Bir Yılın Muhasebesi
Mesela, herkesin kendini kaptırdığı aşırı tüketim kültüründen kendimizi ne kadar muhafaza edebiliyoruz? Aldıklarımızın ne kadarı gerçek ihtiyaçlarımız için ve ne kadarı aslında gereksiz yere alınmış? Lüks, israf ve gösteriş odaklı anlayışa ateş püskürürken fırsat elimize geçtiğinde ne kadar uygulayabiliyoruz? Kapitalist sistem her şeyi fırsata çevirerek tüketime zorlarken, bizler de en ufak şeyleri bahane ederek bu fırsatlardan faydalanma yollarını arıyor muyuz?
Kumaş işiyle uğraşan salih bir zatın müşterisi, aldığı ürünün kusurlu olduğunu görünce kızgın bir şekilde dükkâna gelip malı dükkân sahibinin yüzüne fırlatır. Bu arada böyle bir malı sattığı için dükkân sahibine ağzına geleni söyler. Dükkân sahibi salih zat ağlamaya başlar. Bunun üzerine gelen kişi bir yandan pişmanlık duyarken, diğer yandan da şaşkınlık içerisinde şunları söyler; “Yahu, biz seni salih bir kişi bilirdik. Bu malı getirdim ve kızdım diye ağlıyorsan sözlerimi ve kumaşı geri alıyorum.” Bunun üzerine dükkân sahibi şu ibretlik sözü söyler; “Hayır, vallahi ne malı geri getirdiğin ne de bana kızdığın için ağlıyorum. Ben şunu düşündüm de ona ağladım; ahiret günü Allah (c.c.)’ın huzuruna çıktığımda, yaşadığım dünya hayatını beğenmeyip şu kumaş parçası gibi yüzüme atsa ve bana kızarsa halim ne olacak? Bu kumaşı telafi edip seni memnun edebilirim ama ahiretten tekrar dünyaya dönüp hayatımı düzeltmem mümkün değil.” Müşteri kızgınlıkla geldiği dükkândan büyük bir ders alarak geri döner.
Allah’ın bir defalığına bize sunduğu ve ilmek ilmek işleyerek yaşadığımız şu dünya hayatı elbet bir gün bitecektir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in buyurduğu şekilde ömrümüzü nerede ve nasıl harcadığımızdan sorumlu tutulacağız. İşte o gün nasıl bir muamele göreceğimizin hesabını yapmalıyız. Acaba hayatımız kusurlu bulunup yüzümüze mi çarpılacak yoksa istenilen vasıflara uygun bulunup kabul mu edilecek? Gelin bu yıl biterken en azından geçmişin bir muhasebesini yapalım ve buna göre yeni yıla güzel bir hazırlık yapalım.
Önce ibadetlerden başlayalım mesela! Bu yıl farz olan ibadetlerimizin ne kadarını yaptık, ne kadarını ihmal ettik? İhmal ettiklerimizi daha sonra telafi edebildik mi? Yaptığımız ibadetler bizim hayatımıza ne kattı? Örneğin, kıldığımız namazlar bizi kötülüklerden alıkoyabildi mi? Tuttuğumuz oruçlar bizi ne kadar takva sahibi kıldı? Verdiğimiz zekâtlar, cimriliğimizden bir şeyler alıp götürdü mü? Farz ibadetlerin haricinde neler yapabildik? Örneğin kaç gece sıcak yataklarımızı terk edip teheccüt kılabildik? Bollukta ve darlıkta ne kadar sadaka verebildik? Ramazan haricinde ne kadar nafile oruç tutabildik?
Aile hayatımızda bu sene neler yaptık mesela! Aile fertlerimize zaman ayırabildik mi? Telefona ayırdığımız zamanın kaçta birlik oranını onlara verebildik? Çocuklarımızın mutluluklarına ve hüzünlerine ne kadar ortak olabildik? Bizim dertlerimizi çeken eşlerimizle ne kadar ilgilendik? Eşlerimiz olmadan hayatımızın ne kadar eksik olacağını ve yarım kalacağımızı hiç düşündük mü? Onları mutlu ettiğimiz zaman evimizin bir cennet bahçesi olacağını ve aslında kendimizi mutlu edeceğimizi hiç hesapladık mı? Ayrıca dünya telaşesi içinde anne, baba, abi, abla vd. akrabalarımızla ne kadar ilgilendik?
Hayatımızda her gün karşılaştığımız ve bir şekilde ilişki içerisinde olduğumuz insanlar mesela! Acaba kaçı bizi gördüğü zaman mutlu oluyor ve kaçı bizi gördüğü zaman kaçacak bir yer arıyor diye hiç düşündük mü? Mesela birçoğunun, aslında sahip olduğumuz statü, makam ve mevkiye göre hareket etmek zorunda kaldığını sorguladık mı ve bunlar ortadan kalktığında bize nasıl davranacaklarını? Bu sene kaç kişinin kalbini kırdığımızı hesapladık mı hiç ve bunlardan kaçını tamir edebildiğimizi?
Hâsılı kelam, bir yıl boyunca yaptığımız iyilikleri ve kötülükleri şöyle bir karşılaştırdık mı? Bunları teraziye vursak hangi kısmın ağır geleceğini hiç düşündük mü? Peki, işlediğimiz kötülükleri silmek için ne kadar iyilik yaptık ve kaç tanesi için tövbe edip bir daha yapmamaya niyet ettik?
Geçmişin muhasebesinin yaparken önümüzdeki dönem için de planlar yapmalıyız. Bunları günlük, haftalık, aylık ve yıllık zaman dilimlerine bölebiliriz. Söylendiği zaman çok ağır gelebilir ama yapmaya başladığımızda aslında çok kolay olduğunu göreceğiz. Böylece hayatımıza bir anlam geldiğini ve vicdanen çok rahatladığımızı müşahede edeceğiz.
Geçmişin ve geleceğin muhasebe ve planlarını yaparken şu günlerde neler yaptıklarımızı da bu gözle bir kontrol edelim;
Mesela, herkesin kendini kaptırdığı aşırı tüketim kültüründen kendimizi ne kadar muhafaza edebiliyoruz? Aldıklarımızın ne kadarı gerçek ihtiyaçlarımız için ve ne kadarı aslında gereksiz yere alınmış? Lüks, israf ve gösteriş odaklı anlayışa ateş püskürürken fırsat elimize geçtiğinde ne kadar uygulayabiliyoruz? Kapitalist sistem her şeyi fırsata çevirerek tüketime zorlarken, bizler de en ufak şeyleri bahane ederek bu fırsatlardan faydalanma yollarını arıyor muyuz?
Allah ve Resulünün yasakladığı şeylerden kaçınma konusunda ne kadar çaba sarf ediyoruz? Örneğin, kumarın bir parçası olan piyango kuyruklarına hiç girdik mi? Domuz eti konusunda gösterdiğimiz hassasiyeti piyango ve şans oyunlarında neden sergilemiyoruz? Yoksa “fakire yardım ederim, cami yaparım” gibi bahanelerle bunları meşrulaştırmaya mı çalışıyoruz? Kumar yüzünden yiten nice canları, tükenen ömürleri ve heder olan malları neden görmezlikten geliyoruz? Birkaç günlük sefa uğruna hem bu dünyada hem diğer tarafta uzun bir cefayı göze alma cesaretini nereden buluyoruz?
Soru listesi uzayıp gider. Herkesin kendine özel soracak başka soruları da vardır. Bu yazıdaki amacımız muhasebe için bazı genel soruları ortaya koymaktır. Dolayısıyla herkes kendi listesini hazırlayıp muhasebesini yapabilir. Bu işi devamlı bir şekilde yaparsak belli bir süre sonra düzene oturacaktır.
Tabi listeyi yapıp çoğunun cevabı olumsuz çıkanlar asla ümitsizliğe kapılmamalıdır. Zira Allah (c.c.) bu noktada değişmez temel bir ilke koymuştur; “De ki (Allah şöyle buyuruyor): "Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Zümer, 39/53). Bu listenin hazırlanmasındaki amaç zaten ümitsizliğe sevk etmek değildir. Bilakis tehlikenin farkına önceden varabilmek ve buna göre gerekli önlemleri almaktır. Böylece listenin çoğunda olumsuzluk varsa, kişi bir an önce bunları düzeltmelidir. Yok, eğer çoğu olumlu çıkıyorsa, bu durumda da olumlu kısımları daha da çoğaltmalı ve asla gevşememelidir.
Hayat hızla geçiyor ve ölüm her an kapımızı çalabilir. Geç kalmayalım!