* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Yolumuzun Işığı  (Okunma sayısı 1347 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı webtasarim

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 219
Yolumuzun Işığı
« : Ekim 18, 2024, 08:51:20 ÖS »


Yolumuzun Işığı

Cenab-ı Mevlâ müberra kitabımız Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor ki:

“(Rasulüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” (Zümer, 9)

Bir başka ayet-i kerimede de şöyle buyuruyor:

“Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorun.” (Enbiya, 7)

Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v. de şöyle buyurmuştur:

“Alimlerin yeryüzündeki misali gökteki yıldızlar gibidir. Nitekim karada ve denizde onlar sayesinde karanlıklarda yol bulunur. Yıldızlar sönünce yol bulmuş olanlar neredeyse kaybolur.” (Ahmed b. Hanbel)

İnsanlık tarihi boyunca, Cenab-ı Mevlâ’nın işaret buyurduğu yoldan sapmış bütün topluluklar, peygamberlerinin ve ilmiyle âmil zikir ehli alimlerinin gösterdiği yoldan sapanlardır.

Burada “ilmiyle âmil ve zikir ehli alim” ayrımına özellikle dikkat etmek gerekir. Çünkü sahibi olduğu ilmin değil de arzularının yoluna gidenler, zamanla kendi yollarını ilim gibi gösterme gayretine girmişlerdir. Müberra kitabımız Kur’an-ı Kerim’de geçmiş kavimleri yoldan çıkaran böyle alimlerden sıkça bahsedilir. Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v.’in de kendi ümmetini uyardığı tehlikeden biri şöyledir:

“Allah, ilmi kullarından çekip çıkartarak değil, alimleri almak suretiyle kaldıracaktır. Nihayet alim kalmayınca, halk birtakım cahil alimleri (görünürde alim olsa da gerçekte cahil kişileri) kendilerine lider edinir. Bunlara bir takım sorular sorulur, onlar da ilimleri olmadığı halde fetva verirler. Böylece hem kendileri sapkınlığa düşerler hem de halkı düşürürler.” (Buharî; Müslim; İbn Mâce; Ahmed b. Hanbel)

Alimlerimizin ve Allah dostlarının hayatlarına baktığımızda, ilme ve alimlere karşı nasıl hürmet gösterilmesi gerektiğini ve onların ilminden nasıl faydalanılacağını öğreniyoruz. Şeyh Alaeddin Haznevî k.s. hazretleri anlatıyor:

“Ahmed Haznevî k.s. edep ve erkâna son derece dikkat ederdi. Edeplerde bir eksiklik görse keyfi kaçardı. Alimleri toplar, onlara kızarak, ‘İnsanlarda ortaya çıkan bütün bid’at ve eksikliklerin sebebi sizlersiniz! Çünkü sizler insanlara edepleri öğretmiyorsunuz. Cahiller bu konuda mazurdurlar.’ derdi.”

Anlıyoruz ki alimlerin üzerinde öğretme sorumluluğu vardır. Nitekim Yunus Emre k.s. bu sorumluluğun şuurunda bir tavırla şöyle demiştir:

“Behey Yunus sana söyleme derler Ya ben öleyim mi söylemeyince!”

Alimlerimizden Ebubekir Âcurrî rh.a. de bir alimin çevresi için tesirini “Ahlâku’l-Ulemâ” adlı eserinde şöyle anlatmıştır:

“Alim, iman edenlerle sohbetini ilimle yapmalı, onların meclisine ilimle katılmalıdır. Kendisiyle sohbet eden fayda görmeli, meclisine katılanlara güzel davranmalıdır. Bilene karşı nazik davranmalı, hata edene kabalık yapmamalı, yaptıklarıyla arkadaşını sıkıntıya sokmamalı, iyilik öğretene karşı sabırlı olmalı, öğrencisi ile ünsiyet etmeli, meclisler kendisiyle sevinmeli ve hayır kazanmalıdır. Meclisine katılanları Kur’an ve Sünnet edepleriyle terbiye etmelidir. Bir musibete uğradığında kendisi için en güzel terbiyeci Kur’an ve Sünnet olmalıdır. Üzüldüğünde ilimle üzülmeli, ağladığında ilimle ağlamalı, ilimle iştiyak duymalı, ilimle temizlik yapmalı, ilimle namaz kılmalı, ilimle zekât vermeli, ilimle sadaka vermeli, ilimle oruç tutmalı, ilimle hac yapmalı, ilimle cihad yapmalı, ilimle kazanmalı, infakta bulunurken ve işlerde genişlik gösterirken ilimle yapmalı ve dar zamanlarda ilimle hareket etmelidir. Nitekim Kur’an ve Sünnet onu böyle terbiye eder.”

Ebubekir Âcurrî hazretleri alimin ilmiyle hareket etmesi gerektiğini böyle anlattıktan sonra halk için alimin gerekliliğini şu temsille anlatmıştır:

“Karanlık bir gecede, üzerinde pek çok belanın bulunduğu ve insanların oradan geçmeye mecbur olduğu bir yolu düşünün. O yolda bir ışık bulunmazsa mutlaka ne yapacağını bilmez halde kalırlar. Fakat Allah, selametle geçmeleri için onlara o yolda aydınlatıcı kandiller koymuştur. İnsan grupları, geçmek zorunda oldukları bu yol üzerinde yürürlerken birden kandillerin sönüverdiğini, karanlıkta kaldıklarını düşünün! İşte, alimlerin insanlar arasındaki durumu bu kandiller gibidir. İnsanların çoğu farzların nasıl eda edileceğini, haramlardan nasıl sakınılacağını ve Allah’a kulluk etmeyenler arasında nasıl kulluk edileceğini ancak alimlerle bilirler. Alimler öldüğü zaman insanlar ortada kalıverir, ilim kaybolur ve cehalet ortaya çıkar. Şüphesiz biz Allah içiniz ve hepimiz O’na dönücüyüz. Bu, müslümanlar için ne büyük bir musibettir!”

İlmiyle amel eden alim, içinde yaşadığı topluluk, mahalle, şehir ve insanlar için ışık gibidir. Nitekim yukarıdaki kandil benzetmesinin bir benzerini Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v.’in şu hadis-i şerifinde de görürüz:

“Kim Kur’an okur ve içindekilerle amel ederse, ana babasına kıyamet gününde bir taç giydirilir. Bu tacın ışığı, güneşin dünyada herhangi bir evde bulunduğu takdirde vereceği ışıktan daha güzeldir. Öyleyse Kur’an’la bizzat amel edenin ışığı nasıl olacak düşünebiliyor musunuz?” (Ebu Davud; Hakim)

Son asırda yaşamış sâdât-ı kiramdan Seyyid Abdülhakim el-Hüseynî k.s. şöyle buyurmuştur: “Eskiden insanların ekseriyeti Allah yolundaydılar. Allah yolundan gidenler Peygamber’in gösterdiğine aykırı hareket etmezlerdi. Alimleri bozulmamış alimlerdi. Alimler çoktu, Allah dostları da çoktu. Her bölgede samimi olarak Allah için çalışan, niyetleri sağlam, maksatları Allah olan, dünya peşinde koşmayan, Allah Tealâ’dan başkasıyla ilgisi olmayan zatlar vardı. Dünya böyle mübarek zatlarla doluydu. Onların yanlarına gelen, içlerine karışan kimseler de Allah’a kavuşurlardı. Mesela Muhammed Diyauddin k.s. gece gündüz devamlı olarak Allah’tan bahsederek sohbet ederdi.”

Alimlerimize büyük görev düşüyor. Çünkü mücella dinimiz İslâm’ı, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat üzere öğretmeleri, anlatmaları, tahrife karşı muhafaza etmeleri gerekir. Aynı şekilde insanların da, alimlerin kıymetini bilmesi ve bu kandillerin ışığında bir hayat sürmeye gayret etmesi gerekiyor.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]