Bana Arkadaşını Söyle
Herkes bilir bu özlü sözü değil mi? Ben başını yazdı. Ötesi malum zaten. İnsanın kimlik kartı gibidir arkadaş. Tanınmak istediğimiz kimlikle gezmeliyiz öyleyse. Bu yazıyı daha çok gençlerin okumasını isterdim aslında. Hayat yollarında eğri ve doğru kulvarların belirginleşmesi veya belirsizleşmesi de yine yanınızda bulunan, size rehberlik yapan arkadaşınıza bağlıdır.
Şöyle düşünelim, bir kişi toplumda yalnız başına hiçbir etkinliği yapmak istemez öyle değil mi? Gidilen yerde mutlaka ona eşlik edecek, yaptığı işi onaylayacak, eleştirecek veya ona yardımda bulunacak birine ihtiyaç vardır. O yüzdendir ki, komşu sohbetlerine çağırılan misafirlere ev sahibi (mahcubiyetlerini izole etmek adına) “Çay bile yalnız içilmiyor komşu!” der.
Arkadaşlık konusunda Sevgili Peygamberimiz (S.A.V)’de: ”Kişi refikinin dini üzeredir.” Buyurmuşlardır. Buradan yola çıkarak deriz ki, arkadaşlık konusu bu denli öneme haiz ise, biz de arkadaş seçimimizde çok dikkatli ve hassas olmalıyız. Giyimimize, yememize, içmemize, evimizin dizaynına titizliğimiz kadar arkadaş seçme ve arkadaşlık etme konularında da isabetli tercihler ve mantıklı yönelimler yapmalıyız.
Bakacak olursak İslam tarihi bunun güzel örnekleri ile doludur. En güzel dostluğu Hz.Resulullah’ın S.A.V Ebu Bekir (R.A) ile dostluğunda bulmaktayız. Dostun doğruluğu Ebu Bekir’i o kadar derinden etkilemiştir ki, O’na bağlılıkta, sıdkta ve teslimiyette kimse onunla yarış dahi edememiştir. Sözü özüyle bir Peygamber S.A.V’i her gördüğünden ondan yeni bir güzelliğin adını ve yeni bir hakikatin tatlılığını alıyor ve devşiriyordu. O halde bu dost, onu Refik’ül-Ala dediği “Yüce Dost”’a yani Allah Zül-Celal Hz.lerine götürecekti. O dostun elinden zehir de alsa bal olacaktı bu muhabbetle, sıdkla…
“Ey Rabbimiz! Bizi gireceğimiz yere doğrulukla girdir, çıkaccağımız yerden de doğrulukla çıkar.” Ayetinin gönüllerine çerağ tuttuğu müminler gibi dostluklarını doğruluk ilkesi üzerine inşa eden kimselerden olmayı dilemektir çaremiz. Bize, Hak yolunda dostluklar, arkadaşlıklar ver Allah’ım! Dostluğunu Allah’a adayan Ashab misali gün begün bahası artan bir dostluk…
Elim dertlerden sonra şifa bulmak gibi gönlümüze deva sunacak dostların sıcaklığına elbette her zaman ihtiyacımız vardır ve olacaktır. Kimsesizlerin kimsesi olan güzel dostların Efendisi, Seyyidi Hz. Muhammed Mustafa S.A.V için açalım fuadımızı ona doğru…Gönül çeşmelerimize akıtması için şifalı parmaklarından ab-ı hayat sularını hasretle okuyalım salatu selamlarımızı…
Ve aşkla bakalım dostun gönlüne seslenerek arz edelim maksudumuzu:
Dünyada kimse dostum olmasın
Bana senin aziz dostluğun yeter
Güneş ister doğsun ister doğmasın
Bana Sultanımın ışığı yeter…
Allah için sevip Allah için buğzeden mümin gönüllerin hatrına dost ol bize Ya Rab! Halil kıl bizi!