* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İslam'ın Evrenselliği  (Okunma sayısı 113 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
İslam'ın Evrenselliği
« : Eylül 28, 2021, 03:43:57 ÖS »
İslam'ın Evrenselliği

Bu Günkü Sohbetimizde  Allah (cc) ın islam dinini kullarına son din olarak göndermesi ve bu dinin insanlara kıyamete kadar hidayet rehberi olaması noktasında olacak. Rabbim inşaallah bizlere söylemeyi, sizlere de söylenenleri dinleyip ibret almayı nasib eder. Bu sebeple sözlerimize Hz. Musa’nın duası ile başlayalım:

“Musa: Rabbim! dedi, yüreğime genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimden (şu) bağı çöz. Ki sözümü anlasınlar.”

İnsan bu dünyada Allah(cc) ın istediği ölçülerde yaşayabilmek ve Allah(cc)’ın bizlere bir lufu olan cennete nail olabilmek için ilahi vahy ile desteklenen ve bu vahyi tebliğle mükellef bir Peygambere muhtaçtır. Bu sebepledir ki ilk insan olan Hz.Adem(as) Peygamber olarak gönderilmiştir. Kendisi doğru yolu bulsun diye, sonraki nesillere hidayet rehberi olsun diye... Mahşerde sorulduğunda verilecek cevaba sahip olsun diye ...

Yine aynı şekilde Allah(cc) her kavme bir Peygamber göndermiştir. Ad kavmine Salih(as)mı, Semud kavmine Lut (as) mı, İsrail oğullarına Hz. Musa’yı, Hz. İsa’yı ve daha birçok Peygamberi gönderiştir. Bu Peygamberlerin hepsi kavimlerina Allah(cc)’ın emir ve yasaklarını anlatmışlar ki, imtehan için gönderilmiş olduğumuz bu dünyanın bir anlamı olsun, anlatmışlar ki, Allah(cc)’a kul olmak, Onun çizdiği dairede hayatını devam ettirmek isteyen aradığını bulsun, anlatmışlar ki küfreden, hakka hukuka riayet etmeyen Allah(cc) huzurunda mazeret beyan edemesin, anlatmışlar ki, Allah(cc)’ın vadi gerçekleşsin. Neydi Allah(cc)’ın kullarına vadi?
                   
“Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üslenmez. Biz, bir Peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.”

Yani Allah(cc) tebliği, sorumlu tutmanın ön şartı sayıyor. Eğer kişiye ilahi tebliğ ulaşmamışsa veya ulaşabilecek durumda değilse teklif söz konusu değil. Cenab-ı Hak Peygamberler zincirinin son halkası olarak da Hz. Muhammed (sav)i göndermiştir. Hz. Muhammed(sav)in son Peygamber olması ve kıyamete kadar Allah(cc)’ın yolunu arayanlara  hidayet rehberi olması hasebiyle, Allah(cc)’tan getirdiği Kitabın ve ümmetine miras olarak bıraktığı sünnetin her devrin insanına kabul edip benimseyebileceği ilkeler sunması gerekirdi. Yani getirdiği ilkelerin zamanın, mekanın, kişilerin değişmesi ile değerinden bir şey kaybetmemesi gerekirdi.

Bu sebeple Kur’an-ı Kerim her an değişen insanlık hayatı için sürekli prensipler vazetmiştir. Bu esasların gerisinde kalan ve günlük ihtiyaçlara göre şekil alması gereken cüzi hükümleri bu esaslardan çıkarma selahiyetini insan aklına terketmiştir. Ana prensiplerle çatışmamak kaydıyle gelişen ve değişen hayat şartlarına uygun hükümleri çıkarma yetkisini insanoğluna vermiştir. Beşer hayatı içinde koymuş olduğu temel esaslar çerçevesinde kişiye dilediği gibi düşünme hürriyeti vermiştir. Böylelikle insan ilerler, gelişir ve yeryüzünde mukadder olan üstün hayat sevyesine ulaşır. Bu gün müslüman toplumların geri kalıp ilerleyemeyişi islamın eksikliği veya evrensel ilkeler içermemesi sebebi ile değil, müslümanların islamı şehvi arzularına uygun şekilde hayatlarına alma gafletinde bulunmalarındandır. Zira müslümanların ilmi hayatta uzun sürenbir suskunluk öneminden sonra islamı yeniden yorumlamaları bir takım problemler içermektedir.

Gerçek problem ise, belirli bir süreç içerisinde bu problemleri sabırla çalışarak aşabilmeye inanmış materyalist değil, imani ve ameli yönden güçlü ilim adamlarının eksikliği veya azlığıdır. Biz müslümanlara düşen görevse, islamın genel pensiplerinden kopmadan, günümüzdeki problemlere çözümler sunan kesitleri hayatımıza yansıtacak donanımlı bilim adamı olma yada yetiştirme yolunda gayret sarfetmektir. Bunun yanında İslamın dünya hayatında,insani ilişkilerde ve insan haklarında kendini benimsemeyenlere yani müslüman olmayanlara da yer vermesi, dini benimsetmek ve yaşatmak için zora başvurmaması, Müslümanlara mahsus hükümleri, kuralları, kanunları başkalarına dayatmaması gibi tabloların evrensellik iddeasını destkleyen yaşanmış örneklerden olduğunu unutmamalı.

Allah(cc) Kur’an-ı Kerimde şöyle buyuruyor:

“De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah(cc)'ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah(cc)`a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah(cc)'a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız.”

Ayet-i kerimeden de anlaşılacağı üzere, Nebi (sav) sadece bulunduğu kame değil bütün insanlığa gönderilmiştir.

Zaten ayet-i kerimeyi sure içerisindeki bağlamında değerlendirdiğimiz vakit bu ifade daha net anlaşılıyor. Orada önceki Peygamberlerden ve onların ümmetlerinden, ümmetlerinin dinlerinin bir gereği olarak islama girmelerinin gerekliliğinden bahsediyor. Yani Muhammet (sav) bir şeriat getirmiş ve bu şeriat  o güne kadar gönderilmiş bütün Peygamberlerin şeriatını neshetmiştir. Ve kıyamete kadar geçerlidir. Nitekim Allah(cc) Kur’anında şöyle buyurmaktadır:

“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah(cc)'ın Resûlü ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah(cc) her şeyi hakkıyla bilendir.”

Konumuzun başında dile geirdiğimiz bir ayet-i kerimeyi tekrar hatırlarsak, şimdi bu ayeti daha iyi anlayacağız kanaatindeyim. “Biz bir kavme Peygamber göndermedikçe onlara azab edecek değiliz.” O halde Hz. Muhammed (sav) son Peygamber olduğuna göre onun getirdiği şeriat kıyamete kadar ayakta kalmalı. Çünkü Allah(cc), Peygamber göndermediği toplumu cezalandırmayacağını Kur’anında vaad ediyor. O zaman Hz. Muhammed(sav)in sünneti ve ilahi vahi olan Kur’an, sadece o günkü arap toplumuna hakkı, doğruyu ve bunların hepsini kapsayan islamı has kılmaz. İslamı kıyamete kadar gelecek olan insanların anlayabileceği ölçülerde anlatır.

Her devrin insanı bu anlatımdan kendisini içerisinde bulacağı orijinal pasajlar bulur. Ruhundaki açlığı şehevi arzularla, dünyevi lezzetlerle, maddeten refah düzeyini yakalamakla doyuramayan insanoğlu onu islamla doldurabilir. Nitekim bedevi bir toplumun içerisinden çıkan ümmi bir Peygamber insanlara huzurlu bir toplum için öyle ilkeler sunuyor ki insanlık bu ilkelerdeki deruni manayı 1400 yıl sonra yeni yeni farkediyor.

Nebi (sav) insana hak ettiği değeri vermek için insan hakları evrensel beyannamesini beklememiş, bakın veda haccında muhtelif yerlerde irad ettiği hutbelerde neler buyurmuş:

[Ey insanlar sözümü iyi dinleyin! Biliyorum belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak birleşemeyeceğim. Ey insanlar bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz Mekke  nasıl mukaddes bir şehirse, canlarınız, mallarınız, ırzlarınızda öyle mukaddestir. Her türlü tecavüzden korunmuştur.

Ashabım yarın Rabbinize kavuşacaksınız. Ve bugünkü her hal ve hareketinizden nuhakkak sorulacaksınız! Sakın benden sonra sapıklıklara dönüpte birbirinizin boynunu vurmayın! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki, o bildirilen kimse, burada bulunupta işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş bulunur.

Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin! Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lakin borcunuzun aslını ödemek gerekir. Ne zulmediniz nede zulme uğrayınız. Allah(cc)’ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahaliyetten kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altımdadır. İlk kaldırdığım faiz Abdülmuttalibin oğlu Abbas’ın faizidir.

Ashabım cahilyye devrinde güdülen kan davalarıda artık tamamen kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım kan davası Abdülmuttalibin torunu Rebia’nın kandavasıdır...

Ey insanlar kadınlarınızın hakkına riayet etmenizi ve bu hususta Allah(cc)’tan korkmanızı tavsiye ederim... Sizin kadınlar üzerinde hakkınız onlarında sizler üzerinde hakları vardır...

Ey müminler! Size bir emanet bırakıyorumki, siz ona sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah(cc)’ın kitabı Kur’andır.

Ey müminler sözümü iyi dinleyiniz ve iyi muhafaza ediniz! Müslüman müslümanın kardeşidir ve böylece bütün müslümanlar kardeştirler. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz, başkasına helal değildir. Meğerki gönül hoşluğuyla vermiş olsun. Nefsinize zulmetmeyiniz, nefsinizinde üzerinizde hakkı vardır... Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını (Kur’anda) vermiştir.

Peygamber (sav) huzurundaki o muazzam topluluğa :

“Ey insanlar! Yarın beni sizden soracaklar ne dersiniz?” diye sordu. Ashab-ı Kiram : “Allah(cc)’ın risaletini tebliğ ettin, risalet vazifeni ifa ettin, bize vasiyyet ve nasihatte bulundun diye şehadet ederiz.” Dediler. Resul-ü Ekrem (sav), mübarek şehadet parmağını ğöğe doğru kaldırarak  sonrada çevirip  indirerek üç kere: “Şahid ol Ya Rab! Şahid ol Ya Rab! Şahid ol Ya Rab!” buyurdu.

Eşitlik, hürriyet, kan davaları, faiz, emanet, özellikle insan hakları, aile hukukunun temelini oluşturan karı-koca ilişkileri, vasiyyet, neseb, zina, borç, kefalet gibi konular önemli başlıklardandır. Dikkat edilirse Peygamber(sav)in dile getirdiği bu konular ve bu konudaki çözüme yönelik öneriler sadece slam dinine ve müslümanlara ait değil. Çünkü O,  sadece müslümanlara değil alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.

“(Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”

Buyrularak Peygamber(sav)in geliş sebebi açıklanmıştır.Buna göre Peygamberlik, insanların iyiliği kurtuluşu için sebep teşkil etmektedir. İslam ideali, insan idealidir. İslamda esas olan insandır. İslamın gayesi akıl sahibi düşünen insanı yüceltmektir. Hutbede yer alan bazı kesitlerin ne anlama geldiğini anlamaya çalışalım. “Canlarınız her türlü tecavüzden korunmuştur.” Bu ifadeyegöre insanın yaşama hakkının tabi bir hak olduğu ve cana dokunmanın, ona tecavüz etmenin dinen ve hukuken yasak ve haram olduğu ortaya çıkmaktadır.

“Mallarınız her türlü tecavüzden korunmuştur.” Bu ifade ise insanın mülkiyet hakkının en tabi hak olduğu, kişinin mülkiyetinde bulunan bir şeyin haksız yere alınamayacağı, ancak malın meşru ölçüler dahilinde elde edilebileceği gerçeği üzerine bina edilmiştir.

“Ey insanlar! Rabbiniz bir! Babanız bir! Dikkat edin! Acemin araba, arabın aceme, beyazın siyaha, siyahın beyaza takvadan başka bir üstünlüğü yoktur.” Bu ifade ile insanlığı temelinden sarsan, soy sop, nesep, ırk ten rengi gibi insanın kendi tasarrufları dışın da kalan vasıflara değer addetmeyi ortadan kaldırıyor. Gerçekten insanlık bu mesnetsiz üstünlük iddealarından dolayı ağır bedeller ödemiştir.

Milyonlarca, hatta milyarlarca insan köle savaşları, kabile çatışmaları, Fransız ihtilali ile gelen millet savaşları neticesinde can vermiştir. İşte İslam üstün olma ölçüsünü kişinin rengine, boyuna, doğduğu ana-babaya vs göre değil, aklını kullanma sıklığına, ilmi seviyesine ve bunların neticesi olan imana, Allah(cc)’a iteat, Resulüne tabi olma gayretine bağlıyor. Yani kişi doğuştan getirdiği özelliklerle iyi kul veya kötü kul olmuyor. Allah(cc) katında sahip olduğu dereceye(+ veya -) kendi kesbi ile sahip oluyor.

Bu örnekleri çoğaltmak ve değişik yönlerini dile getirmek mümkün.bu sahada çalışmak ve bu güne kadar anlamaya muvaffak olamadığımız islamın ulvi değerlerinin yeni boyutlarını keşfetmek ise biz müslümanların üzerine vazifedir.

Sohbetimizi  bir ayet-i kerime ve Peygamber(sav)in bir hadisi ile noktalalım.
   
“Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.”

“.... Bütün Peygamberler kendi kavimlerine gönderilmiştir. Ben ise bütün insanlığa gönderildim.”  Allah(cc)’ın rahmet ve berekti hepinizin üzerine olsun.       

Amin.     

 


* BENZER KONULAR

Rahîm Ve Rahmân Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:28:55 ÖÖ]


Davranışlarımız Kaydediliyor Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:22:46 ÖÖ]


Biliniz Cesedin Öyle Bir Et Parcası Vardır Ki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:18:08 ÖÖ]


Melek Girmeyen Evler Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:04:30 ÖÖ]


Doğru Çalışma Methodu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:59:59 ÖÖ]


Başınızı Çevirip Gitmeyin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:39:23 ÖÖ]


Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]