Selam Olsun Sabır kahramanı olanlara
Melekler; “Sabrettiğinize karşılık size selam olsun” diyerek selamlıyordu cennet ehlini…
Sabredilen ne idi ? Neye sabredildiği için böylesi bir selama muhatap olunuyordu insanoğlu…
Yüce ALLAH cc rehber kitabının bir çok yerinde “sabredenleri müjdele” diye sesleniyordu…Evet beklenen müjde işte bu “selam” idi…
Sabredenlere esenlik vardı, sabredenlere Adn cennetinin kapıları açılıyordu.
Gelen her türlü müssibete karşı o müminler -ki hikmetini bilerek “Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, “ derler…Çünkü dönülecek o makam sahibinin müjdesi vardı…
Çoğu kez beklemek gereken noktalarda, susmak, hal lisanıyla ifade etmemiz gereken şeylerde sabrı yanımızda bulamıyoruz. Bulamıyoruz çünkü onun sırrını yüreklerimize idrak ettiremedik…Evet hepimiz sabrın acı ama meyvesinin tatlı olduğunu biliriz de, acının kucağına kendimizi atmak istemeyiz. Oysa ki zahmetsiz rahmet olmuyordu… Sabırda rahmet vardı, sabırda yüreği yüreklerin sahibine teslim etmek vardı…
Hz. İbrahim (as) bize sabrı öğretiyordu…Selam olsun İbrahim (as)’e…Nasıl bir yürek ki bir an bile tereddüt etmeden böylesi akıl almaz bir şeye “hüküm O’ndandır” diyerek teslim oluyordu…Evet akıl almadığı için Hz. İbrahim, Hz. İbrahim oluyordu.Bu teslimiyet ve sabrı ile RABBİ ona en güzel hediyesini verecekti.Çünkü o dostunu memnun etmişti… Ona oğlunu ikinci kez kez hediye etti….
Ya İsmail (as)… Selam olsun ona da…O sabrın ve teslimiyetin zirve ismi… Nasıl bir yürek ki sorgusuz, sualsız bir boyun eğişle “Insallah beni sabredenlerden bulursun” diyordu… Evet o sabredenlerden idi, RABBİ onu elbette mahzun etmeyecekti… İnandığı RABBİ ona da en güzel hediyesini veriyordu…-Ki o zaten bu uğurda ölüme razı olan, vuslatı arzulayan idi.
Ya Eyyub (as)… Selam olsun ey sabır ehli. Onun sabrı sabırların en mükemmeli… O “ Bana gerçekten hastalık isabet etti.Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin” diyordu RABBİsine…RABBİ ona hastalık müsibeti ile sınıyor ve dostluğunu pekiştirmek istiyordu… Eyyub (a.s) ilk önce malıyla , sonra da hastalıkla imtihan ediliyordu… Öyle bir imtiha –ki, yaraları yüzünden en yakınları bile yanına gelmez olmuştu…Vefakar eş onu yalnız bırakmadı, yalnız kalmamasını dileyen elbetteki RABBİ idi…
Ya Efendimiz… (SAV)…Binler selam olsun… O bütün güzel hasletlerin timsali idi… O her şeyin örneği..Bütün güzel kelimelerin sahibi…Eğer cümleler güzelse O’nun nurundandır… RABBİ sevgiliyi en çetin imtihanlara tabi tutuyor ama asla da yalnız bırakmıyordu…Efendimiz (SAV) hep kapısında idi ve RABBİ onu o kapıdan ayırmak istemiyordu…İstemediği için müsibetler onunla idi…Eğer verilmeseydi müsibetler yine O kapıda olacaktı…
Onlar ne şekil şart ve ortam olursa olsun sabrı kuşandılar… Çünkü onlar sabrın hikmetini bilenler idi. Bu kadar çileye, ızdıraba sabredenler elbette cennette melekler tarafından “Sabrettiğinize karşılık size selam olsun” hitabıyla muhatap olacaklardı… Çünkü RABBİ onları müjdelemişti. Sırf onun müjdesine nail olabilmek için HAK’tan gelen her şeye razı olup sabır içinde teslim oldular… Çünkü inandıkları RAB onları sabrın neticesinde memnun etmişti…
Tarih sabır kahramanlarının hikayeleri ile doludur. Muhakkak ki onlar sabrın hikmetini bilip sabredenlerdi…Eğer bu hikmet bilinmese idi sabrın çok fazla önemi olmuyordu.. Sabrın Esma’ül- Hüsnaya bakan yönünü asla idrak etmeyen, düşünmeyen bir insandan sabrın alametlerini görmek imkansız gibidir. Çünkü onun bu noktada bir sıkıntısı yoktur. Yaşadığı bir acı olay karşısında sorgusuz sualsiz teslimiyet yerine “bunu yaşayan neden benim…zaten hepte beni bulur…v.s.” gibi sözlerle serzenişte bulunur ve rahatlıkla karşısındakinin gönlünü kırabilir, yakıp yıkabilir bir anda her şeyi…
Sabrı kuşanan sabır kahramanlarına selam olsun… Sabrı öğrettikleri için, sabrı yaşadıkları için…Sabrı üzerinde taşıdıkları için… Altın neslin oluşmasında bu güzel haslete önderlik yaptıkları için, selamlar olsun…
Sabır güzeldir, sabreden ise daha güzeldir.
RABBİM sabır gömleğini giyenlerden eylesin…