Sebebler Değişmeden Sonuçlar Değişmez
Her yeni başlangıç ve her yeni oluşum aşamalar hâlinde birbirini tâkip eden sebepler zincirinin sonuçlarıdır. Bu kural dünyâ hayatımızın değişmez bir gerçeğidir. Yaşanan her olay belli birtakım sebep ya da sebepler zincirinin getirdiği olumlu ya da olumsuz sonuçlara göre şekil alır. Böylece yaşamda ilerlerken ve ulaşmak istediğimiz hedefe yaklaşırken belli bir yol haritası izlememiz gerektiğini biliriz.
Bütün bu süreçler bize göstermiştir ki; hayatta şansa, tesadüfe/rastlantıya yer yoktur. Her şey Yaratıcı tarafından belirlenmiş kânun, nizam ve kurallar çerçevesi içerisinde ilerlemektedir.
Günlük hayâtımız içinde birçok karmaşa ve koşuşturma ile karşı karşıya kalmaktayız. Ulaşmak istediğimiz her amaç ve hedef bunu gerektirmektedir. Yorulmadan ve mücâdele etmeden hedeflerimize ulaşmak gerçekten çok zordur. Bu mücâdeleyi verirken de rastgele hareket etmemek; yukarıda da bahsettiğimiz gibi belli bir yol haritasını tâkip etmek yâni doğru sebeplere sarılmak gerekmektedir. Sarıldığımız her doğru sebep bizi daha doğru bir yola, her doğru yol ise hedeflerimize ve başarıya daha da yaklaştıracaktır. Bu da adımlarımızı atmadan önce her adımın kritiğinin ve doğru bir analizinin yapılmasını gerekli kılmaktadır. Ancak hayatta her zaman istediğimiz sonuçları alamayabiliriz. Hattâ hedeflerimizden çok uzaklaşmış da olabiliriz. Savrulmalar ve sapmalar yaşayabiliriz. Bu bize yanlış sebeplere dayanarak ilerlemeye çalıştığımızı göstermektedir. Uyguladığımız plan, program ve stratejilerin güncel durum ile uyumlu olmadığı ve etkisiz olduğu ortaya çıkmaktadır. Meydana gelen bu yeni durum karşısında bireyin alacağı tavır yeni bir yol haritası oluşturmaktır. Plan, program ve stratejilerin güncel şartlara göre gözden geçirilmesi gerekir. Ulaşmak istediğimiz hedefler doğrultusunda etkin olan araçlar ve teknolojik imkânlar devreye sokulmalı, böylece kendimize yeni hareket alanları oluşturmaya çalışmalıyız. Bir anlamda revizyon olarak da nitelendirebileceğimiz bu yenilenme hareketi farklı sebeplere ve araçlara yönelerek ulaşmak istediğimiz amaçlarımız için yeni sonuçlar elde etmemizi sağlar. Daha önceki denemelerimizdeki olumsuz sonuçlar ise yeni bir öğrenme ve farklı bir tecrübe olarak bilgi dağarcığımızda yer etmelidir.
Ancak günümüz koşullarında gözlemlediğimiz uygulamalarda bireysel ve toplumsal davranışlar ezberci bir mantık ile hareket etme eğilimi göstermektedir. Bildiğim yol en iyi yoldur düşüncesi ile her hedef ve amaca aynı mantalite/zihniyet ile yaklaşılmaktadır. Yeni arayışlar içine girilmemektedir. Toplumsal ve bireysel atâlet sonucu ortaya çıkan bu durum tembelleşmiş bir yapının ortaya çıkmasına sebep olur. Toplumsal ve bireysel dinamizm büyük bir yara alır. Gelişim ve değişim hareketleri âdetâ durağanlaşır. Bunun yanında asıl önemli sonuç, hedeflerimiz ve amaçlarımız doğrultusunda kendini gösteren olumsuzluklardır. Başlatmak istediğimiz her yeni süreç başarısızlıkla sonuçlanır. Bunun sebebi yukarıda da işâret ettiğimiz gibi aynı hedefe daha önce de denenmiş olup sonuç alamadığımız aynı yol haritasını uygulamamızdır. Tâbiri câizse sonu uçurum olan yoldan tekrar tekrar gidip aşağı uçmaktır. Örnek olarak bu duruma ticâret hayâtında çok rastlanılmaktadır. Ticâret hayâtında başarısız olan bir kişi hiçbir strateji değişikliğine gitmeden, elinde kalan son sermâyesini de kullanarak yeni başarısızlıklara imzâ atmaktadır. Ya da çalıştığı ticârethâne veya işletmede iyi bir eleman, iyi bir yönetici konumundaki kişiler bu konumun getirdiği özgüvenle kendilerinin de iyi patron olabileceği yanılgısına düşüp yeterli bilgi birikimine sâhip olmadan iş dünyâsına atılıp başarısızlıklarla karşı karşıya kalabilmektedir. Fakat bu başarısızlığın sebeplerini farklı sorunlara bağlayıp yeni girişimlere aynı yöntemler ve aynı hatâlı uygulamalar ile atılmaktadırlar.
Hedeflerimiz ve amaçlarımızda ısrarcı olmayı da doğru anlamalıyız. Edison ampulü îcâd ederken iki bin deney yapmıştır. Asistanı bir gün “iki bin deney yaptık sonuç alamadık. Artık vazgeçsek” dedi. Edison’un verdiği cevap çok ilginçtir. “Bu doğru değil… Evet amacımıza ulaşamadık ama hiçbir netîce elde edemediğimiz doğru değil. Çünkü aradığımız şeyin yaptığımız bu iki bin deney içinde olmadığını öğrenmiş bulunuyoruz.” şeklinde cevaplamıştır. Kendini tekrar eden her deneme aynı sonuca ulaştıracaktır.
Sosyolojik düzeyde incelediğimizde bu yaklaşımlar hem ekonomik kayıplara, hem de zaman isrâfına yol açabilmektedir. Ayrıca üst üste gelen bu başarısız ve olumsuz sonuçlar bireysel ve toplumsal düzeyde moral-motivasyon kaybına sebep olabilmektedir.
Hayâtımızdaki her başarısızlık yeni bir öğrenme ve yeni bir tecrübe olarak hâfızamıza kazınmalıdır. Ve her yeni öğrenme bizi istediğimiz sonuca ve başarıya biraz daha yaklaştırmaktadır.
Cüneyt Gencer.