erdem duyguları, insan ruhunu ne kadar sararsa bu duygular o insanın hayatında o kadar önem arz eder. Merhamet, sevgi, iyilik gibi asil duyguların içimizde olması yetmez. Kalbimiz bu duyguları ne kadar işler, ne kadar zarif ve düzgün bir ifadeye kavuşturursa bu duygular, hâl ve davranışlarımızda o kadar ışıldar. Tecrübe edilen duygular, kalbin müktesebatı ve ruhun muhtevasıdır. Kim ki kalbini ne kadar geliştirir, o kadar insanlaşır.

İhsan, insanın yalnızca iyileştirmek ve güzelleştirmekle mükellef olduğunu kabullenmesidir. Kötülükle baş edilemeyeceğini, kötülere cevap vermekle uğraşmak yerine iyilik yolunda azimle yürümekten başka bir çıkış kapısı olmadığını anlamasıdır.

Kötülük insanlardan gelir ama kötülüğün önünde duran da yine insandır. İnsan, kendi fiillerini kendisi seçer ve seçtiklerinden de sorumludur. İnsanı iyi yapan da kötü yapan da kendi iradesiyle sergilediği eylemlerdir. Kötülük yapan kötülüğün dehlizlerinde kaybolur,

iyilik yapan da iyiliğin binbir rengiyle güzelleşir, kendini bulur. Bir kimsenin karakterinde bariz bir kötülük varsa ve bunu düzeltmek için kendisinde bir emare görülmüyorsa onu öylece kabul edip onunla dostluk kurulamaz. Öyle ki karaktersiz kimselerle düşman dahi olunamaz. İnsan onlardan uzaklaşarak ancak kendini korumaya alır ve kendine iyilik eder.

Kötülük, el ve dil ile düzeltilebilir durumdaysa insan elinden ve dilinden geleni yapmalıdır. Esas yapılması gerekense insanın kendi iyi hâlini bozmaması, içindeki ihsan duygusuna dayanarak güç ve kuvvet bulmasıdır. Kötülük, zannedilenin aksine onunla savaşarak dize getirilmez. Onu dize getirecek olan iyiliktir. Bu nedenle ihsan yolunun yürüyüşçüleri, iyilik ağını örmeye, yollardaki taşları temizlemeye, engelleri bertaraf etmeye odaklanır ve bundan da bir an olsun geri durmazsa kötülük çok cılız bir ses olarak kalır. Sezai Karakoç “Hızırla Kırk Saat” şiirinde şöyle söyler:

“Ben kötülere iyilik saçarım

Bu ceza olur

İyilere iyilik

Kötülere kötülük

Yapacak kadar güçlü ve seraplı olamam.”

İhsan, verdiğinden fazlasını almama, kötülüğe karşı da kötüyü yine iyilikle cezalandırmadır. Bu, herkesin erişemeyeceği, her ruhun yükselemeyeceği bir mertebedir. Kendi duruşunu bozmadan yol alarak kendine yaraşır şekilde davranmadır.

İyi olan ve iyi kalmak isteyen insan, kötülük gördüğünde kötü olanın hâline bakıp daha iyi bir insan olmak için çabalar. Kötü olan ve kötülüğünden de rahatsızlık duymayan insan ne kadar iyilik görürse görsün, gördüğü her iyilik ondaki kötülüğün kapasitesini artırır. Kötüler kendini hep iyi bilir, kötülük yapma kabiliyetleri bu sebeple daha çok güçlenir. İyiler de kendi iyiliklerinden şüphe eder, bu şüphe söz ve tavırlarını daha makbul ve âlâ bir seviyeye taşımak için bir tür kendini kritik etmedir. Kötüler dışarıyla, iyiler içleriyle meşguldür.

İyiliği kendi klasmanına göre değerlendiren, eğer iyilik kendi zihniyetine sahip birinden gelmiyorsa onu reddeden kimseler vardır. Onlar, iyiliğin derdinde değil, onu kendi emelleri için basamak kılma peşindedir. Yatağını arayan bir ırmak gibidir iyilik, örülen bütün duvarlara rağmen safiyane kendini bekleyen muhtaç kalpleri bulur.

İyilik bir yerde bir kez zuhur ederse artık hiçbir hârici müdahale onu oradan söküp atamaz. İyiliğin derinliği, nüfuzu vardır, kötülükse sığ ve yüzeyseldir. İyilik, kötülük kadar görünür değilse derinliği sebebiyledir. İyiliği ve ihsanı yalnızca derinliği hisseden, anlayan ve bakan göz fark edebilir. Frithjof Schuon bir şiirinde “Kötülük kâinatta sadece bir kıvılcımdır. Ki var olmak ister, çünkü iyilik her yerdedir.” der. Kötülük insanların gündemini daha çok meşgul eder ama konuşulmaya değer olan daima iyiliktir. İyiler ve ihsan mertebesine erişmiş olanlar kendi gündemlerini oluşturur, kötülüğün ömür takviminden çalmasına izin vermezler. İhsan erdemi, insanın hayatını biçimlendirmesini sağlayan bir yol göstericidir.

İyilikten maraz doğduğu söylenir. İyilikten doğmaz maraz. İyiliği anlamayan, onu suistimal eden kalpten doğar. İyilik, özünde hastalıklı olan ve iyileşmeye de temayülü olmayan kimseye dokunmaz, şifa vermez. Kendini kötülüğe bırakan insan, hiçbir zaman başkasının ruhuna nüfuz edemeyeceği gibi kendisine ihsanda bulunan bir kimseden de nasiplenemez. Kalp, kötülük yosunlarının istilasına uğrayınca ondan arınması zor olur.

İnsan arada bir kalbinin önünde oturup onu seyretmeli, sıcak bir sükût içinde onun gam ve kederini duymalıdır. Kendi içinde ne var ne yok diye bakmak, insanın kendine ihsanı, iyiliği ve güzelliğidir. Kalp neyin yuvasıysa insanın dünyası da ona göre şekillenir. Kalbinde sevgi olmayan ve etrafındaki güzelliklerin farkına varmayan ihsanda bulunamaz.

İnsan yalnızca biyolojik yaşının ilerlemesiyle olgunlaşan, tekâmül eden bir varlık değil. Ruhunu, zihin ve kalbini düşünme, hissetme, anlama ve gelişmeye kapatan kimseler yaş alsalar bile anlayışları kıt ve geri kalır. Kötülük ve cehalet daha çok gelişimini tamamlayamayan bu kimselerden türer. İhsan sahibi olanların duyguları ve kalpleri kanatlanır. Kalbin göğü ne kadar genişlerse insan da o kadar olgunlaşır.

İyiliğin karşılığını ummak bir kusur sayılmaz. İnsan, iyiliğinin karşılığına muhtaçtır. Fakat karşılığı olmadığını düşünerek iyiliğe küsmek büyük bir kusurdur. Çünkü yapılan bir iyilik, insanın bütün ömrüne yayılır. Nerede, nasıl ve hangi surette de karşısına çıkacağı belli olmaz. İris Murdoch’un ifadesiyle iyilik, erdemli özün aranmasıdır. İhsanda bulunan bir ruh, yaptığı iyiliklerle kendisi için en doğru yolu, en iyi yaşama biçimini ve en güzel üslubu arar.

İhsan azdaki çokluğu, karmaşadaki detayı, abartıdaki sadeliği fark etme; harcanmış, heba olmuş güzelliği ve yitirilen zamanı görmedir. Dünyanın gidişatı hakkında düşünme ve kendini düzeltme gayretinde olmadır. İhsan, insana kendi öz denetimini yapabilme üstünlüğünü ve nerede nasıl duracağının bilgisini verir. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili isimli muhteşem eserinin Fâtiha suresi tefsirinde “Rab” ismini/kelimesini ihsan ile ilişkilendirir. Rab kelimesini, ihsanda bulunma liyakatine sahip olan anlamıyla ele alır. Öyleyse ihsan, kendi ruhunun bahçıvanı olmak, kendini terbiye etmek ve başkasının dünyasına da iyilikle dokunmaktır.

Her insan kalbinin temiz olduğunu ve kötülüğe en çok kendisinin maruz kaldığını sanır.

Kötü olmak, işini kötü yapmak, kötü sözler söylemek iyilik etmekten çok daha kolaydır.

İnsanın iyilik ve ihsanda bulunması için incinse de incitmemeyi, anlayışsızlıkla karşılaşsa da anlayışlı olmayı, kaba sözler duysa da nezaket ve zarafetinden taviz vermeden konuşmayı öğrenmesi gerekir. Kötülük, kendini bilmemekten, insanın kendi ruhunu işlemeyişinden ve eksiğini, kusurunu, cehaletini görmeyişinden kaynaklanır. İyilik ve ihsan ise ruhunu anlamlı şeylerle tezyin etme sanatıdır. Başkasının kötülüğüne rağmen kendisindeki iyilik duygularını koruma, geliştirmedir. Kendi hayatının bahçesinde yetişen çiçekleri soldurmama gayretiyle yürümedir.

İhsan; güzel görenlerin, güzel düşünenlerin ve istikametini güzel tutanların yoludur. Sahip olduğu şeyleri emanet olarak gören, muhtaç olana el uzatan, iyiliği çoğaltmak için paylaşanların yoludur. İyi ve güzel düşüncelerle bakan yahut bakmasını bilen bir çift göz ya bulunur ya bulunmaz. Bulan kıymetini bilsin, bulamayan onu daima arasın ama insan en önce kendi gözlerini iyi bakmaya, güzel görmeye ve kendi bakışını güzel düşünmeye alıştırsın. İhsan orada başlar.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Rahîm Ve Rahmân Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:28:55 ÖÖ]


Davranışlarımız Kaydediliyor Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:22:46 ÖÖ]


Biliniz Cesedin Öyle Bir Et Parcası Vardır Ki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:18:08 ÖÖ]


Melek Girmeyen Evler Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:04:30 ÖÖ]


Doğru Çalışma Methodu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:59:59 ÖÖ]


Başınızı Çevirip Gitmeyin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:39:23 ÖÖ]


Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]