Çirkin ve Güzel
Bir insana sorsanız; "Çirkin işlerden, öfkeden veya kötülüklerden hoşlanır mısınız" diye. Vereceği cevap; "Hoşlanmam" olacaktır.
Yine birine sorsak; "Güzelden ve güzelliklerden hoşlanır mısınız" diye, heyecanla ve tebüssümle; "Evet" diyecektir.
Peki çirkinliklere, kötülüklere, öfkelere, güzelliklere, iyiliklere, fedakârlıklara, vefaya, sebep olanlar da yine biz insanlar değil miyiz?
Alimlerimiz diyor ki;
- "Bir insanda Allah korkusu ve güzel ahlak varsa; çirkinliklerden, fena işlerden, kötülüklerden uzak kalır. Güzelliklerin, iyiliklerin, vefanın, fedakârlığın sahibi olur.
İslam bilginlerimiz, "Haşr Suresi'nin 21. Ayetini" mealen şöyle aktarıyor:
- "Eğer biz bu Kur'an-ı bir dağa indirseydik, şüphesiz ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün..." buyurulmaktadır.
Söz deryası devam ediyor:
"Eğer Peygamberlerimizin Kur'an-ı Kerim'de anlatılan güzel huyları, ahlâk güzellikleri, iyi davranışları, tebliğleri dağlara ulaşıp, onlar bunun muhatabı olsalardı; dağlar, merhametli annelerin gönüllerinden daha merhametli bir hale gelirlerdi.
Ne bir şeyi kırıp döker, ne de bir şeyi parçalar, sanki et ve tırnak gibi olurlardı. Onlarda sertlik, kabalık, serkeşlik, katılık ve yabancılık diye bir şey kalmazdı.
Peygamberlerimizin ahlâkındaki yumuşaklık ve merhametlilik sebebiyle; dağlardan ve taşlardan şefkat sütü akar, rahmet ve merhamet meydana gelir, böylece dağlar ve taşlardaki sertlik, kabalık ve yabancılık yok olup giderdi."
"Öfkeli bir şekilde her doğru her yerde söylenmeli midir?" Bu sorunun cevabını bilgelerimiz şöyle veriyor:
"Hak sözün mutlaka söylenmesi gerekir ama öfkeli iken söylenmemelidir. Çünkü o söz, öfke ateşi yüzünden yakıcı ve yok edici bir hâle gelir.
Eğer söylediğiniz söz, bir şekle bürünüp karşınıza çıksaydı, yakıcılığı yüzünden ona dokunamazdınız."
Allah kendisinden razı olsun. Hz. Ali, savaş sırasında bir kâfirin üzerine saldırdı, onu yakalayıp öldürmek istediği sırada kâfir, Ali Efendimizin yüzüne tükürdü.
Bunun üzerine Hz. Ali hemen kılıcını elinden bıraktı ve öldürmekten vazgeçti.
Hz. Ali'ye; "Neden vazgeçtin" diye soranlara şu cevabı verdi:
"Bu kılıç Hakk'ın kılıcıdır. Düşmanla savaş yapmak ise Allah'ın emridir, fakat o benim yüzüme tükürünce bu hareket nefsime ağır geldi.
Allah için çektiğim kılıç, nefsim ve öfkeme bulandı. Allah için öldürmek yerine nefsim için öldürecektim, bu yüzden vazgeçtim" dedi.
Bu sözleri işiten kâfir, kabilesinden on sekiz kişiyle birlikte hemen Müslüman oldu.
Kötü insan yoktur, kötülük yapan insan vardır. Çirkin insan yoktur, çirkinleşen insan vardır.
Kötülüklerde ve çirkin işlerde ısrarlı olan kişiler; Allah'ın insana kendi ruhundan üfleyip; asaletli ve temiz kıldığı merhamet yüklü fıtratını inkâr eden ve zedeleyenlerdir.
Ne yazık ki, günümüzde çatışmacı, kavgacı, ayrılıkçı fitne ve fesatçıların ortak özelliği; Allah'a kul olmayı nefislerine anlatamadıklarındandır.