Çağların Şirkini ve Günahını Yıkmak Nasıl Olur?
Allah (cc) yüreklerimize ve ruhlarımıza, O'nun ve elçisinin nurlu talimatlarıyla kulluk yapmayı, çağdaş birer usve-i hasane olmayı bizlere nasip eylesin. "Andolsun ki sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü ümid eden ve Allah'ı çokça anan kimseler için Rasûlullah'ta usve-i hasene/ güzel bir örnek vardır." (33/21)
İnsanoğlunun, kulluk adına gelinebilecek en son noktasına Hz. Muhammed(a.s) bir kul-peygamber olarak gelmiştir.
Dünya hayatımızda yapılacak her eylem ve işimizde, ölçümüz ve önderimiz, eğer Allah'ı (cc) seviyor ve kamusal alanlarda değil de ahiretsel alanlarda kurtuluşu ümit ediyor isek, Hz Muhammed(sav)'dir. Evet, çağımızda işlenen en büyük günahlar, şirk filleri ve sözleri, sorumsuzca, sorusuz (ca) neden, niçin ne adına diye sorgulanmadan takip edilen önderler, atalar aracılığıyla işlenmektedir. Önderleri sadece peygamberler ve din büyükleri olarak algılamak doğru değildir.
Günümüzde insan hayatını doğumundan ölümüne kadar kanunlarla ve yasalarla düzenleyen parlamentolar, siyasi partilerde önderlik işlevi görmektedir.
Toplumlar Allah (cc) katından gelen elçiyi kendilerine hayatın tüm alanlarında rehber, lider olarak kabul etmedikleri ve pratik hayatın içerisinde tüm kademelerdeki yöneticilere bu rehberliğin ve önderliğin kriterlerine göre karşılık vermedikleri müddetçe dünyevi ve uhrevi kurtuluşa eremeyeceklerdir. Bu olgunun doğruluğunu ise maalesef bizler günümüzde müşâhede etmekteyiz
Genelde İslam coğrafyasında zerle ve zorla yada halkın gafletinden dolayı iş başına gelmiş yöneticiler, halka zulm etmekte ve Allah'ın arzında Yaratıcısına isyan etmektedirler…
-Onlara; "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilince; "Hayır, biz atalarımızdan gördüklerimize uyarız" derler. - Peki, ya onların ataları hiçbir şeyi düşünemeyen, doğru yolu bulamamış kimseler idiyse de mi öyle yapacaklar?" (2/170)
-Bu ayette kastedilenler; insanların ister modern seçim sistemleri ile olsun, ister tâbi olunmaları istenen dünyevi ideolojiler olsun, fikrî ve fiili itaate çağrıldıklarında, hukuk sistemlerinin, itaat ve ibadet geleneklerinin İlahi kaynağa yani İslam'a dayanması gerektiğinin sorgulanmasını istemiştir.
-Peygamberlerin tebliğine karşı direnen kavimlerin ilk sloganları şudur: "Biz atalarımızın yolundan ayrılmayız." Zulme ve şirke dayanan sistemlerini, bu slogan ile korumaya çalışmışlardır. Atalarını bahane ederek hevâlarına (nefs-i emarelerine) uygun bir hayat yaşayanların mantığı ile günümüzde resmî ideolojiyi topluma dayatanların mantıkları arasında hiç bir fark yoktur. Allah (cc)'a iman eden ve sonsuz hayata hazırlanan müminlerin, atalar dinine muhalefet etmeleri, dünya hayatında yaşadıkları maddi ve manevi zulümlerin(yaşanan yerel ve küresel krizler ve savaşlar) bitmesi içinde elzemdir.
-"Onlar ki, o ümmi peygambere uyarlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları o peygambere uyup, onun izinden giderler ki, o,onlara iyiyi emreder ve onları kötülüklerden alıkoyar, temiz ve hoş şeyleri üzerlerine haram kılar, sırtlarından ağır yükleri indirir, üzerlerindeki bağları ve zincirleri kırar atar, işte o vakit ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun peygamberliği ile indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte asıl murada eren kurtulmuşlar onlardır." (7/157)
-Sırtımızdaki embesil ve emici, hortumcu vahiy-dışı hareket eden yönetici ve önderleri red edip, İslam toplumunun istişare ve ictihada dayanan maddi ve manevi birlikteliğinde oluşan bir güç oluşturulmadığı müddetçe, çağların şirki ve günahı(üzerimizdeki bağlar ve zincirler) baskısını tüm şiddeti ile hissettirmeye devam edecektir.
"De ki Allah'a itaat edin; Peygambere de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamberin sorumluluğu kendine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygambere düşen sadece açık açık duyurmaktır."
(24/54) Bizlere yüklenen sorumluluk, peygamberin yolundan gidenlere itaat ve onları lider ve önder seçmektir. Dünyevi ideolojileri kendilerine usül ve metod seçenlerin peşinden gitmek ve desteklemek değildir.
O,yüzden hedefimiz "Gerçekten Tevrat'ı biz indirdik; bu kitap doğru yol kılavuzluğu ve nur içerir.
Gerek İslâm'a bağlı peygamberler ve gerekse Allah'a bağlı bilginler ile din adamları Allah'ın bu kitabının görevli koruyucuları ve doğruluğunun şahitleri sıfatı ile yahudiler arasında buna göre hüküm verirler. Buna göre insanlardan değil, benden korkunuz da ayetlerimi bir kaç para karşılığında satmayınız. Kim Allah'ın indirdiği ayetlere göre hüküm vermez ise onlar kâfirlerin ta kendileridir" (5/44).
-Diyerek, makam-ı tevhîde yükselmeden, putların önünde alçalıp, üzerimize amir olanları da, bunların durumu Ammar bin Yasir'in durumu gibidir demeden, küfür ve şirkten hicret ederek, cemaati devlete aktarmaktır.
Abdullah Hakan.