* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: O Gün Gelmeden Önce  (Okunma sayısı 541 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
O Gün Gelmeden Önce
« : Aralık 28, 2017, 09:52:35 ÖÖ »
O  Gün  Gelmeden  Önce

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan bir ateşten koruyun!...”(Tahrim:6)

Allah (c.c.), kullarına karşı çok cömert ve çok lütufkârdır. Her zaman ve mekânda kullarını rahmetiyle kuşatmıştır. O, kulların dünya ve ahiret saadeti için sayısız ihsanlarda bulunmuş ve Rahmetini kullarına sağanak yağmurları gibi indirmiştir.

Rabbimizin biz insanlara lütufta bulunduğu ihsanın en mükemmeli ise hiç şüphesiz Kur’an mesajıdır. Bu mesaj sayesinde Allah’ın kulları, her türlü şeytani düşüncelerden ve cahili uygulamalardan kurtuluş çarelerine mazhar olmuşlardır. Bu kapsamda Kuran’ı Mübin’de beyan edilen ahiret sahneleri biz Allah’ın kulları için önemli yol işaretleri olmuştur.

Allah’ın sonsuz rahmeti sayesinde ahiret âleminde bizleri beklemekte olan tehlikelere vakıf olabilmekteyiz. Kur’an’da konuyla ilgili geçen ayetler incelendiğinde hüsranla karşılaşanların sayısız itiraflarına ve pişmanlıklarına şahit olmaktayız…

“Ey iman edenler! Hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızk olarak verdiklerimizden infak edin…”(Bakara: 254)

“(Ey Resulüm!) İman eden kullarıma söyle; namazı hakkıyla eda etsinler ve içinde ne bir alışverişin ve ne de bir dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden, gizlice ve açıkça (Allah yolunda) sarf etsinler!”(İbrahim: 31)

Evet, o geri dönüşü olmayan gün gelmeden önce, yani henüz bu dünya hayatında iken tedbir almalı ve ölmeden önce hazırlığımızı yapmalıyız. İnfak ve fedakârlığımızı hayatta iken yapmalıyız ki, öte dünyada kayıplarla karşılaşmayalım.

Pişmanlığımızın bize hiçbir fayda sağlamayacağı o gün gelmeden önce pişman olalım ve halisane bir tövbe ile Allah’a yönelelim… O gün gelmeden önce Allah’ın rızasını kazandıracak bir çizgide yürüyelim… Aldanmayalım dünyaya, makam ve mevkiye… Fani olanlara meftun olup da baki olanı kaybetmeyelim…

“O gün kimse, kimse namına bir şeye malik olamaz! Ve o gün emir ve yetki ancak Allah’ındır.” (İnfitar: 19)

Yegâne emir ve yetki sahibi olan Allah’ın huzurunda; aciz, zelil, yapayalnız, desteksiz ve yardımsız kalmamak için çareler aramalı, ilahi rahmetin yoluna tutunmalıyız. Bu uğurda elimizden gelecek tüm imkânları seferber etmeliyiz. Çünkü bu konu, şakaya gelmeyecek kadar ciddidir. O günün yegâne yetkilisi ve hâkimi olan Allah’ın ikazları, bizleri mutlaka sarsmalı ve bir uyanışa sevk etmelidir.

O gün; sıradan günlere benzemez. Çünkü o, artık son gündür… Dünyanın bulanık günlerine benzemez… Gayet şeffaf ve berraktır… Safların birbirinden tefrik edildiği bir gündür… Herkesin Allah’ın divanı karşısında, el pençe ve boynu bükük bir halde durduğu, korku ve telaş içinde akıbetini beklediği bir gün… Allah’ın dışında hiçbir zengin ve malikin bulunmadığı bir gün…

“(Kulakları sağır eden) o şiddetli gürültü geldiği zaman!”

“O gün kişi; kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar!”

“O gün onlardan her bir kişinin, kendine yetecek bir meşguliyeti- işi vardır.” ( Abese: 33-37)

Düşünülmesi ve hakkında bahsedilmesi bile çok dehşetli olan bir gün… Herkesin en yakınlarından kaçtığı bir gün… Kardeşten, anneden, babadan, eşten ve oğullardan kaçtığı bir gün… “Aman, sizin ateşiniz, beni yakmasın” diyerek en yakın dostların terk edildiği bir gün… Herkesin, “Nefsii! Nefsii!” diye kendi derdine düştüğü bir gün… Herkesin kendine yetecek kadar derdinin ve meşguliyetinin bulunduğu bir gün… Paranın, makamın, servetin, şöhretin, soy ve aşiretin hiçbir anlam ifade etmediği bir gün…

Evet, böylesine güç ve sıkıntılı bir gün gelmeden önce uyanmak… Gaflet ve ataletten kurtulmak için irkilmek… Ebedi hayatı, şu fani dünyanın geçici arzularına kurban etmemek… Yeniden canlanmak… Allah’a kulluğumuzda sadakatimizi ispatlamak… Şeytani ve nefsanî zincirleri kırmak… Bakışları ahiretin derinliklerine yöneltmek… Allah’ın salih kulları arasında bulunmak… Bütün bunları gerçekleştirmek için daha ne kadar bekleyeceğiz. Fırsatlar elimizde iken değerlendirmemek akıl kârı bir iş midir?
“Hayır! Sığınacak bir yer yoktur!”

“O gün varıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.”

“O gün insan, önceden takdim ettiği ve ertelediği (her şeyinden) haberdar edilir.” (Kıyamet: 10-13)

“…O gün kişi, ellerinin takdim ettiği şeye (önceden işlediği ameline) bakar ve kâfir: ‘Ah! Keşke ben toprak olaydım!’ der.” (Nebe: 40)

Kaçacak bir yerin, sığınacak bir mekânın bulunmadığı bir gün… Günahların yüküyle ahirete göç edenlerin kan ter içinde kaldığı bir gün…

Güvenilen tüm dostların ve güçlerin kişiyi yalnız bıraktığı bir gün… İşlenen tüm cürümlerin ortaya çıktığı gün… Nice yüzlerin kapkara olduğu ve nice yüzlerin de ışıl ışıl aydınlandığı bir gün… Fırsatları zamanın da değerlendirmeyenlerin büyük bir pişmanlığa gömüldüğü ve ‘Keşke’lerin defalarca feryat ve figanlara dönüştüğü bir gün…

“Kitabı sol eline verilene gelince, artık (o) şöyle der: ‘Keşke bana kitabım verilmeseydi ve hesabımın ne olduğunu bilmeseydim! Keşke o (ölüm) işimi bitirmiş olsaydı! Malım bana fayda vermedi! Saltanatım benden yok olup gitti!” (Hakka: 24-29)

“O gün cehennem getirilir; insan o gün (günahlarını) hatırlar, artık o hatırlatmanın (faydası) ona nereden olacak? (O zaman insan): ‘Keşke ben, ( bu ebedi) hayatım için önceden ( dünyada iken iyi ameller) işleseydim!’ der. Artık o gün, O’nun (Allah’ın) azabı gibi, hiçbir kimse azab edemez!” (Fecr: 23-25)

“Nihayet ( o kimse şeytanıyla beraber) bize geldiğinde (şeytanına): ‘Keşke benimle senin aranda, doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı. Meğer (sen) ne kötü arkadaşmışsın!’ der.” (Zuhruf: 38)

Pişmanlıkların, ahların, vahların, keşkelerin feryatlara dönüştüğü o gün; hakikatın ortaya çıktığı bir gündür. O gün; maskelerin düştüğü ve gerçeğin apaçık ortaya çıktığı bir gündür. O gün; hile, tuzak ve sinsi planların ifşa edildiği bir gündür. O gün; ilahi va’din tecelli ettiği ve adalet terazisinin, amelleri ölçüp biçtiği bir gündür.

O gün; her şey çok ince bir hesaba tabi tutulmuştur… Saklı ve gizemli ameller ayan beyan ortaya çıkmıştır… Perdeler kalkmış, herkes ameliyle baş başa kalmıştır… Diller pişmanlığı terennüm ederken, yürekler, boşa heder edilen bir ömrün ızdırabını ve hasretini çekmektedir…

“Ah! Keşke Rabbime kulluk edebilseydim… Ah! Keşke Resulün yoluna tabi olsaydım… Keşke, dünyalıklara aldanmasaydım… Keşke, salih olanlarla beraber olsaydım… Keşke, İslam’a hizmet etseydim… Keşke, bunca çirkinliği ve günahı işlemeseydim… Keşke, mazlum ve garibanlara yardım etseydim… Keşke, malımı Allah yolunda harcasaydım… Keşke, Şeytan ehlini dost edinmeseydim… Keşke, gaflete düşmeseydim… Keşke, ölmeden önce tövbe etseydim… Keşke, müminlere düşman olmasaydım… Keşke, sahte lider ve önderlere aldanmasaydım… Keşke, ölmeden önce bu günleri idrak edip günahlarım için ağlasaydım… Keşke, hak taraftarı olsaydım… Keşke, gıybet ve iftiralara bulaşmasaydım… Keşke, hile ve yalandan yüz çevirseydim… Keşke, ölmeden önce amel defterimi iyiliklerle doldursaydım… Keşke, Allah için canımı verebilseydim…

Keşke, bu maskaralığa düşmeseydim… Keşke, bu sahnelerle karşılaşmasaydım… Keşke, yok olsaydım… Keşke, toprak olsaydım… Keşke, hiç yaşamasaydım, adım sanım olmayaydı… Keşke, unutulup gitseydim… Keşke, beni Allah’tan uzaklaştıran mal ve makama sahip olmasaydım…

Keşke, yakaladığım şöhrete ulaşmasaydım… Keşke, beni bugün yapayalnız bırakan dostlarımla hiç tanışmasaydım… Keşke, ömrümü faydasız işler için heder etmeseydim… Keşke, keşke, keşke…”

“(O gün) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz. Onlar birbirlerine gösterilirler. Suçlu-günahkâr kimse arzu eder ki, o günün azabından (kurtulmak için) oğullarını feda etsin! Eşini, kardeşini ve kendisini barındıran aşiretini! Ve (öyle ki) yeryüzünde kim varsa hepsini (feda etsin de) sonra (bu diyet) onu kurtarsın!” (Meâric: 10-14)

Kişiyi, bu çapta bir bencilliğin girdabına dönüştürecek o hesap günü gelmeden önce tedbirimizi alalım ve içinde bulunduğumuz gaflet halinden kurtulmak için hemen, şimdi tam bir teslimiyet ile Allah’a “Lebbeyk” diyelim. Kendimize gelelim ve Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım ki, kötü akibetle karşılaşmayalım… Kelamların en güzeli olan Allah’ın kelamından gelen uyarıya kulak verelim…

“Allah’tan geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden evvel, Rabbinizin (davetine) icabet edin! O gün sizin için ne sığınılacak bir yer, ne de sizin için (günahlarınızı) inkâr (etmeye çare) vardır!” (Şura: 47)

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]