* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: FİTNE.  (Okunma sayısı 724 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
FİTNE.
« : Ocak 16, 2017, 12:01:38 ÖS »
Fitne

Fitne kelimesinin küfür, azgınlık, sapıklık, günah, rüsvalık, ayrılık, birisini azdırmak, delilik, iç ihtilaf ve kargaşa, kavga, kalbin bir şeyi fazlaca beğenip, ona meyletmesi, hoşuna gitmesi, bela, azap, musîbet... gibi anlamları vardır (Abdü'r-Raûf el-Mısrî, Mu'cemü'l-Kur'an, Beyrut, 1367 /1948, II, 71; İbnü'l-Manzûr, Lisanü'l Arab, Beyrut 1698 XIII. 317 vd). Aynı zamanda insanlar arasında vukua gelen ihtilaf, ihtilâl, eşkiyalık ve kavgaya da denir. Bazı hadis ve ayetlerde söz konusu kelime daha ziyade bu manadadır (Tecrid-i Sarih Tercemesi, XII, 290).


   Fitne ve bu kelimenin değişik türevleri, Kur'an-ı Kerim'de muhtelif sure ve ayetlerde 60 yerde 12 manaya gelir:

1- Azap: "Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur" (ez-Zâriyât, 51/14);

2- Şirk (Allah'a ortak koşmak): "Fitne (şirk) adam öldürmekten daha büyük günahtır..." (el-Bakara, 2/217),

3- Küfür: "O gün (kıyamet günü) münafık erkeklerle, münafık kadınlar iman edenlere der!er ki, "bizi gözetip bekleyin, nurunuzdan biraz edinelim ". Onlara "geriye dönün de nur arayın!" denilir. Sonra da aralarına kapısı bulunan sur çekilir. İç tarafında rahmet, dış tarafında o cihetten azap vardır. Münafıklar, müminlere "biz sizinle beraber değil miydik?" diye seslenirler. Onlar da "evet, beraberdik, ama siz kendinizi fitneye düşürdünüz (iman etmediniz, küfrettiniz) şüpheye düştünüz" (el-Hadîd" 57/13-14),

4- Günah: "... Artık Peygamber'in emrine muhalefet edenler, kendilerine bir fitnenin (günahın) dokunmasından veya kendilerine elem verici bir azabın erişmesinden çekinsinler" (en-Nûr, 24/63), "Onlardan (Tebük seferine çıkmamak için bahane arayanlardan) bir kısmı "bana izin ver de, beni fitneye (günaha) düşürme" diyordu. Haberiniz olsun ki, kendileri fitneye düşmüşlerdir. Her halde cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatacaktır" (et-Tevbe, 9/49),

5- İşkence, eziyet: "Sonra işkence ve azaba uğratılan, ardından hicret eden, sonra da Allah yolunda savaşan ve sabredenleri, Rabbin mutlaka bağışlayan ve çok merhamet edendir" (en-Nahl, 16/110),

6- Belâ ve imtihan: "Andolsun ki, onlardan öncekileri de çetin imtihan ettik." (el-Ankebût, 29/3),

7- Ta'zîb ve Gönül incitme: "O kimseler ki, mümin erkeklere ve mümin kadınlara işkencede bulundular, sonra da tövbe etmediler. İşte onlar için cehennem azabı vardır. (el-Bürûc, 85/10),

8- Öldürme ve Helâk: "Yeryüzünde yolculuğa çıktığınızda, kâfirlerin sizi fitneye düşürüp (öldürüp) kötülük edeceklerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda bir vebal yoktur..." (en-Nisâ, 4/101),

9-Sırat-ı müstekîm'den saptırma: ''Neredeyse onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için seni bile fitneye düşürecekler (doğru yoldan saptıracaklardı), ve ancak o takdirde seni samimi bir dost edineceklerdi" (el-İsra, 17/73),

10-Dalâlet ve tereddüde düşürme: "Çünkü siz ve taptıklarınız, cehenneme girecek olanlar dışında hiç kimseyi dalâlete düşürecek (azdıracak), baştan çıkaracak değilsiniz" (es-Saffât, 37/161-163),

11- Özür ve illet: "Sonra onların, sadece "Rabbimiz Allah'a yemin ederiz ki, biz müşrik değildik" sözleridir: başka özürleri (fitneleri) olmayacak" (el-En'âm, 6/23),

12- Delilik ve Gaflet: "Yakında kimlerin deli olduğunu sen de göreceksin, onlar da görecek" (el-Kalem, 68/5-6).

   Fitne Allah (c.c) ve kuldan sadır fiiller cümlesindendir. Mesela, belâ, musîbet, öldürme veya işkence... gibi hoşlanılmayan fiiller, her ne zaman Allah Teâlâ'dan sadır olursa, ancak bir hikmete binaen olur; buna mukabıl her ne zaman, Allah'ın emri dışında, kul tarafından bu fiiller yapılırsa, bunun zıddı olur (Fîrûzâbâdî, Besâiru Zevi't- Temyîz fî Letâifi'l-Kitabi'l-Azîz, Mekke (t.y), IV. 166-169)

   Kur'an-ı Kerim'de geçen "fitne" ve türevi olan ikilemeleri bu şekilde oniki maddede toplamak mümkün olsa da, buna karşılık aynı kelimelerin Hadislerdeki manalarında aynı çokluğu görmemiz mümkün değildir. Hadislerde bu kelimeler daha çok "ictimaî bozukluk, düzensizlik, anarşi... vb. manalar" kullanılmıştır: "Fitne, deniz dalgaları gibi dalgalanır" (Buhâri, fiten, 17; Müslim, iman, 231). Bilhassa Hz. Peygamber "Deccâl'dan" bahsederken, fitne kelimesini kullanmış, ümmetini bu fitneye karşı dikkatli olmaları için uyarmıştır (Buhârî, fiten, 26, i'tisâm, 2; Müslim, küsûf, 8, 1 1, 12, 22; Ebu Davud, fiten, 24, 149). Yine O, bir çok dualarında da mutlak olarak fitneden, Allah'a sığınmış (Buharı, daavât, 35; Müslim, fezâil, 137...) ve dünyanın, malın, fakirliğin, kabrin, ölü ve dirilerin, kadınların ve cehennemin fitnesi konusunda da ümmetine çeşitli tavsiyelerde bulunmuştur ki, mezkur konularda söz konusu olan fitne, insanı dinini yaşamaktan alıkoyan, Allah'a ulaşmadan engel olan veya insanı cehenneme sürükleyen âmil, sebeb... vb. manalara gelir (Bu manalar için bkz. İbnü'l-Esir, en-Nihâye fi darıbi'l-Hadis, Beyrut, t.y III. 410-411).

   Hadis Kitaplarında "Kitabü'l-Fiten" diye bölümler vardır. Buradaki "fiten" kelimesi de fitne kelimesinin çoğulu olup, söz konusu bölüm Hz. Peygamber'in, kendi vefatından sonra meydana gelecek fitnelerle ilgili hadislerinin yanında, kıyamet ve ahiretle ilgili hadisleri ihtiva eder.

   Allah Teâlâ şu ayet-i kerimede zararı herkese olan, musibeti, günahkâr olan ve olmayana kadar herkese ulaşan, anlaşmazlık, kavga... kısacası anarşiden kaçınılmasını emrettiği belirtilmektedir: "Ey müminler! Öyle bir fitneden sakınınız ki, o, hiç de sizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz (onun dehşeti günahsızları bile kuşatır), (el-Enfâl, 8/25). Çeşitli hadislere göre (Buhârî bu ayeti başlık yaparak bu hadisleri altında sıralamıştır) en büyük fitne ümmetin birliğini bozan ve İslâm toplumunun sosyal hayatını ihlal eden, bazı hareketler gelir. İkinci planda da İslâm devletinin müdafasından kaçmak, bütün ümmetin gözü önünde alem küfür ve dinden irtidat etmek, zâlim yöneticilere hayır ve doğru olan şeyleri öğütlemeyip, onlara dalkavukluk yapmak veya yağ çekmek gibi kötü şeyler gelir ki, bunlar da bir ümmetin bütün fertlerinin maruz kalmalarına sebeb olan fitne ve belalar cümlesindendir... (Tecrid-i Sarih Tercemesi, XII. 291).

   İslâm tarihinin ilk dönümlerinde siyâsi sebeblerle zuhur eden dahilî ihtilaflar âlimlerimizce fitne olarak nitelendirilmiştir. Mesela; Cemel ve Sıffîn vakaları, Hz. Osman ve Hz. Ali'nin şehid edilmeleri, Hz. Muaviye'nin oğlu Yezid'i kendine halef ve veliahd tayin etmesi gibi İslâm devleti bünyesinde ortaya çıkan fitnelerdir. Bu tür fitneler sonucu bir çok müslüman hayatını kaybetmiş yeni yeni batıl mezheplerin ortaya çıkmasına sebeb olmuştur. Açılan bu tür yaraların kanları zamanımıza kadar akmaya devam etmiştir.

anadolu

  • Ziyaretçi
Ynt: Güncel Boyutları İle Fesat Kavramı
« Yanıtla #1 : Mart 02, 2020, 09:39:47 ÖS »
Güncel Boyutları İle Fesat Kavramı

“İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.”

(Rum, 30/41.)

Kur’an’da Allah’ın birliği, ortaklardan münezzeh olduğu sıklıkla vurgulanmaktadır. Bu gerçeği dikkate almamasının, insanın davranışlarındaki çeşitli tezahürlerinden söz edilmektedir. Başına bir sıkıntı geldiğinde Allah’a yönelen, sıkıntıdan kurtulduğunda ise önceki hâlini unutup bu sonucu kendine veya Allah’tan başka varlıklara nispet eden insanın durumu, buna örnektir. Oysa farklı imkân ve şartların Allah Teâlâ’nın iradesi ve koyduğu kanunların sonucu olduğu unutulmamalı, her durumda sorumluluk duygusu ile hareket edilmelidir. (Rum, 30/33-40.) Bu çerçevede Allah ve kul ilişkisindeki bozulmanın hayatın çeşitli alanlarında da bozulmaya yol açtığı, ayette şöyle ifade edilmektedir: “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.” (Rum, 30/41.)

İslam âlimleri fesat kelimesini başlıca üç şekilde yorumlamışlardır. Bunlardan birincisine göre fesat, insanoğlunun hayatını sürdürebilmesini sağlayan dünyadaki dengelerin bozulmasıdır. Buna göre fesat, yağmurun yağmaması, suların çekilmesi, tarlalardan ürün alınamaması, ticaretten gelir elde edilememesi, kendilerinden fayda temin edilen hayvanların yok olması, maişet darlığı, rızkın azlığı, bereketin kalkması, kıtlığın ortaya çıkması, ölümlerin artması, yangınlar, boğulmalar ve türlü türlü musibetlerin, çeşitli hastalıkların yaygınlaşmasıdır. Ayet, insanların dünya nimetlerinden faydalanma imkânlarının kötüleştiğini, fesadın artık aleni hâle geldiğini ifade etmektedir.

İkinci görüşe göre fesat, insanların Allah ile ve diğer insanlarla münasebetlerinde meydana gelen bozulmadır. Buna göre fesat, masiyet ve zulmün artması, korkunun hâkim olması, kâfirlerin müminlere galebe çalması ve çeşitli fitnelerin vuku bulmasıdır. Fesat konusundaki iki görüşten birincisi mecazi, ikincisi hakiki anlamda fesadı ifade etmektedir. (Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhit, VIII, 395. )

Üçüncü görüşe göre ise fesat itikadi anlamda bir bozulmadır; onunla kastedilen şirktir. İşledikleri kötülükler sebebiyle kalpleri perdelenmiş, imandan uzaklaşıp şirke varmışlardır. (Mutaffifin, 83/14.) Ancak ayetteki fesat kelimesi daha çok ilk iki görüş çerçevesinde anlaşılmıştır. Üçüncü görüşte zikredildiği üzere, fesattan muradın özellikle şirk olduğuna delil bulunmamaktadır. (Şevkani, Fethu’l-Kadir, IV, 263.)

Ayette kullanılan fiilin (zahera) geçmiş zaman kipiyle gelmesi, fesadın gerçekleştiğine ve gelecekle ilgisinin olmadığına yorulabilmektedir. Bazı âlimler ayeti, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) teşrifinden önceki dünyanın durumu ile ilişkilendirmişlerdir. Cahiliye döneminde zulüm her yeri kuşatmıştı. Allah peygamberini gönderince insanların bir kısmı bu yanlışlardan döndüler. Ancak geçmiş zaman kipi (mazi) aynı zamanda fesadın gerçekleşme beklentisini ve bunun sonuçları ile ilgili uyarıyı da ifade eder. Nitekim Kur’an’da bu anlamda kullanılmaktadır. (Nahl, 16/1.) O zaman ayet, kötülükleri terk etmedikleri takdirde başlarına gelecekler konusunda bir tehdidi ifade etmektedir. (İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-Tenvir, XXI, 112.) Diğer taraftan fesat kelimesinin mutlak olarak kullanılmış olması, kelimenin her türlü fesadı kapsadığı anlamına gelmektedir. (Şevkani, a.g.e. IV, 263.) Buradan hareketle, günümüz dünyasında fesadın, zikredilen anlamlarına ilave boyutlar kazandığını, her zamankinden daha fazla aleniyet kesbettiğini görmek mümkündür. Çünkü ölçüsüzce sürdürülen üretim ve tüketim faaliyetleri, tarihte benzeri görülmeyecek şekilde artmıştır. Bunun sonucunda ortaya çıkan kirletici maddelerin havada, suda ve toprakta yüksek oranda birikmesi, geçmişte olmadığı kadar çevrenin kirlenmesine neden olmuştur. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre, çevre kirliliğinin yol açtığı hastalıklar, her yıl 12,6 milyon insanın ölümüne neden olmaktadır. (Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap.)

Günümüzde üretilen silahların tahrip gücü geçmiş yüzyıllardaki silahlara kıyasla hayal edilmeyecek kadar yüksektir. Bunun sonucunda dünya genelinde meydana gelen savaşlarda milyonlarca insan ölmüş, milyonlarcası da çeşitli şekillerde etkilenmiştir.

Çağımızda teknoloji tahayyül edilemeyecek kadar büyük gelişmeler kaydetmiştir. Ancak refah artarken şükür azalmakta, insanlık hiç olmadığı kadar inanç problemleri, ahlaki sapkınlıklar ve bütün bunların kendisine yaşattığı ruhi bunalımlarla mücadele etmektedir. Dünyada son on yılda ruh sağlığı hastalıklarının görülme sıklığı % 16 oranında artmıştır.

Dünyadaki fesadın sebebi, insanın işlediği kötülüklerdir. İnsanın başta şirk ve küfür olmak üzere Allah’a isyanı, haramları fütursuzca işlemesidir. Allah’ı unutması, kendi çıkarından başka bir şey düşünmemesi, gerek insanlara gerekse insan dışındaki varlıklara karşı hiçbir sorumluluk hissetmemesidir. Kendi istek ve arzularına gem vuracak vicdani bir ölçüden mahrum olması, hemcinsine de diğer varlıklara da hor ve hakir davranmasıdır. Bu yaklaşım tarzının sonucu, tabiatın dengesinin, sosyal düzenin ve ahlaki yapının bozulmasıdır. Ayette geçen “elleri ile işledikleri” ifadesi, hakiki anlamı olduğu gibi mecazi anlamı da ifade etmektedir.

Yüce Allah Hakka ve hakikate dönmeleri için, insanların yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını dünyada onlara tattırmaktadır. (Şura, 42/30; Araf, 7/168.) Ancak masum insanların yaşadıkları acılar, çeşitli hikmetler barındırmakta; ahiret hayatına yönelik hayırlı sonuçlar içermektedir.

Genel olarak insanoğlu, bilinçsiz ve sorumsuz davranışları ile fesadı yaygınlaştırmakta; böylece Allah’ın ihsan ettiği nimetlerden, dünyada sağlıklı ve huzurlu bir hayat sürmekten kendisini mahrum bırakmaktadır. Fesadın hakim olmasının bir başka sonucu da vardır ki o da uhrevi nimetlerden mahrumiyettir. Kur’an’da bu husus, “İşte ahiret yurdu. Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk (fesat) çıkarmayanlara has kılarız. Sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.” (Kasas, 28/83.) diye ifade edilmiştir.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]