Sabır Acıdır Meyvesi Tatlıdır
Sabır ; tahammül etme, dayanma, gayretli olma anlamlarına gelir literatürde.Kur’an-ı Kerim’de de sabredenler.
övülmüş ,Yüce Yaratanın sabredenlerin yanında olduğu vurgulanmıştır sık sık. Sabır timsali Eyüp Peygamberin hayatı ile bu yüce erdemin önemine sık sık atıfta bulunulmuştur.Yazık ki zaman geçtikçe insanlar tahammülsüz , sabırsız, aceleci bir hale büründüler. Zamanın su gibi akıp geçtiği , gündelik telaşların gittikçe arttığı bir devirde sabırlı olmak hayli güçleşti bizler için .Küçücük çocukların bile ‘dediğim dedik ‘ sabırsız hallerini görünce ebeveynlerinin de aceleci , geçiştirici, baştan savıcı , sabırsız olduklarını tahmin etmek çok da zor olmuyor.Öyle ya çocuk bir aynadır ve gördüğünü yansıtır.Gelin yeni bir hikayeye kulak verelim , sabırla yaşamaya niyet edelim.
Yaşamış mutasavvıf, gönül dostu Mevlana Celaleddin-i Rumi ünlü eseri Mesnevi’de şöyle bir hikaye anlatır. Yoksul adamın biri vaktin birinde gözleri görmeyen veli kulun evine misafir olur. Evde ev sahibinden başka kimse olmamasına rağmen Mushaf olduğunu görür. Kendi kendine ‘’Burada körden başka kimse yok, bu mushafın burada ne işi var ‘’diye merak içinde söylenirken bir taraftan da ‘’Sabredeyim de sabırla muradıma erişeyim’’ diyerek veli kulu gözlemeye koyulur. Gece yarısı uykusunda Kur’an sesini duyar ve hemen yerinden kalkarak sesin geldiği yöne gider. Gördükleri karşısında çok şaşırır . Çünkü âmâ adam önündeki Kur’an ‘ı okumaktadır. Hatta okuduğu satıra baktığından ve parmaklarını okuduğu satırda gezdirişinden harfleri gördüğüne şahit olur. Şaşkınlığını dile getirince âmâ veli “ Ben sürekli , bıkmadan usanmadan, sabırla Allah ‘a ’’ Ey yardımcım olan Allah’ım, ben Kur’an okumaya çok düşkünüm fakat hafız değilim, ezbere bilmiyorum.Yarabbi Kur’an okuyacağım zaman gözlerime bir nur ver de elime Kur’anı alıp okuyayım’’ diye dua ettim. Yüce Allah da bu duam karşılığında , ne vakit elime mushafı alsam gözlerimin nurunu bana bağışlar istediğim kadar Kur’an okumamı lütfeder bana. ‘’der misafire.
Bu hikayede iki yönlü sabrı görmek mümkündür. Yolcu tüm merakına rağmen sabredip olayı bizzat görüp mutmain olmuştur . Şayet merakına yenilip işin aslını âmâ kişiye sorsaydı belki de aldığı cevaba inanmayacak evden güveni sarsılarak ayrılacaktı.Oysa beklemiş Allah’ın inayetine şahit olmuş hem imanı sağlamlaşmış hem de ev sahibinin Yüce Allah indinde muteber bir kul olduğunu anlamıştı. Ev sahibi de gözlerinin kör olmasına rağmen isyan etmeden Kur’an sevgisiyle dolu yüreğiyle sabredip sürekli Allah a yalvarmış ve muradına ermiştir. Atalarımızın “Sabrın sonu selamettir.” sözünün doğruluğunu bu hikaye de perçinliyor.
Sabırla ilgili en çarpıcı örneği Kur’an- ı Kerim’de görüyoruz. Kehf suresinde Hz Musa (as) ile Yüce Allah’ın kendisine hikmet verdiği bir kul ile yaptıkları yolculuk buna çok güzel bir örnek teşkil eder. Nitekim Musa (as) ilminden faydalanmak için hikmetli kişiye beraber yolculuk yapmayı teklif ettiğinde o zat ‘’Sen aklın almadığı şeylere sabredemezsin ‘’diyerek geri çevirir teklifini. Musa (as)nın “İnşallah beni sabredenlerle bulacaksın. ‘’ısrarı üzerine bilge zat , soru sormamak şartıyla rıza gösterir bu arkadaşlığa. Yolculuğun başlangıcında beraberce gemiye binerler .
Veli kul gemiyi delmeye başlayınca Musa (as)sabredemeyip ’’Bu yaptığın korkunç bir şey .İçindekileri boğmak mı istiyorsun’’ deyince hikmet sahibi kişi ‘’Demedim mi gerçekten sen bunlara sabredemezsin.’’ (Kehf73) karşılığını verir fakat Musa (as) bir daha olmayacağını söyler ve yolculuğa devam ederler. Yolculuğun ikinci aşamasında yolda bir erkek çocuğuna rastlarlar. Bilge kişi sebepsiz yere çocuğu öldürünce Musa (as)yine sabredemeyip ‘’Çok kötü bir iş yaptın.” deyince veli kişi. ‘’ Sabredemiyorsun. ‘’ der . Musa (as)’’ Artık bir daha sorarsam arkadaşlığımızı bitir. ‘’
Deyip üçüncü kez yolculuk izni alır , yola koyulurlar .Bir şehre varırlar , halktan yiyecek bir şeyler istemelerine rağmen misafirlikten kaçınır halk . Veli kul kendilerine misafirlik etmekten bile imtina eden halkın yıkılmakta olan duvarını tamir edince Musa (as) yine dayanamaz ve ’’Bu iş için isteseydin ücret alabilirdin. ‘’der sabırsızca .Hikmet sahibi kişi artık yollarının ayrılacağını söyleyerek Musa (as)nın sabredemediği şeylerin hikmetini bir bir açıklar.Gemiyi delmesinin sebebinin ilerde sağlam gemilere el koyan zorbalardan fakir gemi sahiplerini korumak olduğunu,oğlan çocuğunu öldürmesini sebebinin imanlı anne babasına karşın çocuğun ilerde zorba ve inkarcı olacağının önüne geçmek olduğunu , duvarı tamir etmesinin sebebinin de duvarın içinde iki fakir yetime ait define bulunduğunu , büyüyünce yetimlerin defineye sahip olmaları için duvarı tamir edip sakladığını açıklar. Sonunda da ‘’İşte sabredemediğin şeylerin yorumu budur. ‘’der.(Kehf 65……82)
Musa (as) şayet sabretseydi daha nice hikmetli olaylara şahit olacaktı kim bilir ?Elbette burada Musa (as) vasıtasıyla bizlere verilen mesaj ehemmiyet arz eder. Yüce Allah bizleri karşılaştığımız olaylarda sabrımızı rafa kaldıran insanlardan değil hayatımızı sabırla harmanlayıp,selamete çıkanlardan eylesin….