SEVDİR BİZE SEVDİKLERİNİ
اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ
“Ki؛i sevdiğiyle beraberdir.”
Bir bedevi Rasûlullah’a (sas) kyametin ne zaman kopacaًn sordu. Rasûlullah (sas) da “Kyamet için ne hazrladn?” diye bir soruyla karlk verdi. Adam, ِyle fazla bir namaznn, orucunun, sadakasnn bulunmadًn fakat Allah’ ve Rasûlü’nü sevdiًini sِyleyince, Allah’n elçisi ona:
“O halde sen, sevdiًinle berabersin.” buyurdu. [1]
Enes b. Mâlik (ra) bu hadis hakknda: “ فslâm’a girerken duyduًumuz sevinçten sonra bizi en çok Hz. Peygamber’in (sas), ‘Sen sevdiًinle berabersin.’ sِzü, mutlu etmiti.’’ Ben, Allah’, Rasûlü’nü, Ebû Bekir’i ve ضmer’i severim. Onlarn hayr ilerine benzer hayr ve ibadetlerim olmasa bile, onlara olan sevgim sebebiyle ahirette onlarla beraber olmay umarm.” demitir.
Sevdiklerimizi yanmzda gِrememek, onlardan uzak kalmak ve bir daha hiç gِremeyecek olmak; hayatmz brakn, rüya ve hayal âleminde bile gerçeklese bizleri rahatsz eder. Bu durum, bizim için bir kederdir. Bir gariplik çِker, bizi bir keyifsizlik alp gider. Ancak sevdiklerimizle, dostlarmzla mutlu olabiliriz. Onlarla olmak bize büyük bir haz verir. Bu dünyada bile hrszlar, katiller, sapklar, sarholar, yankesiciler, soyguncularla beraber olmak istemeyiz. Ayn apartmanda dahi oturmak sknt verir, iyi ve temiz insanlar ararz.
Sahabilerden olan bu zat, kyametin ne zaman kopacaًn bileceًi düüncesiyle Efendimize (sas) sorduًunda Hz. Peygamber “Kyamet için ne hazrladn?” diye kar soru yِnelterek asl merak edilmesi gereken konuya dikkati çekmektedir. Her mü’min iman eder ki, kyamet bir gün kopacaktr. Vuku zamanndaki o belirsizlik merak kِrükler ve kul ne zaman kopacaًnn bilgisine ulamak ister. Ancak ِnemli olan herkesin o gün için ne hazrladًnn bilincinde olmasdr. Bedevînin, zikre deًer bir hazrlًnn bulunmadًn, farzlar dnda fazlaca bir ibadetinin, hayr ve hasenatnn olmadًn, ancak Allah’a ve Rasûlü ’ne kar derin bir muhabbet ve sevgi duyduًunu sِylemesi, bir samimiyetin ifadesi ve gِnlündeki bu sevgiye güvenin belirtisidir. “Sen, sevdiًinle berabersin.” cevab ise gerçekten güvenilecek eyin, gِnülden duyulan sevgi olduًunu gِzler ِnüne sermektedir.
Kiinin hem dünyada hem de ahirette sevdikleriyle beraber olmas, Allah’n kullarna büyük bir lütfudur. Bir kimsenin feraseti tamamen yok olmamsa o, kِtü kimselerle arkadalk etmenin bu dünyada zararl olduًunu bilir ve ahirette de onlar ayn akbetin beklediًini fark eder. Bu nedenle iyi kimseler, bu dünyada sürekli doًrularla arkadalk ve dostluk kurmak isterler. Ahirette de o doًrularla birlikte olmak için dua ederler. Akll bir kul da bunu ister.
Bu hadisi erifte, gücü yettiًince Allah Rasûlü’ne baًlanmaya ve onu sevmeye tevik vardr. Allah Teâlâ’y ve sevdiًi kullarn sevenler, Rabbimizin izniyle son nefeste iman üzere ِlürler ve maher yerinde de sevdiklerinin yannda har olup, ahiret hayatnda onlarla beraber olurlar. Bunun için de, kimi sevip kimi sevmeyeceًimize, dostlarmzn kimler olduًuna azami derecede dikkat etmemiz gerekir.
Bir sahabi Allah Rasûlü’ne gelmi ve dünyay kendisine dar eden u endiesini dile getirmitir: “Ey Allah’n Elçisi! Ben seni kendimden ve çocuklarmdan daha çok seviyorum. Evimde iken seni hatrlyor, hasretine dayanamadًm için hemen gelip gِrüyor, yüzüne bakyorum. Senin ve benim ِlümümü düündüm de sen ِldüًünde ve cennete girdiًinde peygamberlere mahsus yüce makamlarda bulunacaksn. Ben ise cennete girdiًimde seni gِremeyeceًimden korkuyorum!” Hz. Peygamber (sas) bu sِzlere cevap vermeden Cebrail (as) gelmi, Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edenlerin cennette kimlerle beraber olacaklarn bildiren Nisa Sûresi 69-70. ayetleri vahyetmitir.
“Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse ite onlar, Allah’n kendilerine nimetler verdiًi peygamberler, sddklar (doًrular), ehitler ve salihler (iyi adamlar) ile beraberdir. Onlar ne iyi arkadatrlar! Bu Allah’tan bir nimettir. Her eyi hakkyla bilen olarak Allah yeter.”
Ayn yerde veya mecliste bulunan insanlar, beraberdirler ama manevi deًerleri farkl farkldr. Hz. Peygamber’i sevdiًi için onunla beraber olacaً belirtilen kimse, Peygamber (sas) ile ayn seviyede olacak demek deًildir. Ama onunla cennette bulunma ve onu gِrebilme imkânna sahip olacak demektir. Ahirette ve cennette sevdiklerimizle beraber olmamz, onlarla ayn makamda bulunmamz gerektirmez. Farkl makamlarda bulunduًumuz halde sevdiklerimizle beraber olabilmemiz mümkündür. Ayn bahçede farkl gِrme ve iitme yeteneklerine sahip olan dostlar, yetenek farkllklarndan dolay zevklerinin de farkl olmasna raًmen bir yerde ve beraber bulunmalar mümkündür. Bu, dünyada mümkün ve vakidir; cennette de mümkün ve vaki olacaktr. Dost dostuyla beraber bulunduًu halde her biri farkl makamlarda, farkl zevk ve safa içinde bulunabilecektir.[2]
آlimlerimizin de belirttiًi gibi bu hadisi, zaman ve mekâna sktrarak anlamamak gerekir. Ahiret dostumuz, ayn zaman ve mekân paylatًmz kimseler olabileceًi gibi farkl zaman ve mekânlarda yaayan kimseler de olabilir.
ـlkemizde son yllarda içtimaî ve kültürel deًimeler yaanmaktadr. Deًien dünyamzda toplumumuzun çoًunluًunu oluturan gençlerimiz de deًer yarglarndaki hzl deًiim sonucu kimi arkada seçeceًi konusunda arp kalmtr. Ahiret yolculuًuna beraber çkacaً dostlar yerine dünya hayatn gayesiz yaayacaً kiileri dost edinmektedir. Hâlbuki hiçbir günaha arkada hatrna girilmemelidir. Arkada; kiinin kim olduًunun, nasl bir yaam sürdüًünün, nasl bir ruh hâli içerisinde bulunduًunun en büyük ispatdr. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiًine gِre Peygamber (sas) ِyle buyurdu: “فnsan, dostunun yaay tarzndan etkilenir. O halde her biriniz dost edineceًi kiiye dikkat etsin!”[3]
Allah ve Rasûlü’nün raz olduًu insanlarla dostluk yapp, mutluluk içerisinde mi olacaًz, yoksa yanl yollara sapp dünya ve ahiretimizi skntya m uًratacaًz? فman eden kimseler, ahirette kimlerle beraber olmak istediklerine karar vermelidir. Bir kimse ibadetlerini yapmakla beraber Allah Teâlâ’nn sevmediklerini severse, Nemrutlar ve Ebû Cehîlleri severse, ahirette de onlarla beraber olur. Peygamber Efendimizi (sas) sevmeyeni sevemeyiz. اünkü iki zt sevgi bir arada olamaz.
Son devrin büyük âlim ve müfessirlerinden Elmall M. Hamdi Yazr, yazdً tefsirine çok ho münâcât ve tazarru cümleleriyle balyor. Yazmza bu duann bir bِlümüyle son verelim. Elmall merhum ِyle yalvaryor ve biz de bütün samimiyetimizle bu duaya itirak ediyoruz:
“فlâhî! Sen sevdirmezsen, ben sevemem. Sevdir bize hep sevdiklerini. Yerdir bize hep yerdiklerini. Yâr et bize erdirdiklerini. Sevdin Habibini, kâinata sevdirdin. Sevdin de hl‘at-i risâleti giydirdin. Makâm- فbrâhim’den Makâm- Mahmûd’a erdirdin. Server-i asfiyâ kldn. Hâtem-i enbiya kldn. Muhammed Mustafâ kldn.
Salât ü selâm, tahiyyat ü ikrâm, her türlü ihtirâm ona, onun âline, ashâbna ve etbâna yâ Râb!”[4]
---------------------------------------------------------------------------------------
[1]- Buhari, Fezailü Ashabi’n-Nebi 6; Müslim, Birr 161,163.
[2]-Bedîü’z-Zaman Said-i Nursî, Sِzler, s. 460.
[3]-Ebû Dâvûd, Edeb 16; Tirmizî, Zühd 45.
[4]-Elmall Hamdi Yazr, Hak Dini Kur’an Dili, c.I, s. 1.