Dünyanın İmtihanı
Üzerinde yaşadığımız dünya, tarih boyunca bir okul görevi görmüştür, okumasını bilenler için. Hem de öyle bir okul ki, hem teorik yönden kapsamlı bir kütüphane gibidir, hem de pratik açıdan büyük bir laboratuvardır. Tarih, tarihi olayları kaydederken geleneğin ve geleceğin yaşanmasını/ibret alınarak sıhhatli bir hayatın tesisinin sağlanabileceğini de öğretmektedir.
HAYAT BİR YOLCULUKTUR TEDBİR VE TEMİZLİK ŞART
Özel ve önemli bir yolculuğa çıkacağınız zaman önce arabanızın bakımını yaptırırsınız.
Lastiklerinde problem var mı, frenleri tutuyor mu, elektrik aksamında bir problem var mı, motor sorunu var mı? Birçok açıdan arabamızın durumuna bakarız, baktırırız. Yani “tepeden tırnağa” güzel bir kontrolden geçiririz sıhhatli bir yolculuk için.
İçini dışını güzelce temizler, gideceğimiz yere hem temiz, hem de güvenli bir şekilde gidebilmenin önlemlerini alırız.
Sadece arabamıza yaptığımız bakımla bitmez tedbirler, şoför de uykusunu güzelce alır, ağır yemekler yemez. Yolculuk esnasında dikkatini dağıtacak her türlü hareketten uzak durur.
Aşırı hız, hatalı sollama ve insan hayatına mal olabilecek herhangi bir trafik kuralı çiğnenmez ve “geç olsun da güç olmasın” güzel deyişi işletilir.
TEVEKKÜL, TEEKKÜL DEĞİLDİR OLAMAZ
Yanlış bildiğimiz ya da yanlış anladığımız kavramlar hem o kavramın kendisini, hem de kardeşlerini ifsat ederek, gündemimize yeni bozuk kelimeleri de getirir.
Elimizden geleni yapar, gerisini Allah'a bırakırız yani tevekkül ederiz. Bunun için ilk önce elimizden neyin geldiğini bilerek yaşamak ve çalışmak gerekir. Hazır yiyicilik anlamına gelen teekkül ancak gerçek mana da tevekkülün tesisiyle hayatımızdan çıkar gider.
TEDBİR, TEMİZLİK VE TEVEKKÜL İLE YENİ NORMALLEŞME
Hayatın doğumla başlayıp ölümle biten bir yolculuk olduğunu idrak ederek, bu yolculukta öncelikle temiz olana yönelmemiz gerekir.
Midemizi helal ve temiz olanla doldurmak gerekir.
Kalbimizi ve beynimizi de temiz olan düşünce ve sevgilerle yönetmek gerekir.
Yaşadığımız sürece maddi ve manevi temizliğe dikkat etme mecburiyetimiz vardır. Hayatımızın her alanına ve her safhasına bol su ile ve ovalayarak abdest aldırmak zorundayız. Sözlerimizden önce eylemlerimiz temizliğin dili olacak.
Yine hayat içerisinde hangi işi yaparsak yapalım bulunduğumuz ortama yönelik tedbirleri almak zorundayız.
İş yeri sahibi, işçi sağlığını koruma adına önlemlerini alacak ve iş kazalarını minimize edecektir.
Ev hanımları ev içerisinde özellikle çocukların sağlığını etkileyecek alet araç ve gereçleri ulaşamayacakları yerlere koyacaklar.
Yani nerede olursak olalım sorumluluk sahibi olmak zorundayız.
Sosyal ibadetlerin boyut değiştirdiği bu dönemde sayısal çoğunluklar yerine manevi kuvvet birliği esas olacaktır. Çok sevdiğimiz mekânlar ve topluluklardan uzak kalsak da sorumluluklarımızın yön değiştirdiğinin şuurunda olmalıyız.
Toplu halde ve safları sık tutarak yaptığımız ibadetlerde manen sıkı bir saf mensubu olabiliriz ama ne kemdi hayatımızı, ne de kardeşimizin hayatını riske atmama adına hayatımıza yeni giren fiziksel mesafe kuralına bir ibadet şuuruyla riayet edelim. Sosyal ilişkilerimize de bedeni uzaklık ilkesini sapasağlam yerleştirmek mecburiyetimiz vardır.
Arkadaşlar, eş ve dost olmadan anlamı olmaz diye bildiğimiz etkinlikler daha az katılımla ve temassız şekilde gerçekleşmelidir. Bu dönem evlenecekler, askere gidecekler, konferans ve seminer verecekler çokluktan değil samimiyetten haz almalıdırlar.
Temizlik ve tedbir, başımıza gelecek herhangi bir imtihanda bizim üzerimizdeki sorumluluğu kaldırarak, sabır yükünü yüklenerek tevekkül ile beraber Rabbimize sığınmamızı sağlayacaktır.
Yaşadığımız bu dönem, sıhhatle atlatmaya çalıştığımız, temizlik, tedbir ve tevekkülü çok çok iyi kavramamız gereken bir dönem.
Kendi özel zevklerimiz ya da hobilerimiz için insanların hayatlarını riske atmak çok büyük bir vebal olacaktır.
Bu dönemde bize bizden çok hizmet edenler var.
Sağlıklı kalalım diye sağlığından olanlar var, anlamamız gereken. Güvenliğimiz için kendi güvenliğini hiçe sayacak tarzda fedakârlık yapanlar var, unutmamamız gereken. Zor dönemler ne kadar çetin ise kaynaşma ve paylaşmak da bir o kadar sağlam olmalı. Özlemini çektiğimiz ensar ve muhacir kardeşliği gibi özel ve güzel birlikteliklerin tam vaktidir.
Her şeye rağmen eğer ki, bizlere bir imtihan gereği olarak hastalık, kaza veya bir bela isabet ederse bize düşen elimize geleni yaptığımızdan dolayı artık sonucu Rabbimize bırakmaktır.
Koronavirüs bir imtihan meselesidir.
İnsanoğlu tarih boyunca benzer imtihanlardan geçmiştir. Bazen faturaları ağır ödemiş, bazense ucuz kurtulmuştur.
Aslında sadece bu dünyadaki sorumluluklarımız açısından değerlendirmemek lazım olayı, bir de ahiret gözlüğünden bakmak lazım meseleye.
Başkalarına bulaştırılan hastalık kul hakkı olduğu gibi sosyal sorumluluktur.
Sözün özü; İslam’ı yaşamak beş vakit namazdan ibaret değildir. Sorumluluğumuzun bilincini bir ömür boyu kuşanmak gerekir. Yapmamız gerekenleri hassasiyetle uygulamaya gayret göstermeli, özellikle ve özellikle insan sağlığı noktasında, Müslüman herkesten ve her kesimden daha titiz, dikkatli, tedbirli ve tevekkül ehli olmalıdır.
Rabbim bu büyük imtihandan yüz akı ile çıkmayı nasip etsin.
Amin.