Zor Zamanlar
Bazen istenmeyen olaylar üst üste gelir ya.
Böyle zamanlarda sadece durup seyretmek, sabır dilemek en doğrusu. Sen beladan kaçarsın ama o seni gelip bulur.
Sakin olmak ne kadar zor olsa da onu başarmak işte gerçek baba yiğitlik bu olsa gerek. Son zamanlarda yaşadığım olumsuz örnekler beni biz kez daha düşündürdü. Bazen hüzün üstüne
hüzün geliyor. 10 yıldır beraber çalıştığımız bir öğretmen arkadaşım Ankara’ya ailesinin yanına gitti. Bir daha geri dönmeyecek bu şehre, en azından uzun soluklu yaşamayacak burada, misafir olarak gelebilir ancak. Hüzünlü, yaralı gitti. Aylardan beri çatırdayan yuvasının mücadelesini verdi. Olmadı. O küçük, şirin kızını da alıp uzaklaştı ona ızdırap veren bu şehirden. Seni özleyeceğim canım arkadaşım.
Haberlerde duyuyoruz bilmem kim nerede sekiz yaşında bir kızı öldürmüş. Bir başkası trafikte terör estirmiş kaç kişinin ölümüne ya da yaralanmasına sebep olmuş. Şu şunun, bu bunun canını yakmış, kuyusunu kazmış, dedikodu etmiş. Ne oluyor bu topluma, bu insanları anlamakta zorluk çekiyorum. Öğrenciler basit meseleler yüzünden tartışıyor.
Yeni nesil hemen işi kavgaya dönüştürmeye meraklı. Yardımcı olayım dedim, ben de suçlu duruma düştüm. Taraf tutuyormuşum. Bu gençler yarın bizim bıraktığımız yerden devam edecekler. Memleketi idare edecekler. Onları iyiliğe yönlendirmek değil mi önemli olan? İtiş kakışla kim ne kazanıyor? Problemleri sürekli dile getirmekle, karşı tarafı suçlamakla sorun halloluyor mu? Daha mı iyi oluyor? İnsanlar biraz sorunlardan geri dursa, sabırlı olsa ne kaybeder?
Ne kaybeder herkes kendini düzeltmek için çalışsa? Bir gülümsemenin bile ne güzel sonuçlara yol açtığını bilse? Dua etmenin, acizliğini kabullenmenin değerini bir anlasa. Biz çok konuşmayı seven bir milletiz. Oysa bir konuşursan, iki dinleyeceksin denmiyor mu? Ya hayır söyleyin, ya da susun demiyor mu Efendiler Efendisi(SAV)? Peki ya anne babalar? Çocuklarına olumlu mesajlar vermek, örnek olmak görevini niye unutuyorlar? Almaktan çok vermeyle insanın mutlu olabileceğini niye aşılamıyorlar?
Şimdi uyanık olma zamanı. İyi niyet bazen işe yaramıyor. Merhametten maraz doğuyor. Bütün sorun bencillik ve saygısızlıktan kaynaklanıyor. Bazen de öyle insanlar var ki çirkeflik yapmak için elinden geleni yapıyor. Oysa farkında değil hem kendi dünyasında hem de başkaları için ne yıkımlara sebep olduğunun. ”Çirkefe taş atma üstüne sıçrar.”
Fazla söze gerek yok. İşte atalarımız ne güzel özetlemiş. Bu zamanın fitnelerinden, belalarından uzak durmak için yapacağımız şey dört elle Efendimizin sünnetine sarılıp, Rabbimize dua etmek. Efendimizin hadisleri o kadar manidar ki, 14 asır öncesinden bizlere hitap ediyor. Rahmet Peygamberi bizim kurtuluşumuz için gözyaşı dökerken bizim hala onun yolundan gitmemekte ısrar etmemiz küfranı nimet olmuyor mu?
•Mihnet, bela, musibet artacak, rahat ve huzur kalmayacak, kimse eliyle bunları önleyemeyecek. İlim azalacak, cehalet, anarşi ve cinayetler artacak, adam öldürmek hafif bir suç sayılacak. İnsanlar kötülüklerden birbirlerini sakındırmayacak ve iyiliği emretmeyecekler. Dedikodu yaygın bir hal alacak.
• Kim, bir Müslümanın sıkıntısını giderip, onu sevindirse, Allahü teâlâ, kıyamette en sıkıntılıanlarda, onu sıkıntılardan kurtarır.
• Kim bir müslümanın ayıbını görür de bunu gizlerse, sanki diri olarak gömülmüş bir kız çocuğunu kurtarmış gibi ecir almış olur. İnsanların en hayırlı, en değerli olanları, insanlara en faydalı olanlarıdır.