Gönderen Konu: Müslüman Kimse Başkasının Kusurunu Araştırmaz (Okunma sayısı 247 defa)

fanidunya NET · « : Ağustos 30, 2023, 08:09:14 ÖÖ »

Müslüman Kimse Başkasının Kusurunu Araştırmaz

لَا يَسْتُرُ عَبْدٌ عَبْدًا فِي الدُّنْيَا، إِلَّا سَتَرَهُ اللهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

“Kim dünyada bir kulu(n ayıbını/kusurunu) örterse Allah da kıyamet günü onu(n ayıbını/kusurunu) örter.”
(Müslim, Birr, 72 [2590].)

İnsan, hayatını diğer insanlarla paylaşarak geçiren sosyal bir varlık olup yaşam süresince kanun, din, örf ve âdetler gibi kurallara uyar. Çünkü fert ve toplumun huzur ve mutluluğu bu kurallara uyulmasına bağlıdır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen (Enbiya, 21/107.), güzel ahlak timsali (Kalem, 68/4.) Sevgili Peygamberimiz, mutlu ve huzurlu bir hayatı temin bağlamında şöyle buyurmuştur: “Zandan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. Birbirinizin eksikliğini görmeye ve işitmeye çalışmayın. Özel hayatınızı da araştırmayın. Birbirinize haset etmeyin, birbirinize arkanızı çevirip küsmeyin. Birbirinize nefret ve düşmanlık da beslemeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun!” (Buhari, Edeb, 57 [6064].) Hz. Peygamber (s.a.s.), burada altı olumsuz davranışı saymış, bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması durumunda kardeşlik, güven ve huzur ortamının oluşacağını bildirmiştir. Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) uzak durmamızı istediği huyların ilki “kötü zan”dır. Zan, kesin olmayan ve tahmine dayalı bilgi demektir. Bir kimse hakkında su-i zan (kötü niyet) beslemek, dinimizin yasakladığı davranışlardandır. Nitekim Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tabii ki bundan tiksinir! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.” (Hucurat, 49/12.) İslam dini, su-i zanda bulunmayı yasaklamanın yanı sıra insanlar hakkında iyi niyet (hüsn-i zan) beslememizi ve bize ulaşan bir bilgi ve iddianın doğru olup olmadığını iyice araştırdıktan sonra karar vermemizi istemektedir. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat, 49/6.)

Resul-i Ekrem Efendimizin sakınmamızı istediği ikinci davranış, bir kimsenin eksik ve kusurunu araştırmaktır. İnsan olmamız hasebiyle bizler bilerek veya bilmeyerek hata yapabiliriz. Birinin bunları kötü niyetle ortaya çıkarmaya çalışması bizleri rahatsız eder. Eksik ve kusurları araştırıp insanları rencide etmek, tedavi edilmesi gereken manevi bir hastalıktır. Oysa İslam dini, insanların ayıp ve kusurlarını örtmeyi teşvik eder. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), “Kim dünyada bir kulu(n ayıbını/kusurunu) örterse Allah da kıyamet günü onu(n ayıbını/kusurunu) örter.” (Müslim, Birr, 72 [2590].) buyurarak bunun önemine işaret eder ve başkalarının sırrını araştırmayı asla doğru bulmaz. Sır, kişilere özel (mahrem) konular olup her insanın hayatında gizli kalmasını istediği şeylerdir. Bunların açığa çıkarılması, kişinin onur ve haysiyetinin zedelenmesine neden olabilir. Oysa insanlık onurunu zedeleyen hiçbir durumu Allah ve Resulü asla tasvip etmez.

Müslümanların halifesi Hz. Ömer (r.a.) bir gece Medine sokaklarını kontrol ediyordu. Evin birinde bir adamın (eğlenerek) şarkı söylediğini işitti. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) derhal duvardan içeri atlayıp adama şöyle bağırdı: “Ey Allah’tan korkmaz adam! Sen burada isyan ve günah işlerken Allah’ın senin günahını gizleyeceğini mi sandın?” Adam ise şöyle dedi: “Ey müminlerin emiri! Beni cezalandırmak için acele davranma! Ben bir konuda Allah’a isyan ettiysem sen üç konuda isyan ettin. Çünkü Allah (c.c.), ‘... Gizlilikleri araştırmayın…’ (Hucurat, 49/12.) buyurduğu hâlde sen bunun aksini yaptın. Allah (c.c.), ‘...Evlere kapılarından girin...’ (Bakara, 2/189.) buyururken sen duvardan atlayıp avluma girdin. Allah (c.c.), ‘Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selam vermeden girmeyin…’ (Nur, 24/27.) buyururken sen izin almadan evime girdin.” Bunun üzerine Hz. Ömer (âdeta özür dileyerek), “Ben seni bağışlarsam sen de beni bağışlar mısın?” dedi. Adam, “evet” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer de onu affetti ve adamın yanından ayrıldı. (Kandehlevi, Hayatüs-Sahabe, 3/148-149.)

Yukarıdaki hadiste de geçtiği üzere Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) kardeşlik hukukunu zedeleyen davranışlardan olan haset ve kıskançlığı, küslük ve dargınlığı, nefret ve düşmanlıkta bulunmayı yasaklamıştır. Haset; bir kişinin, başka birinin sahip olduğu maddi veya manevi imkânların onun elinden çıkmasını ve onların sadece kendisinde olmasını istemesidir. Böyle davranmak dolaylı da olsa Allah’ın takdirine rıza göstermemeyi içermektedir. Oysa kıskançlık yasaklanmıştır. (Nisa, 4/32.) Sevgili Peygamberimiz de (s.a.s.) kıskançlığın ne kadar kötü olduğunu şöyle ifade etmiştir: “… Bir kulun kalbinde, imanla haset bir arada bulunmaz.” (Nesai, Cihad, 8 [3109].); “… Ateşin odunu yakıp bitirmesi gibi haset de iyilikleri yok eder.” (Ebu Davud, Edeb, 44 [4903].)

Kardeşliği yok eden olumsuz duygulardan biri de “buğzetmek” yani kin gütmektir. Buğz nefreti, nefret de düşmanlığı doğurur. Sevgiyi ve dostluğu yok eder. İslam dini severken de öfkelenirken de ölçülü davranmamızı tavsiye eder. Bir hadislerinde Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün düşmanın olabilir. Kızdığına da ölçülü kız, belki bir gün dostun olabilir.” (Tirmizi, Birr, 60 [1997].)

İslam dini, Müslümanları kardeş ilan etmiştir. (Hucurat, 49/10.) Dolayısıyla bir kardeşin diğer kardeşe duyarsız kalması, küs olup arkasını dönmesi şuurlu bir Müslümanın yapabileceği bir davranış değildir. Bir Müslüman kötülük yapıyorsa onun yaptığı kötülüğe engel olarak, kötü muameleye maruz kalmışsa onu koruyarak ona yardım etmemiz gerekir. Nitekim Resulüllah (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine birisi, “Ey Allah’ın Resulü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Resulüllah (s.a.s.) cevaben şöyle buyurdu: “Onu, zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona yapacağın yardımdır.” (Buhari, İkrah, 7 [6952].)

Yazımıza Sevgili Peygamberimizin şu kapsamlı duasıyla son vermek istiyorum: “Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, ihtiyarlıktan ve kabir azabından sana sığınırım. Allah’ım! Nefsime takvasını (sorumluluk bilincini) nasip et ve onu arındır; onu en iyi arındıracak olan sensin. Onun dostu ve velisi sensin. Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.” (Müslim, Zikir, 73 [2722].)

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Müslüman Kimse Başkasının Kusurunu Araştırmaz (Okunma sayısı 247 defa)

fanidunya NET

Müslüman Kimse Başkasının Kusurunu Araştırmaz

BENZER KONULAR