* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Ey Allah’ın Kulları Kardeş Olunuz!  (Okunma sayısı 38 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı anadolu

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 894
    • www.fanidunya.net
Ey Allah’ın Kulları Kardeş Olunuz!
« : Dün, 04:14:18 ÖS »


Ey Allah’ın Kulları Kardeş Olunuz!

İslâm dininin iman esasları ile ahlâki hükümlerini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Efendimiz (sav) şöyle buyurdular: “Sû-i zandan (müslümana yersiz töhmetten) sakınınız. Zira sû-i zan, sözün en yalanıdır. Tehassüs (kulak hırsızlığı) yapmayınız. Tecessüste bulunmayınız. (Birbirinizin gizli hal ve kusurunu araştırmayın). Kötülükte yarışmayınız Birbirinize hasetlik etmeyiniz. Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz!”  (Sahih-i Buhari-K. Edeb)  Mü’minlerin birbirlerini sevmesi, kelime-i şehâdetin keyfiyetine dayanan bir hadisedir. Günümüzde yaşayan müslümanların; önce “Nizam-ı Âlem” idealini esas alan devletlerini, sonra birbirlerine karşı olan sevgilerini kaybettiklerini söylemek mümkündür. Sahih bir iman ve bu imana dayanan sevgi (saygı) yeniden ihya edilmediği müddetçe imtihanı kazanmak kolay değildir. Mü’minlerin birbirlerini Allah (cc) için sevmeleri, fütüvvet ahlâkının zaruri bir sonucudur.

EBU Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Allah Rasûlü (sas) şöyle buyurmuştur:

“Sû-i zandan (müslümana yersiz töhmetten) sakınınız. Zira sû-i zan, sözün en yalanıdır. Tehassüs (Kulak hırsızlığı) yapmayınız. Tecessüste bulunmayınız. (Birbirinizin gizli hal ve kusurunu araştırmayın). Kötülükte yarışmayınız Birbirinize hasetlik etmeyiniz. Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinizden yüz çevirmeyiniz (kızmayınız). Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz!” (Buhari, Edeb)

Sû-i Zandan (Müslümana Yersiz Töhmetten) Sakınınız. Zira Sû-i Zan, Sözün En Yalanıdır.

Zan kelime olarak; sanmak, tahmin etmek ve vehmetmek gibi anlamlara gelmektedir. Fenalık ve kötülük gibi anlamları ifade eden ‘sû’ kelimesiyle birleşip bir terkip oluşturulduğunda ise; kötü zan, kötü tahmin ve kötü vehm gibi manaları ifade eder.

Gerçekle hiçbir alakası olmadığı içindir ki sû-i zan; müslümanı yersiz töhmette bırakan iftira hükmünde büyük bir yalandır.

Aynı zamanda kalbî bir dedikodu olan sû-i zan; kalbî amellerin de en çirkin ve en kötülerindendir. Rab Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (Birbirinizin kusurunu araştırmayın). Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat, 12)

Hiçbir ilme ve bilgiye dayanmayıp bomboş bir vehimden ibaret olan sû-i zan; maznun konumundaki insanların onurlarını, şeref ve haysiyetlerini helak eder. Pek çok boyutuyla bir zulüm olduğu içindir ki sû-i zan kul için helak olma vesilelerindendir. Nitekim Allah Azze ve Celle öyle buyuruyor: “Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.” (Fetih, 12)

Kötü zan; verimsiz, bereketsiz ve Allah (cc)’ın rahmetinden mahrum olan kalplerin faydasız meyvelerindendir. Sevgisiz kalplerin zararlı amellerindendir.

Bâtınî büyük günahlardan olan sû-i zannın en kötüsü ise Allah (cc)’a karşı bulunulanıdır. Allah Rasûlü (sas) buyurdular: “Büyük günahların en büyüğü, Allah’a karşı sû-i zanda bulunmak ve kötü düşünmektir.” (İbn Mace, Tefsir)

Müslüman şahsiyete yakışan odur ki, asla sû-i zanda bulunmamanın yanında kardeşlerini de sû-i zana düşürecek hal, tavır ve davranışlardan da kaçınmasıdır. Çünkü böyle davranışlar şeytanın ve şeytanlaşmış insanların işine yarayacaktır.

Allah Rasûlü (sas)’nün pak eşlerinden Safiye (r.anha) validemiz bildiriyor:

Rasûlullah (sas) itikâfta idi. Bir gece kendisini ziyarete gidip konuştum. Sonra kalkıp (eve) dönmek istedim. Rasûlullah (sas) da beni evime getirmek için benimle birlikte kalktı. Ensardan iki adam karşımıza çıktı. Rasûlullah (sas)’ı görünce süratlendiler. Rasûlullah (sas):

“Ağır olunuz, telaşlanmayınız! O, Huyey’in kızı eşim Safiye’dir.” buyurdu. Adamlar:

“Allah’ı tesbih ederiz. (Hakkınızda asla kötü bir şey düşünmeyiz) ya Rasûlallah!” dediler. Rasûlullah (sas);

“Şüphesiz şeytan insan (ın damarların)da kanın aktığı gibi akar. Sizin kalbinize bir şey –veya bir şer- atmasından endişe ettim.” buyurdular. (Buhari, Edeb)

Sû-i zan yüce dinimizce haram kılınmış kesin bir yasaktır. Bu vesile ile sû-i zanda bulunan kişinin hem tevbe etmesi ve hem de hakkında sû-i zanda bulunduğu kişiden helallik alması gerekir. Zira sû-i zan aynı zamanda kul hukukuna tecavüz etmektir.

Tehassüs (Kulak Hırsızlığı) Yapmayınız!

Tehassüs kelime olarak; hassaslaşma ve duyarlı hale gelme anlamlarındadır. Istılahta ise tehassüs; dinleyicilik etmek, herkesin sohbetine kulak verip dinlemek, haklarında haber toplamak, kulak kabartmak, kapı, pencere ve gizli konuşmaları dinlemek gibi anlamlara gelmektedir.

İbn Ebu Hatim (rh. a)’in rivayetine göre İmam Evzâi (rh. a), tehassüs hakkında şunları söylemiştir: “Tehassüs; bir kavmin konuşmalarını, onlar istemediği halde dinlemek veya kapılarını dinlemek anlamına gelir.”

Allah Azze ve Celle, Müslümanların birbirleri aralarındaki tehassüsü de tıpkı tecessüste olduğu gibi şiddetle yasaklamıştır. Zira tehassüs; Müslümanların mahrem hallerinin ifşa edilmesine ve dolayısıyla onların izzetlerinin zedelenmesine vesile olacağındandır ki, hiçbir müslümana yakışmayan çok çirkin bir harekettir. Böyle bir hareket müslümanlar arasında güven duygusunun azalmasına ve fitnenin yayılmasına sebep olacağından dolayı ümmetin birliğini ve dirliğini bozacaktır.

Tehassüs edenlerin dünyada hiç kimse tarafından güvenilmeyen ve istenilmeyen insanlardan olacakları gibi ahiretteki cezâsını ise Allah Rasûlü (sas) şöyle bildiriyor: “Her kim, bir cemiyetin duyulmasını istemedikleri yahut bundan kaçındıkları bir haberini işitmeye kalkışırsa, kıyamet gününde onun iki kulağına kurşun dökülür.” (Buhari, Ta’bir)

Tecessüste Bulunmayınız! (Birbirinizin Gizli Hal ve Kusurunu Araştırmayın)

Kelime olarak dikkat, gayret ve hararetle araştırma, herhangi bir şey hakkında bilgi toplama, herhangi bir şeyin iç yüzünü araştırma ve bir şeyi gözetleme gibi anlamlara gelen tecessüs; ıstılahta ise başkalarının gizli yönlerini, hata, kusur ve ayıplarını araştırmak demektir.

Tecessüsün kaynağında kıskançlık, haset etme ve çekememe olacağı gibi, kişinin kendini ilgilendirmeyen hususlardaki merakını giderme iştiyakı da olabilir.

Hoşlanmadıkları halde insanların özel işlerini araştırmak, onların gizli hallerini ve kusurlarını soruşturmak muvahhit Müslümanların ahlakından olamaz. Zira tecessüs, Kur’an-ı Kerim’de; “Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın” emri ile yasaklanmış olan şen’i bir fiildir.

İmam Mevdûdi bu konuda şunları söylemektedir:

“Buradaki ‘Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın’ emri, insanların sırlarını, gizli yönlerini araştırmayın, birbirinizin kusurlarını soruşturmayın, başkalarının hal ve hareketlerini araştırmayın demektir. Bu hareketler ister su-i zandan dolayı yapılsın yahut kötü niyetle birine zarar vermek için yapılsın veya sadece kendi merakını gidermek için yapılsın, her durumda da dinin yasakladığı şeylerdir. Başkalarının üzerine perde çekilmiş hallerini araştırmak, o perdenin arkasına uzanarak kimin ne ayıbı var, kimin ne kusuru var, kimin ne biçim gizlenmiş hataları var diye öğrenmeye çalışmak, bir Müslüman’ın işi değildir. İki kişinin özel konuşmasına kulak kabartmak, komşuların evlerinin içini merak etmek, çeşitli yollarla başkalarının aile hayatını veya onların şahsi davranışlarını araştırmak büyük bir ahlâksızlıktır ve birçok kötülüğe sebebiyet verir.”  (Mevdûdi, Tefhim, Hucurat, 12)

Birer mü’min olarak bizlere düşen sorumluluk ise; insanların hatalarını, ayıplarını ve kusurlarını ortaya çıkarıp yaymak değil, bilâkis onları bu hatalardan kurtaracak yardım ve nasihatlerde bulunmaktır. Nitekim Rahmet Nebisi (sas); “Zalim de olsa, mazlum da olsa kardeşine yardım et!” (Buhari) buyurmaktadır.

Müslümanların hata ve kusurlarını araştırmak ahirette büyük bir vebal yükleyeceği gibi dünyada da rüsva olmanın sebeplerindendir. Zira Peygamber-i Zişan (sas) efendimiz ikaz ediyor: “Ey diliyle ikrar edip kalbiyle iman etmeyenler! Müslümanlara eza ve cefa etmeyin, onları küçümsemeyin, aşağı görmeyin, kusurlarını araştırmayın. Çünkü bir müslüman kardeşinin ayıplarını araştıran bir kimsenin ayıplarını da Allah araştırır. Hak Teâlâ da bir kimsenin kusurlarını tetebbu ederse (araştırırsa) onu rezil rüsva eder.” (Tirmizi)

Hz. Ömer (ra) hilafeti döneminde şehrin asayişini kontrol için geceleyin Medine’de dolaşırken evlerden birinde bir adamın şarkı söylediğini işiterek, evin duvarından, evin içindeki adama bakmaya başladı ve; “Ey Allah’ın düşmanı! Sen günah işlerken Allah’ın seni koruyup durumunu hiç kimseye bildirmeyeceğini mi sanıyordun?” dedi.

Adam; “Sen de ya Emira’l mü’minin dur, çok acele etme! Eğer ben Allah’ın bir emrine muhalefet etmiş isem, sen O’nun üç emrine muhalefet etmiş bulunuyorsun!

Cenab-ı Allah; “Tecessüs etmeyin (Birbirinizin kusurunu araştırmayın)” (Hucurat, 12) buyurduğu halde, sen benim halimi araştırdın.

Cenab-ı Allah; “Evlere kapılardan gelin…” (Bakara, 189) buyurduğu halde sen, benim evime duvardan geldin.

Cenab-ı Allah; “Kendi evlerinizden başka evlere, sahiplerinden izin almaksızın ve onlara selam vermeden girmeyin.” (Nur,27) buyurduğu halde sen, benden izin almadan evime girdin.” dedi.

Hz. Ömer (ra), adama; “Ben seni bağışlarsam, sende beni bağışlar mısın?” dedi.

Adam; “Evet” deyince, Ömer (ra) geri dönüp adamı kendi haline bıraktı. (Y. Kandehlevî, Hayatü’s- Sahabe, c:2, sh: 618)

Kötülükte Yarışmayınız

Kötülük lügatta; şer, fenalık, zararlı ve kötü amel gibi anlamlara gelir. İslâmî ıstılahta kötülük; Allah Azze ve Celle’nin uygun görmediği, razı olmadığı, sevmediği ve yapılmasını istemediği; yapıldığında ise kulun cezaya ve kınanmaya müstahak olacağı amellerdir.

İslâm’ın inanç ve ahlaki değerlerine aykırı olan her şey kötü ve bunlarla iştigal etmek ise en büyük kötülüktür.

Hayrın, iyiliğin ve güzelliğin zıddı olan kötülük; yalnızca onu işleyenlere değil, başta kötülerin kötülüklerine seyirci kalanlar olmak üzere dünyadaki her şeye sirayet edecektir. Bu halde akl-ı selime düşen; kötülükleri yeryüzünden kaldırmak olacaktır.

Kötülükte yarışmak, insanın ezeli ve ebedi düşmanı olan şeytan aleyhilla’nenin bir emri ve arzusudur. Kötülükte yarışanlar Allah (cc)’ın rızasından çıkıp şeytanın rızasına uymuş olur. Nitekim Rab Teâlâ buyuruyor: “O (şeytan) size ancak kötülüğü, çirkini ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.” (Bakara, 169)

Allah Azze ve Celle kullarına asla zulmedici değildir. Kullarını tüm güzelliklerle mücehhez kıldıktan sonra, yeryüzüne kendi halifesi olarak göndermiştir. Bütün bunlara rağmen kul, kendi haddini ve değerini bilmeyip Allah (cc)’a asi olmaktadır. Kulun hak etmiş olduğu ceza ancak işlemiş olduğu kötülüklerden dolayıdır. Allah Teâlâ uyarıyor: “Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici değildir.” (Fussilet, 46)

Müslüman bir kulun şu dünyada yapacağı en büyük kötülük; hiç şüphesiz kardeşler arasındaki kardeşlik hukukunu zedeleyerek, İslâm’ın birliğini bozmak ve gücünü dağıtmaktır.

Kardeşler arasında çirkin bir rekabet olarak da karşımıza çıkan kötülükte yarışma hususunda Rahmet Nebisi (sas) ümmetini şiddetle uyarıyor: “Birbirinizin satışı üzerine satış yapmayın…”, “Pazarlığa girip yalandan fiyat yükseltmeyin.” , “Kişi kardeşinin istediği kıza talip olmasın.” “…Biriniz başkasının alışverişini bozmasın. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.” (Müslim, Birr)

Unutulmamalıdır ki; başta tüm insanlık olmak üzere, âlemlerin kurtuluşu ancak Müslümanların kardeşlik hukukunu koruyup kollamalarına bağlıdır.

Asr-ı Saadett’e sahabeden iki kişi Allah Rasûlü (sas)’nün huzuruna muhakeme olmaya gelmişlerdi. Rasûlullah (sas) buyurdu ki: “Ben de sizin gibi bir insanım. Siz ise bana muhakeme için geliyorsunuz. Olabilir ki biriniz delilini diğerinden eksik ifade eder. Ben de dinlediğime göre hüküm veririm. Bundan dolayı her kimin lehine, kardeşinin hakkında bir şeye hüküm verirsem ona bir ateş parçasını (hüküm) vermiş olurum.” Bunun üzerine taraflardan ikisi de ağladılar ve her biri; “Benim hakkım kardeşimin olsun” dedi. Rasûlullah ta: “Haydi bakınız, araştırınız. Sonra kurra atınız. Ondan sonra da birbirinizle helalleşiniz.” buyurdu. (Buhari, Mezalim)

Kötülükte yarışanlar dünya hayatında asla huzurlu ve mutlu olamayacakları gibi, ahirette de ancak kötülerin komşuları olacaklardır.

Ebu Zer (ra) bildiriyor: “Dostum Ebu’l Kasım (sas)’ı şöyle buyururken işittim: “Dikenli ağaçlardan üzüm devşirilmediği/toplanmadığı gibi, kötülerde iyilerin makamlarına konamazlar. Bu iki farklı yoldur. Hangi yolu tutarsanız, o yol sizi, o yolun yolcularının yanına götürür.” (İbn Hacer, Metâlibu’l- Âliye, 3130)

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Abdülkadir Şehitoğlu - Yürek Yanınca 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 05:20:06 ÖS]


Abdülbaki Kömür - Rüzgar 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 05:02:43 ÖS]


Ahmet Ozhan - Padişah Bestekarlar 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:55:46 ÖS]


Abdurrahman Toprak - Sevdim Seni 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:47:49 ÖS]


Ahmet Ozhan - İlahiler 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:27:05 ÖS]


Abdurrahman Önül - Döne Döne, Vol. 4 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:20:06 ÖS]


Abdullah Smet Çubuk -Sen Gidince 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:13:12 ÖS]


İçimize Ayrılık Ateşi Düşmesin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 01:35:55 ÖS]


Birlik ve Beraberlik Ahlâkımız Gönderen: türkiyem
[Bugün, 01:30:31 ÖS]


Çileden Çıkmak Gönderen: türkiyem
[Bugün, 01:23:44 ÖS]


Yarın Ölecekmiş Gibi Gönderen: türkiyem
[Bugün, 01:19:30 ÖS]


Adaletin Ölçüsü Gönderen: türkiyem
[Bugün, 01:15:49 ÖS]


Bu Nefisle Nereye Gönderen: türkiyem
[Bugün, 01:11:47 ÖS]


Kadir Gecesinin Önemi ve İslam’daki Yeri Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:53:29 ÖÖ]


Farkında Olmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:47:34 ÖÖ]


Ramazan İman Sohbetleri 7 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:41:17 ÖÖ]


Tekâsür Sûresi. Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:34:37 ÖÖ]


Kadir Sûresi’ndeki Sırlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:24:28 ÖÖ]


Yarın Akşama - Kadir Gecesine - Hazırlık Yapalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:17:26 ÖÖ]


Asil Bir Vatanın Evlatlarıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:25 ÖÖ]