Teşekkür Ediyor muyuz?
Konuşmak için dil, nefes borusu, gırtlak, çene, ağız, dudak gibi uzuvlarımızdan istifade ederiz.
Muhatabımıza güzel sözler söyleyip onu memnun ettiğimizde bize teşekkür eder, memnuniyetini bildirir. Fakat hiç kimse nefes borumuza, çenemize dilimize teşekkür etmez. Zira herkes çok iyi bilir ki bu uzuvlarımız konuşmamızda bir aracıdır, hiçbir zaman konuşmanın kendisini plânlayıcı ve hazırlayıcı değildir.
Herkes bunu yakînen bildiği için akciğerlerimize, nefes borumuza, çenemize iltifat edilmez. Konuşmanın planlayıcısı, düzenleyicisi olarak bize teşekkür eder insan.
İçinde yaşadığınız kâinatın bir nevi uzuvları olan toprağından, denizinden, nehirlerinden, dağlarından, ovalarından, bulutlarından kendisine yapılan bunca ikram ve iltifat için toprağa, ineğe, sineğe (arı) teşekkür yerine bütün bunların planlayıcısı, düzenleyicisi, tedbir ve terbiyesini idare eden Kâinatın Sultanına teşekkür etmeli.
Zira teşekkür etmek, yapılan ikramların geldiği yeri bilmek mânâsını taşır ve önem arz eder. Eğer teşekkür etmiyorsak, bu, ikramın nereden yapıldığını bilmediğimize bir işarettir.
Elimizi cebimize atsak ve bir çikolata bulsak ve koyanı bilsek teşekkür ederiz. Ama çikolatayı cebimize koyanı öğrenemezsek kime teşekkür edeceğimizi bilemeyiz.
Çocuklarımıza teşekkür etmesini öğretiyoruz da kendini Var eden ve sinekten yıldızlara kadar bütün varlığını tanıtan Kudreti Sonsuz'un nimetlerine karşı nankör olmamayı ve bir nevi teşekkür olan şükrü öncelikle öğretmemiz gerekenlerin arasına koymuş muyuz?
Yakup Yasir.