Gönderen Konu: Vatanı Cennet Bilmek (Okunma sayısı 140 defa)

fanidunya NET · « : Ekim 07, 2023, 09:35:56 ÖÖ »

Vatanı Cennet Bilmek

Cennet vatan kavramını her duyduğumuzda aklımıza muhakkak İstiklal Marşımızdaki, “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?” dizesi gelir. Vatan toprağını cennet olarak nitelendiren Mehmet Akif, bu benzetmeyi sıradan bir teşbih sanatı olarak yapmamıştır muhakkak. Cennetin tüm insanlar için ifade ettiği anlam düşünülünce yapılacak tüm çağrışımların da bu ruha uygun düşmesi bir incelik olarak hayatımızda yer etmektedir.

Vatan, anlamı çok geniş ve derin bir kutsiyeti içinde barındırır. Sıradan bir toprak parçasının vatan olarak adlandırılmasından sonra o toprak parçasına yüklenilen anlam daha derin ve ulvidir. Vatan, insanın yurdudur. Kendisini huzurlu ve güvende hissettiği yurdundayken insan, ayaklarını yere daha sağlam basar, başını göğe kaldırdığında içine dolan mavilikle bir huzur ikliminde bulur kendini.

İlk başlarda adı bugünkü anlamıyla vatan olarak kullanılmasa da insanlar yurt belledikleri toprak parçası için mücadele etmişlerdir. Göçebe topluluk zamanlarından başlayıp yerleşik hayata geçiş sürecinde de sınırsız bir sabırla yol kateden insanlar kendilerine yurt olarak seçtikleri yeri bulunca oraya yerleşmişler, orası artık vatanları olmuştur. Bundan sonraki mücadele, vatanı savunmaktan ibarettir.

Dünyada meydana gelen savaşların tümünün kaynağında vatan toprağının savunulması vardır. Çünkü kutsaldır vatan toprağının her karışı. Savunmak, mücadele etmek ve uğrunda ölümü göze almak, konu vatan olunca bir şeref nişanesidir.

Yurt edinmek de vatanın bir parçasıdır. Bir gül bahçesine girercesine yurt edinilen en küçük toprak parçası bile artık kutsal bir değerdedir. Peygamber Efendimiz’in doğduğu yer Mekke iken hicret ederek Medine’ye gidip orayı ümmeti için yurt bellemesi artık oranın vatan parçası olduğunu göstermiştir.

Tanzimat Dönemi’nin önemli şairlerinden Namık Kemal, modern edebiyatımızda vatan konusunu ilk olarak en net şekilde işleyen yazardır. Şiirlerinde ve özellikle ana teması “vatan” konusu olan “Vatan Yahut Silistre” tiyatro eserinde bu konuyu ele alarak vatan kavramının edebiyat dünyamızda yer edinmesini sağlamıştır. “Millet, vatan, hürriyet...” gibi kavramları çok sık kullanarak Türk milliyetçiliğine ilham kaynağı olan Namık Kemal, bu tarz kullanımların sadece edebiyatını yapmamış, hayatının her alanında da iyi bir vatansever olduğunu göstermiştir. Onun milliyetçiliği, kaynağını Osmanlı’dan alan geniş bir coğrafyayı da ifade etmektedir. Osmanlı’nın atının ayak izlerinin değdiği her köşeyi vatan sayan bir ufuktur onun içinde çırpınıp duran vatan sevgisi.

“Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır

Serhadimize kal’a bizim hâk-i bendedir

Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir

Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz

Osmanlılarız can verir nâm alırız biz”

Ülke olarak verdiğimiz kurtuluş mücadelesinden başarıyla çıkmamızın en önemli sebebi, bu toprakları paylaşan herkesin vatan dendiğinde canını, malını vererek gözünü kırpmadan yollara düşmesidir. Arkada bıraktıklarını değil vatanını savunmayı bir görev olarak gören bu milletin girdiği her mücadeleden yüzünün akıyla çıktığını tarih bize tekrar tekrar yaşatmıştır.

Vatan sevgisini ve yurt savunmasını ilahi bir emir gibi gören vatan evlatlarının ellerindeki en büyük kaynak Kur’an’dır. “Eğer biz onlara, ‘Hayatlarınızı feda edin veya yurtlarınızdan çıkın.’ diye yazmış olsaydık içlerinden pek azı hariç, bunu yapmazlardı...” (Nisa, 4/66.) ayetinin bir yansıması olarak canlarını feda etseler de vatanını terk etmeyen bir millet olma şerefini Allah milletimize bahşetmiştir.

Anadolu, binbir çeşit bereketi ve dünyaya nam salan kahramanlığı ile her karışının vatan toprağı olduğunu doğrulayan şehitleri ile bugün de dimdik ayakta durmaktadır.

“Bu vatan toprağın kara bağrında,

Sıradağlar gibi duranlarındır.

Bir tarih boyunca onun uğrunda,

Kendini tarihe verenlerindir.” (Orhan Şaik Gökyay, Bu Vatan Kimin)

Vatan sevgisi sınır tanımaz. Onun önünde hiçbir hudut çizgisi duramaz. Yeter ki içimize esenlikler sunan bayrağımız dalgalansın ve mavi gök ile bayrağımız sarmaş dolaş olsun.

Ömer Seyfettin’in Forsa hikâyesinin dillere destan son sahnesi vardır.

“- Vurulursun! Vatana hasret gidersin! diye onu gemide bırakmak istedi. Kara Memiş, o vakit birdenbire gençleşmiş bir kaplan gibi doğruldu. Duramıyordu. Kalkan, kılıç istedi. Sonra geminin kıçında sallanan sancağı göstererek:

- Şehit olursam bunu üzerime örtün! Vatan al bayrağın dalgalandığı yer değil midir? dedi.”

Vatan ve bayrak, birbirini tamamlayan iki nişane. Onların varlığı, milletin huzuru demektir. Dört bir yanı kuşatmaya açık bu cennet vatanda yaşayan bizler için bir gül bahçesine girmek kadar büyük bir müjde olamaz. Vatan sonsuz, sevdamız eşsiz, inancımız alın yazımızdan ibarettir sonsuza kadar.

Mustafa Uçurum.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Vatanı Cennet Bilmek (Okunma sayısı 140 defa)

fanidunya NET

Vatanı Cennet Bilmek

BENZER KONULAR