* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Sigara ve alkol uyuşturucunun ilk adımı  (Okunma sayısı 909 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Sigara ve alkol uyuşturucunun ilk adımı
« : Mayıs 29, 2017, 08:00:27 ÖÖ »
Sigara ve alkol uyuşturucunun ilk adımı

 Uyuşturucu aileleri dağıtmaya, küçücük çocukların hayatını söndürmeye devam ediyor. Herkes aynı şeyi soruyor: Bu afetten gençleri nasıl korumalı, endişeli anne-babalara nasıl yol göstermeli?

Hayatının baharına bile ulaşamamış minik insanların hem kendilerini zehirlemesine, hem de ciğeri beş para etmez kişileri zengin etmesine seyirci kalmak mümkün değil. Hayatları söndüren büyük tehlike her an her yerden sızıyor evlere, okullara. Son zamanlarda daha sık, daha acı bir şekilde duymaya başladığımız uyuşturucunun yaraladığı insanların sesleri, canımızı acıtıyor. Hemen herkes aynı şeyi merak ediyor: Madde bağımlılığı hakkında gençleri nasıl aydınlatmalı, nasıl korumalı, endişeli anne-babalara nasıl yol göstermeli?

Türk polisleri uluslararası operasyonlarla uyuşturucu tacirlerine göz açtırmamaya çalışıyor, tonlarca bağımlılık yapan madde ele geçiriyor. Ama bitmiyor. Sonu gelmiyor zehir tacirlerinin.

Her çocuk bağımlı olabilir

İstanbul Emniyeti Narkotik Şube Başkomiseri Zafer Ercan, başarılı operasyonlarda adı geçen fedakâr bir emniyet görevlisi. Hazırladığı web sitesi ve kaleme aldığı kitabıyla da uyuşturucuya karşı mücadele veriyor. Ercan, emniyet mensubu olmanın kendisine yüklediği sorumlulukların ötesine geçerek, toplumu, bilhassa anne-babaları eğiten ve bu şekilde uyaran birisi olma rolünü üstlenmiş. Bunu yaparken yararlandığı kaynakların önemli bölümünü, eğitim çalışmaları vesilesiyle onu tanıyıp, ondan bilgi ve destek isteyen gençler ve anne-babalar oluşturuyor.

Uzun yıllar uyuşturucuya karşı mücadele eden Başkomiser Zafer Ercan’a göre, bağımlılıkla tanışma alkolle başlıyor, tanışma yeri de genellikle çocukların kendi evleri ya da arkadaş evleri oluyor.

Bağımlılık zengin fakir tanımıyor. Başlangıç hep bedava. Bu tehlikeli oyuna, çok iyi bir ailenin çocuğu da, derslerinde başarılı bir öğrenci de, kendi halinde bir genç de yanlışlıkla girebiliyor. Burada mantık şu: "Uyuşturucu, parası olanın parasını, olmayanın bizzat kendisini kullanır. Parası olmayan fuhşa, satıcılığa düşer."

Anne-babaya altın tavsiyeler

Emniyet’in gerçekleştirdiği operasyonlar tehlikeyi önleme yolunda önemli bir rol oynasa da esas iş aileye düşüyor. Gençlerin bağlanma ihtiyacını karşılayan en önemli unsur, anne babaya olan bağlılıkları. Başkomiser Zafer Ercan, “Bağımlı bir çocuğun anne babası olmak istemiyorsanız şu altın kurallara dikkat etmeniz gerekiyor” diyor:

* Burnunuzla odasında olabilecek farklı kokuları kokla
yın!

* Eğer varsa cep telefonunu karıştırmayın ama cep telefonundan kimlerle konuştuğundan, mesajlaştığından emin olun!

* Evde bilgisayar ve internet kullanımının kurallarını en baştan koyun, kuralların uygulanması kuralların iyi anlatılması ile doğru orantılıdır.

* Çocuklarınızla aynı dili konuşmak zorunda değilsiniz ama onların dilini anlamak ve bilmek zorundasınız.

* Çocuklarınıza her zaman sarılın! Sevgi bağını bu sarılmalarla kurduğunuzu sakın unutmayın.

* Çocuğunuzun okuduğu okulu, sırf notlarını veliler toplantısından öğrenmek için gitmeyin. Evladınızın hangi şartlarda nasıl ortamlarda okuduğunu bilin.

* Çocuğunuz okuldan kaçta çıkar, okulla ev arası ne kadar sürede gelinir? Yaya da olsa servisle de olsa bu süreyi bilmek zorundasınız!
* Okulların önündeki uyuşturucu satan şehir efsanelerinden çok, okul içerisinde bulunan kullanıcı-bağımlı öğrencilerin varlığına inanın. Çocuğu korumak için sağlıklı olan en doğru yaklaşım budur! Yani çocuğunuzun arkadaşlıklarını bilin!

* Alkol kullanımı konusunda hoşgörülü olmak demek madde kullanmanın kapısını aralamak demektir.

* Bağımlı bir çocuk sahibi olmamak için öncelikle kendi bağımlılıklarınızın farkına varın ve onları ortadan kaldırmak için gayret gösterin. Örnek; sigarayı bırakın! Unutmayın! 'Sigara, uyuşturucuya giden yolun başlangıcıdır!'

* Evlenmek kadar doğal olan ama iyi de bir şey olmayan boşanma durumu yaşanacaksa, böyle bir durumda sadece eşinizden boşanın. Anne ve babalıktan boşanmayın.

* Boşanmış çiftlerseniz; çocuğunuzu futbol topuna çevirmeyin. Annedeyse, baba rahat, babadaysa anne rahat, böyle bir şeye izin vermeyin. Eşinize olan intikam duygularınızı çocuğunuz üzerinden yaşamayın!

* Koşulsuz sevgiyle sevdiğinizi hissettirin. Tembel ve yaramaz bir çocuk da olsa, o sizin çocuğunuz. Bunu unutmayın!

Bağımlı çocuklar zehirle nasıl tanıştıklarını anlatıyor

"Testi Kırılmadan" adlı kitabında bir narkotik polisi olan Zafer Ercan, belki yan sokağımızda, arka mahallemizde yaşanan uyuşturucu kurbanlarının hikayelerini anlatıyor. Çok uzak sandığımız uyuşturucunun hiç beklenmedik yerlerde çocuklarımızın karşısına çıktığını bilmek tüylerimizi diken diken ediyor. Kitapta yer alan öykülerden birkaçını kurbanların kendi dilinden özet halinde sunuyoruz:

“Daha rahat uyuyacaktım!”

On sekizime geldiğimde, yapmak istediğim şeylerden ilki gece kulüplerine rahatça girebilmekti. Oradaki renkli hayatı yakından görmek istiyordum. Belki de; kulüplerin girişinde bulunan “On sekiz yaşından küçükler giremez” yazısı oralara girme hevesimi artırıyordu. İşte ne olduysa; on sekiz yaşımdan sonra olmaya başladı. Sınırsız özgürlükler yaşayacağımı düşünüyordum. Hatta bunun için Avrupa’da yaşayan ailemin yanından ayrılarak İstanbul’a gelip burada yaşamaya başladım. Teyzem kocasını kaybetmişti. Ona ve çocuklarına bizimkiler gönderdikleri paralar ile bakıyorlardı.

Bu yanlış düşünceler içerisinde bulunduğum sırada, gittiğim gece kulüplerinden birinde bir erkek arkadaş edindim; çok kısa sürede kaynaştık.

Bu kısa süre, yanlış adımlarımın başlangıcı oldu. Birbirimizi daha iyice tanımadan bir de baktım ki evlilik sohbetleri yapıyoruz… Ben onunla evleneceğime kendimi iyice inandırmışken, onun evinde olduğumuz bir sırada, bana bir hap uzattı. Bunun ne olduğunu sorduğumda, “daha rahat uyumak…” için dedi.

“Etrafımda yol gösteren olmadı”

Onuncu sınıfa kadar okudum, ama okula devam etmem için etrafımda yol gösteren olmadı. Çevremdeki arkadaşlarımın hemen hepsi Alman’dı, her şeyimle onlara benziyordum, onlar ne yapsa bende onu yapıyordum. Etrafımdaki arkadaşlarım ve en kötüsü de büyüklerim hep bir şeyleri içmenin mücadelesini veriyordu, örnek modeller kötü olunca hayat daha da zorlaşıyordu. Günlerden bir gün, arkadaşlarımla her zaman birlikte olduğumuz diskodaydık. “Topal Max” diye çağırdığımız bir arkadaşım yanında bir madde olduğunu söyledi. Benim haricimde pek şaşıran olmadı, ismini duymuş olsam da ilk kez göreceğim bir maddeydi.

“Ailem öğrenirse evden kaçarım”

Esrar kullanıyorum, yaklaşık 2 senedir. Ve bu son 2 haftadır her gün, hemen hemen her saat kullanıyorum. Kendimi tanıyamıyorum artık, hareketlerim değişti, hayatım altüst oldu. Ne yapmam gerektiğini bilemiyorum. Ailemin öğrenmesinden korkuyorum, öğrenirlerse evden kaçmayı düşünüyorum. Bir gün olur da eroinle tanışırım diye çok korkuyorum.

“Sokaklarda gezen bir ölü gibiyim”

Yaşım 17. 1.5 yıldır eroin kullanıyorum. Nedeni ailevi nedenler ve kötü arkadaşlar. Kendimden utanıyorum. Bazen bir burunluk eroin için başka adamlarla cinsel ilişkiye giriyorum. Sokaklarda gezen bir ölü gibiyim. Biliyorum, çok sürmez öleceğim.

“13 yaşında tanıştım”

13 yaşındayken uçucu maddeyle tanıştım ve 17 yaşıma kadar hastanelerde geçti günlerim. Hâlâ tedavi görüyorum. Son 7 aydır da esrar içiyorum. Aslında neden, niçin içtiğimi bilmiyorum.

 Emrah İriç

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Ynt: Sevgiyi arayan çocuğun yanlış adresi - UYUŞTURUCU
« Yanıtla #1 : Mayıs 29, 2017, 08:09:13 ÖÖ »
Sevgiyi arayan çocuğun yanlış adresi - UYUŞTURUCU

 Kanayan yürekler, aç ruhlar imanla dolmayınca zehirlere sarılıyor. Bu bataklığın önüne geçebilmek için polisiye tedbirler değil manevi değerler gerekiyor. Polisle önlenseydi, şimdi Amerika’da, Avrupa’da bu illetin önüne geçilmiş olacaktı…

Uyuşturucu bağımlılığına yakalanan çocukların çoğunluğu, aile sıcaklığını tatmamış; anne şefkatine ve baba muhabbetine doymamıştır.
Muhabbet ve şefkat yönüyle aç kalan bu çocuklar iki guruptur: Bir kısmı, aile içinde aileye hasret olanlardır. Anne-babaları hem var, hem de yok olanlardır.

Gövdeleriyle var ama gönülleriyle yok olan anne-babalar da çocuklar için yok demektirler…
Bu çocukların girip çıktıkları bir evleri varsa da, sığınacakları bir yuvaları yoktur. Çünkü evin maddi yapısı, çocuğun yürek açlığına bir doyum sunamaz.

Evin yuvaya dönüşmesi için, içinde bir aile bulunması gerekir. Yani orada, çocuğu şefkatiyle kavrayıp kucaklamış bir anne ile kendisine sonuna kadar güvenilecek bir baba bulunması gerekiyor.

Sokak çocuğa anormali sunar

Diğer kısım çocuklar ise, anne-babalarını kaybetmiş olan kimsesizlerdir.

Bunlar, eğer manevi anne-babalar da bulamazlarsa, sahipsizlikten sokağa sığınıyorlar. Sokağın sunduklarına açılıyorlar. Sokağın veya sokaktakilerin sunduğu ise hep sıra dışı, anormal ve aykırı şeylerdir. Bunların başında da uyuşturucu gelmektedir.

Tabii ki, çocuğun birileri tarafından istismarı, ele geçirilmesi, geçim vesilesi edilmesi, hatta esirleştirilmesi için, uyuşturulması gerekiyor.

Aile ilk ve son kaledir

İşte bu iç yakan acı gerçek, gözlerimizi aileye çeviriyor. Aile, çocuğu kurtaracak olan ilk ve son kale… Eğer aileyi, sevgi ve şefkatle donatıp güçlendirmezsek, çocuğu sokaktan; sokağı da uyuşturucuya giden yol olmaktan kurtaramayız.

Gerçekten bir sevgi kalesi haline gelmiş olan aileler, çocuklarını uyuşturucu belasına kaptırmıyorlar.

Aileyi seven yüreklerin oluşturduğu bir sevgi kalesi yapmak için de, maneviyata ihtiyaç vardır. Bütün insani özelliklerin temel kaynağı olan iman, yüreklerin öz gıdası olmadan, insanı yaratılış çizgisinde tutmak imkânsızdır.

Bu sebeple bütün aykırı arayış ve yönelişlerin temelinde hep yürek boşlukları bulunmaktadır.

İman olmayınca zehire sarılıyorlar

Ünlü bir şarkıcımız, yaptığı yanlışlıklarla yüzleşince şöyle feryat etmişti:

“Peki, benim yürek söküklerimi kim dikecek?”

Yürekler kanamış, aç perişan kalmış, ekmek bulamayanın toprak yemesi gibi, imanla doymayınca zehirlere sarılmış… Bu sarılışın önüne polisiye tedbirlerle geçilemez.

Eğer boş yüreklerin duygusal acılarını bastırmak için uyuşturucuya koşuşu, polisle önlenseydi, şimdi Amerika’da, Avrupa’da bu illetin önüne geçilmiş olacaktı…
Uyuşturucuya karşı uygulanan polisiye tedbirler, bataklığı kurutmak yerine sivrisineklerle savaşmaya benziyor.

Gönül bataklıkları, ancak manevi değerlerle, daha düz deyimiyle imanla kurutulabilir. Akıl, mantık ve ikna çerçevesine oturmuş bir imanla kalpler ve kafa mideleri de doymalı… Aksi halde, sadece maddi midenin doyurulması, insanı doyurmamakta, görünmeyen bir açlığa mahkum etmektedir.

Ben, Berlin’de uyuşturucu sebebiyle hapse düşmüş gençlerimize sohbetler yaptım. Satanlarda da, kullananlarda da, ciddi bir pişmanlık görmedim. Hatta bir kısmı, “Ağabey, şuradan bir kurtulursak, artık bir daha yakalanmayız artık… Çünkü işi öğrendik!” diyorlardı.

Tıp’ı bırakıp eroinman oldu

90’lı yılların başında, eroin komasından ölen Kanat Güner, çok ilginç bir kızımızdı. Tıp fakültesini 4. sınıfa kadar başarıyla okumuş, fakat uyuşturucu esareti daha ilerisine müsaade etmemişti.

Kendisiyle yapılan bir röportajda söylediklerine, bunca yıl sonra dönüp bir daha bakmak, çok şeyi açıklayacak gibi görünüyor:

“Uyuşturucu o kadar çok ve o kadar yakın ki her yerde… Siz görmüyorsunuz bunu… Belki de sadece siz görmüyorsunuz… Şimdi sayımıza, beş altı bin diyorlar… Pek yakında on beş, on altı bin, otuz bin, altmış bin olacak, böylece katlanıp gidecek… Göreceksiniz…”

“Pahalı bir şey bu… Nasıl buluyorsunuz?” diye soruluyor.

Cevap, insanın kanını donduracak bir gerçek ve uyuşturucunun sadece uyuşturucu olmadığını, peşinden ne felaketleri getirdiğini gösteren bir vesika:

“Bunu bulmanın kırk çeşit yolu var. Kendini satarsın… Yeni birini başlatıp, o anlayıncaya kadar, bulduğun malın dörtte birini verir, gerisini sen tüketirsin… Satışını yaparsın vs.”

“Dolduracak bir şey bulamadım”

Ama Kanat Kız’ın asıl kafamıza dank etmesi gereken müthiş bir tespiti vardı ki, bu tespit bugünün de değişmeyen bir hakikatini işaretliyor:
“Bir hamle yaptım ve eroini dokuz ay kadar bıraktım. Fakat ona yeniden döndüm sonunda… Çünkü eroinin bıraktığı boşluğu dolduracak bir şey bulamadım… Eroinin zehirle ve acıyla doldurduğu yer hep boş kaldı… Bu boşluğun ıstırabı daha ağır bastı ve eroine yeniden başladım.”

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]