SEN KENDİNŞİ NE SANIYORSUN!
İbni Abbâs radıyallahu anhuma buyurdu ki:
“Ey günah sahibi, bir günahı bırakıp daha büyüğünü işlerken son nefesinden nasıl emin olursun? Böyle bir emniyet içinde bu günahları nasıl işlersin? Yazıklar olsun sana, sağında ve solundaki meleklerden utanmaz mısın? Yaptığın günah ne kadar büyük ise, tevbe etmeden beklemen, ondan daha büyük günahtır. Tasarladığın günahı, yaptım, diye sevinmen, o günahtan daha büyüktür. Yapmak istediğin herhangi bir kötülüğü yapamadım diye üzülmen, onu yapmandan daha günahtır. Bir günahı işlerken rüzgârın kapıyı açmasından korkarken, Allahü Teâlâ’nın seni gördüğünü bilerek ondan gönlünün ıztırap duymaması daha büyük günahtır. Yazıklar olsun sana, sen kendini ne sanıyorsun? “
Ayet-i kerimede, “Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalanır ve o, kendisine Allahtan başka ne bir yar, ne bir mededkâr da bulamaz.” buyuruldu.. (nisa;123)
Hadis-i şerifte de şöyle buyuruldu: “Allahü teâlâ bir takım şeyleri farz kıldı, onları yerine getirin. Helâl haram diye bir takım hududlar çizdi, bunları aşmayın. Rahmet olarak bazı şeyleri sükût geçti, onlar üzerinde araştırma yapmayın.”
Enes İbn Mâlik radıyallahü anhın annesi Ümmü Sûleym'den rivayetle, Ümmü Süleym Resûl-i ekrem'den öğüt istemiş, Resûl-i ekrem de, “Günahlardan uzaklaş, zira en makbul hicret, günahlardan uzaklaşmaktır. Farzlara devam et, zira en üstün cihad farzları edâ etmektir. Allahı çok zikret, zira Allah katında zikirden daha sevimli bir ibadet yoktur.” buyurmuştur.
Ebû Zer Gıfari hazretleri de, Resûl-i ekrem'e, “Hangi hicret sahibi daha makbuldür?” diye sordu. Resûl-i ekrem, “Günahları terk edip onlardan uzaklaşandır,” buyurdu.
Bilâl İbn Sâd, “Yaptığın günahın küçüklüğüne değil, onu kime karşı yaptığına bak.” demiştir.
Hasan-ı Basri “Ey Âdemoğlu, günahı hiç yapmamak, yaptıktan sonra tevbe edip ondan vazgeçmekten çok daha kolay ve hayırlıdır.” buyurmuştur.
Hazreti Aişe validemizi, Hazreti Muâviye'ye yazdığı bir mektupta, “Kul, Allaha isyan ettiği vakit, insanların medhi kötülüğe döner.” demiştir. Ebû'd-Derdâ hazretleri de, “Hiç anlamadan insanların gönüllerini sana karşı göstermekten sakın.” demiştir.
Muhammed İbn Kâb el-Kuradi de “Allahü teâlâ'ya günahı terk etmekten daha sevimli bir ibadetle ibadet edilmemiştir.” buyurmuştur.
SEN KENDİNŞİ NE SANIYORSUN!
İbni Abbâs radıyallahu anhuma buyurdu ki:
“Ey günah sahibi, bir günahı bırakıp daha büyüğünü işlerken son nefesinden nasıl emin olursun? Böyle bir emniyet içinde bu günahları nasıl işlersin? Yazıklar olsun sana, sağında ve solundaki meleklerden utanmaz mısın? Yaptığın günah ne kadar büyük ise, tevbe etmeden beklemen, ondan daha büyük günahtır. Tasarladığın günahı, yaptım, diye sevinmen, o günahtan daha büyüktür. Yapmak istediğin herhangi bir kötülüğü yapamadım diye üzülmen, onu yapmandan daha günahtır. Bir günahı işlerken rüzgârın kapıyı açmasından korkarken, Allahü Teâlâ’nın seni gördüğünü bilerek ondan gönlünün ıztırap duymaması daha büyük günahtır. Yazıklar olsun sana, sen kendini ne sanıyorsun? “
Ayet-i kerimede, “Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalanır ve o, kendisine Allahtan başka ne bir yar, ne bir mededkâr da bulamaz.” buyuruldu.. (nisa;123)
Hadis-i şerifte de şöyle buyuruldu: “Allahü teâlâ bir takım şeyleri farz kıldı, onları yerine getirin. Helâl haram diye bir takım hududlar çizdi, bunları aşmayın. Rahmet olarak bazı şeyleri sükût geçti, onlar üzerinde araştırma yapmayın.”
Enes İbn Mâlik radıyallahü anhın annesi Ümmü Sûleym'den rivayetle, Ümmü Süleym Resûl-i ekrem'den öğüt istemiş, Resûl-i ekrem de, “Günahlardan uzaklaş, zira en makbul hicret, günahlardan uzaklaşmaktır. Farzlara devam et, zira en üstün cihad farzları edâ etmektir. Allahı çok zikret, zira Allah katında zikirden daha sevimli bir ibadet yoktur.” buyurmuştur.
Ebû Zer Gıfari hazretleri de, Resûl-i ekrem'e, “Hangi hicret sahibi daha makbuldür?” diye sordu. Resûl-i ekrem, “Günahları terk edip onlardan uzaklaşandır,” buyurdu.
Bilâl İbn Sâd, “Yaptığın günahın küçüklüğüne değil, onu kime karşı yaptığına bak.” demiştir.
Hasan-ı Basri “Ey Âdemoğlu, günahı hiç yapmamak, yaptıktan sonra tevbe edip ondan vazgeçmekten çok daha kolay ve hayırlıdır.” buyurmuştur.
Hazreti Aişe validemizi, Hazreti Muâviye'ye yazdığı bir mektupta, “Kul, Allaha isyan ettiği vakit, insanların medhi kötülüğe döner.” demiştir. Ebû'd-Derdâ hazretleri de, “Hiç anlamadan insanların gönüllerini sana karşı göstermekten sakın.” demiştir.
Muhammed İbn Kâb el-Kuradi de “Allahü teâlâ'ya günahı terk etmekten daha sevimli bir ibadetle ibadet edilmemiştir.” buyurmuştur.