* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: İnsan İradesi ve Aklı  (Okunma sayısı 157 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı anadolu

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 900
    • www.fanidunya.net
İnsan İradesi ve Aklı
« : Ocak 31, 2025, 09:50:04 ÖS »


İnsan İradesi ve Aklı

 İnsan, yaratılış olarak çok kapsamlı, cüz’î de olsa iradesi ve idaresi olan ama her zaman istediğine ve arzularına ulaşmada aciz olan, çok kıymetli ama kendisini terbiye edilmeyince bozan nefsi olan. Çok pahalıya mal olup kıymet verilen ama düşmanı çok olan, iyikötü, hayırşer, hakbatıl, faydalızararlı kendisine belirtilmedikçe ortaya koyamayan, ancak ortaya   konulan iyiyi kötüden, hayrı şerden, hakkı batıldan, faydalıyı zararlıdan ayırt eden aklı olan bir varlıktır.

 Akıl Sahibi Olan İnsanın İradesi

 İnsanın iradesi mutlak ve küllî değil cüz’îdir, her istediğini yapamamaktadır. Her  istediğini yapabilmesi için mutlak irade ve mutlak idare sahibi olan Alah’a muhtaçtır. Bazı ihtiyaçlarını elde edebilmesi için de kolektif çalışmaya mecburdur. Kişi kendi      içinde de bu kollektif çalışmayı görebilir. Göz kulağa, kulak göze, el ayağa ve yetişebildiği çok organlara yardım ederek belki yardımlaşarak yani kolektif iş yaparak çalışmaktadırlar. Kişi kendi yapacağı işleri kolaylıkla   yapabilmesi için akıldan,      ilimden, ilmin ürünü olan teknolojiden ve kaliteli       insanlardan istifade etmesi gerekmektedir. Buna rağmen elde edemeyince her şeyi işiten, her şeye gücü yeten ve her istediği hemen yerine  gelen Allah’a fiilî dua ile   birlikte kavli dua etmesi    gerekmektedir.

 İnsanın her şeyi yapabilmesi için her şeyi bilmesi, her şeye gücü yetmesi ve her istediğinin olması gerekmektedir ki bu üç özellik dünyada ve âhirette müstakil olarak Allah’dan başka kimsede yoktur. Âhirette mü’mine verilen her arzusuna ulaştırılma     nimeti bu dünyada olduğu gibi Allah’ın ihsanıyla ve mü’minin o isteğini Allah’ın yaratmasıyla olacaktır.

 Kıymetli Varlık İnsan

 Kıymetli olan varlığın her  hareketinin kıymetli olması beklenir. İşte bu varlığın kıymetli işler yapmasına engel olan şeytanın işini kolaylaştıran terbiye olmayan nefsi vardır. Kişi, nefsini terbiye  etmezse çoğu zaman yanlış yapar. Yalnız başına nefsini terbiye eden enderdir. İşte bundan dolayı Allah Teâlâ, nefisleri terbiye etmek için   ilimle aklı ve hikmetle ruhu aydınlatan peygamberlerini göndermiş sonra da varislerini lûtfetmiştir.

 Akıl ve İlim

 Akıl lûgatte, masdar olarak; engellemek, alıkoymak, bağlamak gibi anlamlara gelir. Akıl isim olarak; akıl, idrak, muhakeme yeteneği, kavrayış, zekâ demektir.  Akıl,  bilgi edinmeye yarayan bir güçtür. Bu bir manada düşünme, kavrama, anlama ve bilgiye ulaşma yeteneğidir. Lûgat manasından bakılınca akıl;  ilimle insanı koruyan, sağlam kale içerisine alan, insanı yanlış yollara sürüklemeyen bir ruhî kuvvettir ki insan  bununla, beşduyuyla hissedemediği şeyleri anlar, eşyayı kavrar.  Akıl,  insanın düşünme,  bilme,  davranışını belirleme, denetleme ve yargılaması, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, faydalıyı zararlıdan ayrıt etmesi ile ilgili kabiliyetidir. İşte insan kendisinde bulunan bu kuvvet sebebiyle dine muhatap olmuş, imanküfür, tevhidşirk, helalharam, emirnehiy, iyikötü, faydalızararlı, hayırşer arasını ayırt etme ile sorumlu tutulmuştur.

 Akıl ilmin kaynağı değildir.     Eğer insan aklı, ilmin kaynağı olsaydı doğar doğmaz her şeyi veya çok şeyleri bilmesi gerekirdi. İşte bundandır ki insan, her tesbiti doğru olan ve her  şeyi en güzel ve en detaylı olarak bilen Allah’a muhtaçtır; Allah Teâlâ’nın bildirmesine ve Allah’ın bildirdiğine muhtaçtır. Aklın doğru çalışabilmesi için doğru olanı bilmeye muhtaçtır. En doğru bilgi de Allah’ın bilgisidir. Akıl, ilmin kaynağı değil belki bazı şeyleri bilmenin vasıtası durumundadır.

 İlmin sebeplerinden birisi de beşduyudur. Fakat akıl da beşduyu da belli şeyleri bilmede vasıtadır. Akıl ve beşduyu mahlûktur/ yaratılmıştır. Her mahlûk mahduttur/sınırlıdır, tesbitleri ve teşhisleri de sınırlıdır.  Allah’ın ilmi  ise her şeyi ve her zamanı kuşatmıştır; geçmişi ve geleceği, iyiyi kötüyü, doğruyu eğriyi, hakkı batılı, faydalıyı zararlıyı.. Allah Teâlâ’nın ilmine ulaşmanın   emniyetli yolunu yine kendisi kalbi ve kafası meleklerle korunmuş Peygamber vasıtasıyla ortaya koymuştur. Kâinatı yaratan ve yöneten Allah, insanlığa yaptığı iyiliğin en büyüğü, Peygamber vasıtasıyla insan için lazım olan her şeyi   içine alan Kur’ânı Kerim’i göndermiş     olmasıdır.

 Allah’ın ilminin üstünlüğünü yine kendisi Kur’ân’ında şöyle ortaya koymuştur:

“Yeryüzünde bulunan ağaçlar kalem olsa, deniz(ler) de (mürekkep olsa), arkasından yedi deniz (daha gelip) ona yardım etse de (Allah’ın kelimeleri yazılsa), yine (bunlar tükenir), Allah’ın kelimeleri tükenmez. Allah öyle üstündür, öyle hikmet sâhibidir.” (1)

 Âyeti kerîmede geçen kelimât kelimesi cemi kıllet yani azlık  için kullanılan çoğulu ifade eden kelimedir. Bu âyetin verdiği mesaj, Allah’ın birkaç kelimesini bile sekiz okyanus mürekkeple yazmaya kalksak trilyonlarla ciltler olacak yine de yazmaya yetmeyecek kadar   Allah âlimdir, demektir. Akıl,   eseri kâinât olan Allah Teâlâ’nın ilmi olan Kur’ânı Kerîm’den ve açıklaması olan Hadislerden yolunu aydınlatması ve istifade etmesi gerekir.

 Allah’ın ilmi ile ilgili hadîsi şerîfte de Hz. Peygamber (s.a.- s.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın kelamının/ ilminin  diğer (yaratıkların) kelamlar(ın)a olan üstünlüğü Allah’ın yaratıklara olan üstünlüğü gibidir.”(2) 

Hadîsi şerîfin vermek istediği mesaj ise, Allah Teâlâ yaratıklardan ne kadar üstün ise Allah’ın ilmi de bütün yaratıkların ilminden öyle üstündür. Zira yaratıcı ile yaratıcı olmayan bir olmaz. İşte bunu da yine Allah Teâlâ şöyle belirtmiştir:

“Yaratan, yaratmayan gibi midir? Hiç düşünmüyor musunuz?” (3)

 Helalı haramı, hakkı batılı doğruyu eğriyi, hayrı şerri tesbitte müracaat kaynağı Allah teâlâ’nın kitabı Kur’ânı Kerîm, Allah’ın öğrettiği Rasûlünün Kur’ân’ın teyidi /kuvvetlendiricisi, tefsiri veya beyanı/açıklayıcısı ve teşrî’/ Kur’ân’da olm     ayan konularda  hüküm koyucu olan Sünneti (kavlî, fiilî ve takrîrî)dir.

 Akıl lambaya, ilim ışığa benzer. Işıksız göz kör hükmündedir. Fakat ışıktan da göz istifade   etmektedir. İlim olmazsa akıl kör durumundadır. Fakat ilimden de akıl istifade etmektedir. Demek ki akıl, ilimle çalışır,     ilimle gelişir, ilimle anlar, ilimle ufku genişler ve ilimle kıyaslarda bulunur. Aklın doğru çalışması doğru bilgiye sahip olmasına bağlıdır. Akıl, bilgisi kadar düşünebilir, bilgisi kadar kavrar, bilgisiyle kavrar. Akıl, sahasının dışında ancak  bildirileni anlar, gösterileni görür. İşte bundan dolayı aklın ilme ihtiyacı vardır.

 Gerçek akıl, kendisini tanıyan akıldır. Akıl kendi âcizliğini bilmiyorsa çok gerilerdedir demektir. Haddini bilmeyen kıl çok yanlış önermelerde, kıyaslamalarda bulunur. Hz. Ebu Bekir (r.a.) şöyle   demiştir: “İdrakin âcizliğini idrak etmek idraktir.” İşte bu manayı Fransız Filozofu Berkson şöyle ifadelendirmiştir: “Aklın en ileri faaliyeti kendi metoduyla kendini tahrip etmekmiş.”

Aklın Faaliyet Alanı

 Aklın faaliyet alanı kıyastır, tercihtir, faydayı zararı, hakkı batılı, doğruyu eğriyi, iyiyi     kötüyü ayırt etmektir.   Bunda da aklın doğru neticeye ulaşması doğru bilgiye ve doğru prensiplerle çalışmaya muhtaçtır. İşte bundan dolayı müçtehidin içtihadı sahihtir. Veli de olsa müçtehid değilse avamdandır, müçtehidi taklit etmesi vaciptir. Doğru olan, her konuda uzmana ihtiyaç vardır. İçtihad konusunda uzman olan müçtehidlerdir. Çünkü burada müçtehidin aklı çalışabilmesi için doğru bilgilere ve içtihad usûllerine    sahip olması gerekir.

 Hz. Peygamber (s.a.s.) aklını çalıştıran kimseyi şöyle tarif   etmiştir:

“Akıllı, nefsini hesaba çeken, ölümden sonrası için amel edendir. Âciz, nefsini hevasına tabi kılan ve Allah’tan olmayacak şeyler temenni edendir.”(4)

 Hz. Peygamber’e : “Mü’minlerin akılca en üstün olanı kimdir?” sorusuna da şöyle cevap vermiştir: “Ölümü en çok anan ve ölümden sonrası (âhiret) için hazırlanmakta en güzel (bir prensip takip etmekte) olandır. İşte akıllı onlardır.” (5)

 Meymûn b. Mihrân bu manada şöyle demiştir: “Kul, ortağını, yediğini ve giydiğini nereden aldın diye hesaba çektiği gibi nefsini hesaba çekmedikçe muttakî olamaz.” (6)

 Denebilir ki akıl ile nefsi   hesaba çekmek, ölümü anmak ve ölümden sonrası için amel etmek arasında ne gibi bir alaka vardır? Aklın üç çağı vardır; birisi temyiz çağı, diğeri rüşd, diğeri de kemal çağı. Temyiz   ayırt etmek demektir. Temyiz sahibi, hakkı batılı, hayrı şerri, bâkîyi fânîyi, faydalıyı zararlıyı ayırt eden kişidir. Gerçek akıllı, nefsini hesaba çektiği zaman yanlışını görecek, yanlışını     değil doğrusunu tercih edecek,   ölümden sonrası âhirette ebedî olarak kârlı olmak için amel    edecektir.

 Aklını çalıştıran kişi, Allah Teâlâ’yı diğerinden ayırt eden kişidir. Allah’ı Allah olmayandan ayırt ettiğinden Allah’a ait bir sıfatı hakîkî manada kimseye nisbet etmez. Emreden-nehyeden, helal edenharam eden ve hüküm koyucu özelliğini Allah’tan başkasına vermez. Bunları Müslüman akıllı için düşünebiliyoruz. Çünkü Müslüman, bu konularda yegane otoritenin Allah olduğunu bilip kabul      eden ve bilfiil Allah’a teslim    olan kimsedir. Akıl bu aydınlığa vahyin ışığıyla ulaşmıştır. Aklın önünü Allah’ın ilmi olan vahiy aydınlattığı için böyle düşünebiliyor. Bu manayı net bir şekilde ortaya koyan şu âyetlere bakmak yeterlidir:

“Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse,    (inkâr eden) kör kimse gibi olur mu? (Fakat bunu) ancak akıl sahipleri anlar. Onlar, Allah'ın ahdini yerine getirenler ve verdikleri sözü bozmayanlardır. Onlar Allah'ın gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir. Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır. (O yurt) Adn cennetleridir; oraya babalarından, eşlerinden ve çocuklarından sâlih olanlarla beraber girecekler, melekler de her kapıdan  onların yanına varacaklardır. (Melekler:) Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir! (derler).”(7)

 Âyeti kerîmede Allah Teâlâ’nın indirdiği vahyi bilen    görene, bilmeyen ve bildiği halde inkâr eden köre benzetilmiştir. Bunun böyle olduğunu da ancak aklını çalıştıranların    düşünüp anlayacağı ifade edilmiştir. Elest bezminde Allah bizlerden kendisine kulluk      edeceğimize, helal ve haramı tesbitte kendisinden başkasına müracaat etmeyeceğimize dair bizden ahid aldı. Devamındaki âyetlerde de doğruyu bilmek doğruyu tasdik etmeyi ve doğru davranmayı gerektirir gerçeğiyle akıllının özellikleri belirtilmiştir.

Nefsine Uymayan  Akıl:

Akıllı insan daha doğrusu aklını çalıştıran, nefsini aklına, aklını da imanına yani Allah ve Rasûlünün getirdiği doğrulara ve gerçeklere tâbi kılan kimsedir. Nefsin akla uyması uyabilecek seviyeye gelmesine bağlıdır. Bu seviye ancak terbiye ile elde edilir. Aklın bir manası bağ demektir. Akıl her şeyde, o şeyle Allah arasında yani eserle müessir, fiille fâil arasında bir bağ kurabiliyorsa aklını çalıştırıyor demektir. Sâlim akıl, aklı bozacak veya aklı yanlış çalıştıracak, fıtrata ters, Allah’ın rızasına aykırı ve ameli zayi edecek anlayış ve tavırlardan uzak olandır. Aklın bir manası da engellemek, alıkoymaktır.  Akıllı kimse kendisini yanlış anlayış ve davranışlardan alıkoyan ve engelleyen kimse demektir.

-----------------------------------------------------------------------------------------

Dipnotlar:

1-Lokman sûresi(31), 27,

2- Dârimî, Fedâilü’lKur’ân, 6,

3- Nahl sûresi (16), 17,

4- Tirmizî, Kıyâmet, 26, hadis no: 2461; İbn Mâce, Zühd, 37, hadis no: 4260,

5- İbn Mâce, Zühd, 31; Dârimî, Mukaddime, 56,

6- Tirmizî, Kıyâmet, 26.

7- Ra’d sûresi (13), 19-24.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

RADDYO DİNLEME SAYIMIZ ANLIK 1500 KİŞİ OLMUŞTUR. Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:07:10 ÖS]


Mustafa Doğan Dikmen - Uşşak Faslı 1999 - 320 Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:21:48 ÖS]


Grup Ravza - Götür Beni Medineye 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:11:06 ÖS]


Grup Kıvılcım - Çeçen Dansı 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:02:23 ÖS]


Grup Hayber - Seyrettim Muhammedi 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:50:37 ÖÖ]


Beklenen Nesil Nasıl Olmalı Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:34:22 ÖÖ]


Peşinden Gittiklerimizle Ahiret Yüzleşmesi Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:31:05 ÖÖ]


Allah'a İnandığımız Kadar Güvenmiyoruz Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:20:23 ÖÖ]


Kur'an'da Eleştiri Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:16:07 ÖÖ]


İbadetlerde Devamlılık Esastır Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:11:03 ÖÖ]


İslam'da Kadının İş ve Sosyal Hayatı Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:04:46 ÖÖ]


Şeytan'ın Vesveseleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:16:51 ÖÖ]


İslam'ı Yaşamak Kolaydır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:50:15 ÖÖ]


Sadaka, Müslümanlığı Ölçen Terazidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:41:34 ÖÖ]


İyilikle Güzelleşir Dünya Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:34:41 ÖÖ]


Fikirden Fiile İyilik Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:24:06 ÖÖ]


İnsan ve Hüsran - Asr Suresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:15:58 ÖÖ]


Single Eserler Yeni 5 - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Mart 31, 2025, 09:42:55 ÖS]


Hidayet Can - Selam Söyle Efendime 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Mart 31, 2025, 03:33:31 ÖS]


Grup Fatih - Efendimiz Muhammedin Sevgisinde Birlikteyiz 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Mart 31, 2025, 03:26:19 ÖS]