* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: NELER YAPIYORUZ?  (Okunma sayısı 1219 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
NELER YAPIYORUZ?
« : Ekim 07, 2014, 08:23:30 ÖÖ »
NELER YAPIYORUZ?


“Sonra onların ardından sizi yeryüzüne halifeler yaptık ki, bakalım nasıl işler yapacaksınız?” (Yunus:14 )

**

            Geçmişi bilmek geleceği inşa etmenin temelidir. Tecrübesiz nesiller medeniyet kuramazlar. Belleğinde; hesap, estetik, tabiat bilimleri, hukuk ve sosyal bilimler gibi temel bilgiler olmayan toplumlardan mühendislik, tıp, sanat, estetik, adalet ve sosyal gelişmelerde zirve beklenemez. Her alanda olduğu gibi ferdî ve sosyal tekâmülde de öncekilerin tecrübeleri inşa etmeye çalıştığımız kemâlât binamızın tuğlalarını oluşturur.

            Kur’an’ın temel görevlendirmelerinin ilki, her ferdin bireysel olarak nefsini kemalata erdirmesi ve kabule şayan bir kıvamda olgun bir kişiliğe ulaşarak yüce Mevlaya kendini beğendirmesi görevidir.

“Nefse ve onu biçimlendirene, Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun …” (Şems:7,8)

Ayetinde ifade edildiği gibi insanın nefsini yaratıp ona kötülük ve iyilik kabiliyetlerini veren Allah, nefsin yaratıcısı ve şekillendiricisi olarak şanına yemin eder. Akıl ve iradesi ile istediği şekilde nefsini kullanan insanı âhirette Allah iki şekilde değerlendirmeye tabi tutar:

Bozguncuların nefsi; dünya hayatının sonunda muhatap olarak kötü nefsi, bir değişik ifade ile nefsin kötülük bölümünü çalıştırıp zulümlere bulaşan kişilikler ki; “Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların âhirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır.” (Âli İmran: 77) ayetinde ferman buyurduğu gibi onlar Allah’ın muhatabı olamazlar.

Muttakîlerin nefsi; Allah’ın muhatap aldığı nefistir. Kişiliğinin iyilik bölümünü çalıştıranlardır. Bu kişiler ete kemiğe bürünüp insan olarak görünen olgun mü’minlerdir. Allah’ın muhatap alınıp ödüllendirilmeye layık gördüğü nefistir. Bu nedenledir ki;

“Ey, Rabbine, itaat edip huzura eren nefis! Hem Allah'ı memnun etmiş ve hem de Allah tarafından memnun edilmiş olarak Rabbine dön.  Kullarımın arasına gir. Cennetime gir.” (Fecr:27,30)

Kur’an; insanı, yaptıklarını ve yapacaklarını değerlendirirken ona çizdiği görev tanımı çerçevesinde değerlendirir. Bu görevin ilki de insanın Allah’a ibadet etmesi ve onun rızasını kazanmasıdır. Rızaya giden yolu ise insanların kan dökmeden birbirleriyle kardeşçe yaşamaları ve kendilerinin ihtiyaçları için dünyayı imar etmeleridir.

Kur’an sadece insanın bireysel hayatının değil varlığından kıyamete kadar bizzat dünyanın kendi varlık süresinde insanların neyi, neden, niçin ve nasıl yapacakları üzerinde de durmuş ve insanlığa yol göstermiştir. Kur’an’a göre insanın maddî tekâmülünün önemi manevî durumu ile değer kazanır.

Mülk Suresi’nin girişinde hayatın ve ölümün niçin yaratıldığı anlatılırken mülkün gerçek sahibinin Allah olduğu, O’nun mülkünün onun rızasına uygun imar ve inşa edilmesi gerektiği vurgulanmış ve hükme bağlanmıştır. Arsa sahibi mülkünde hangi binaların yapılacağına da, o binalarda nasıl işler yapılacağına da söz sahibidir. Mülkün sahibinin rızasına ve iradesine aykırı yapılanmalar kaçaktır, gece kondu ve gayri meşrudur. Mülkün sahibi istediği zaman helak emrini verip yıktırabilir.

Bu imarı yapanlar büyük medeniyetler kurduklarını iddia etseler de; mülkün sahibi ve her şeye kadir olan yüce Allah elçilerini gönderir o medeniyetin sahiplerini Allah’ın imar ve inşa kurallarına uymalarını, Allah’ı kabul etmelerini, bu binalarda ve çevrede Allah’ın kurallarına aykırı davranmamalarını ister. Uyarıcılara ve uyarılara kulak tıkayanların ellerinden de “Mülk” kelimesinin ifade edebildiği her türlü anlamıyla mülkünü geri alır. Zalimlerin otoritelerini kaldırır, evlerini başlarına yıkar, dünyada ve âhirette zillet verir.

Allah’a inanan onun istediği şekilde kendi kişiselliklerini, sosyalliklerini ve sahip olduklarını Rabb-ül âlemîn adına inşa ve imar edeceğine söz veren mü’minlere inkârcıların, zalimlerin ve bozguncuların mülklerini vereceğini vaat etmiştir.

Kur’an bizden önceki medeniyetlerin kalıntılarını gezmemizi, bunlardan ibret almamızı ister. Yerlerin ve göklerin sahibi olan yüce Rabbimizin nice kabileleri işledikleri suçlardan ve uyarıcılarına kulak tıkamalarından dolayı helak edildiğini haber verir. Şuara Suresi’nde yedi değişik toplumdan ve onlara gönderilen elçilerin tebliğlerinin süreçlerinden ve sonuçlarından bahseder, “Sonra onların ardından sizi yeryüzüne halifeler yaptık ki, bakalım nasıl işler yapacaksınız?” (Yunus:14 ) ayetinde olduğu gibi bizi de uyarır.

Kur’an Allah’ın öğütlerini dinlemeyen kişilerin Allah’ın evrene koyduğu dengeden sapıp hastalandıklarını hatta bazılarının şuursuzca bu hastalığın yaygınlaşması için çalışıp gayret ettiklerini anlatır. Bu kişilerin özelliklerine baktığımız zaman kendilerini çok beğenen, en akıllının kendileri olduğu kanaatinde olan hatta bu halleri ile Allah’ı dahi kandıracağını sanan zavallılar olduğunu görürüz.

Bunlar ellerine imkân geçince Allah’ın istemediği bir yaşama şekli oluşturmaya çalışırlar. “Bu medeniyettir.” “Toplumlar böyle gelişir.” diye kendi inanç ve milliyetine dahi aykırı şeyleri “evrensellik ve medeniyet”, “Biz dünya insanıyız” gibi kof ve altı doldurulmamış safsatalarla, sanki onların dışındakiler başka dünyanın insanıymış gibi ukalalıklarla ömürlerini ve nesillerini bozarlar. Uyarıcılara da ‘biz ıslah eden yenilikçileriz, siz geride kalmış eskilersiniz’ gibi firavun ağzıyla konuşarak üstünlük sağlamaya çalışırlar.

 Unutulmamalıdır ki, dünya, laf ebeliği ve söz yarıştırma yeri değildir. Nasıl ki taktığımız gözlüğün rengi dünyamızın rengini değiştiriyor ve sahte bir görüntü sağlıyorsa içinde bulunduğumuz yer, kişiler, makam ve mevkiimiz de bize sahte algılar oluşturur. Bazen şahsi ihtiraslarımız, bazen eşimiz, çocuklarımız, ailemiz, vs bizi yanlışlara sürükleyebilir. Seraplara kanmamalıyız. Yüce Rabbimizin gerçek beyanı ile bu hayat son değildir. Gerçek hayatın ‘rahim’ halidir. İlk hayattan farkı, doğacağımız yeri seçme hakkı bize verilmiştir. Neleri nasıl yapacağımız, nerede ve nasıl olacağımızın haritası olacaktır.

“And olsun ki; mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici birçok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takva gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir.” (Âli İmran:187)


Selim Armağan

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]