Dünyayı Bayram Yeri Etmek
Uyandım. Başucumda vişneçürüğü rugan iskarpinler. Bayramlık alışverişinde paramız yetişmemiş, pembe elbisemin altına ayakkabı alamamıştık. Çarşıdan eve kadar ağladığımdan gözlerim şişmişti. Belki bayramda gülersin, demişti babaannem. Sahi, bayram nesinden belli olur.
Erkenden bayram namazı kılınır. Küsler barışır, ayrılar kavuşur, borçlular helalleşir, büyüklerin eli, küçüklerin yüzü gözü öpülür. Uzun uzun hazırlıkları yapılmış envaiçeşit yemeklerde buluşur hısım akraba. Hâlleşilir, dertleşilir. Ortalığı kolonya kokusu, şeker kabuğu şıkırtısı doldurur. Hep birlikte bayram etmek! Konu komşu, fakir fukara, büyük küçük ayırmadan sevmek sevindirmek. Kapı çalmak, kapının çalınmasını dört gözle beklemek. Uzaklardan gelecekler mi bu bayram diye ümit etmek… İşte herkes ümit eder bayramda. Kimi küstüğüyle barışmayı, kimi borcunu ödemeyi, kimi yıllardır görmediği evladına özlemle sarılmayı, kimi şehidinin mezarına varmayı, kimi bayramın neşesiyle neşelenmeyi ümit eder. Öyle bir neşesi vardır ki bayramın, hepimizi içine katar. Bu, bayramın bereketidir işte. Hak ayrı bir bereket nazil etmiştir bayramlara. Sihirli bir el dokunur kalplere, gönüllere şen olsunlar, ayrılıklar kalksın ortadan diye… Peki çocuklar? En çok çocuklara gelir bayram ve en çok çocuklar mutlu edilmelidir bayramlarda. En güzel âdetimiz çocukları sevindirmektir. El öptürmek bahanesi ile ceplerine harçlıklar, şekerler, mendiller, çok küçüklerse oyuncaklar sıkıştırılır. Ya da bayram öncesi fakir fukara mesut bir bayram geçirsin diye yemekler pay edilir, çoluk çocuklarına bayramlık alınır. İstenilir ki herkes mutlu olsun. Savaşın, acının, ayrılığın çocukları her bayram hatırlanmalıdır nitekim. Eğer bayramsa bayramın hediye edildiği kimseler de unutulmamalıdır. Sadece ayakkabıyla gelmez bayram ama her çocuk yeni ve bayramlık ayakkabısı olsun ister…
Uyandım! Başucumda, elbisemin hemen yanında vişneçürüğü rugan iskarpinler. Rüya sandım. Dokundum. Öylece elimdeler. Bayramdı işte. Hemen giyindim. Babaannemin elini öpmeye koştum ilk. Ortalıkta bir telaş. Herkes pür neşe. Sıcacık bir rüya, sıcacık bir zaman. Uzanıp elini öperken kulağına yavaşça eğilip, bayram geldi babaanne, dedim.
Bayramlar, dünyayı bayram yeri etmemiz adına bize yazıldı belki de kim bilir?
“Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et.” (Âl-i İmrân, 3/147)