Gerekli ve Gereksiz İşler
İslam’ı kendi bütünlüğü içinde, yani iman, ibadet, hukuk ve ahlak boyutlarıyla bir bütünlük içinde İslam’ı iyice öğrenmeli, sonra ihlasla yaşanmalı ve nihayet yaşatmak için gereken çabayı göstermeliyiz. Biz Müslümanlar yaşadığımız toplum içinde belli bir sayı ve/ya ağırlığa eriştiğimizde, devletin de İslam olması zaruretidir. Çünkü hadis, “siz nasılsanız, idarecileriniz de öyle olur” buyuruyor.
İşte bizim vazifemiz, mesuliyetimiz, şuurumuz, bilincimiz, amacımız, varoluş sebebimiz budur.
“İlim, amel ve cihad” diye özetleyebileceğimiz bu vazifelerimiz için gerekli olanları şöyle bir düşünelim. “Anadilinden başka iyi bir şekilde Arapça bilmek, Kur’an, Sünnet, tefsir, akaid, fıkıh ilimlerini usulü ile birlikte kavramak, devlet ve siyaseti öğrenerek İslam toplum ve devletini inşa etmek ve/ya korumak, İslam tarihini ve medeniyetini öğrenmek, İslam’a tuzak kuran çağdaş kafir devletleri ve tuzaklarını okuyup anlamak, çağdaş küfrün düşünce, felsefe ve sistemlerini İslam ile mukayeselerini yapıp reddedebilecek seviyede anlamak, dini anlatırken gerekli olan dil, hitabet, iletişim bilgilerine edinmek, çok kullanılan yabancı dillerden birisini ve bizim yakın medeniyet havzalarımızdan birisini, mesela Farsça, Urduca, Hindçe vs. bilmek, çağın bilgisayar ve iletişim araçlarını iyi kullanabilmek…
Evet, bunca yapılacak işler varken, oyun ve eğlence ile vakit geçirmek, gıybet, nemime, malayani ve magazinle ömür tüketmek, Müslümana hayırlar, bereketler, güzellikler kazandırmaz. Aksine öldürür, bitirir, tüketir, mahveder.
O yüzden Sevgili Peygamberimiz (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “Kişinin İslam’ının güzelliğindendir malayaniyi terk etmesi.”
“Lağv” ve, “malayani” demek, faydasız fikir, söz ve işler demektir. Yapılacak bu kadar önemli işler varken ömrü oyun ve eğlenceler ile geçirmek, zarar ve ziyandan başka bir şey değildir.
Allah aşkına bu zarar ve ziyan hangi akla, hangi imana, hangi vicdan ve hangi insafa sığar?
“Allah bizi hab-ı gafletten îkaz buyura!”
Amin.