* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Nifak  (Okunma sayısı 428 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Nifak
« : Mayıs 30, 2018, 07:53:28 ÖÖ »
Nifak

İslam dinine göre bir küfür çeşidi olan nifak, dışarıdan mü’min ve Müslüman görünmekle beraber; kalben Allah'ı, İslam peygamberlerini ve imanın diğer esaslarını kabullenmemek, inanmamak mânâsına gelir. Nifak içinde olan kimseye “münafık” denir ve kalben inanmadan, sadece zahiri olarak (görünüşte) inanan, inanıyor gözüken kişilere denir. Müslümanlar için en tehlikeli olan grup münâfıklardır. Hacca gider, bazen namaz kılar, ama bir mü’min gibi iman etmezler. Sadece kendi basit çıkarlarını düşünürler.

Küfürlerine bir de hile ve alay karıştırdıkları için münâfıklar, kâfirlerin en âdi, en bayağı ve en alçaklarıdır. Cenab-ı Zülcelâl Hazretleri bir ayeti kerimesinde şöyle buyurmuştur:

“Münafıklar hiç şüphe yok ateşin en alt tabakasındadırlar. Bunlar, kâfirlerin en çirkini, en düşkünü olduklarından, yerleri de cehennemin dibidir. Ve artık onları buradan kurtaracak bir yardımcı, bir kurtarıcı bulamazsın.” (Nisa, 145)

   Münâfıklar, kâfirlerin aksine, Müslümanlarla iç içe yaşadıkları ve her an, insan ruhunun en aziz gıdası ve beşer hayatının vazgeçilmez unsuru olan, imanın nice olumlu tecellilerine yakinen şahit oldukları halde bile, gerçek imana eremeyip daima zikzaklar içinde yaşarlar. Bu, onların ne kadar idrakten ve kalbî duyarlılıktan mahrum olduklarını gösterir. Dil ile ikrar edip, Müslüman olduklarını söylerler dışarıdan böyle göründükleri için insanlar katında bir mü’min gibi muamele görürler. Zira kişi kalptekileri kesinlikle tam olarak bilemez ve üzerine yorumda bulunamaz. Bu yüzden, münafık kişi münafıklığını ve küfrünü beyan etmedikçe, ona bir Müslüman gibi davranmak zorunludur. Peygamberimize (sav); “Mü’min ve münafık kimdir?” diye sormuşlar, Peygamberimiz (sav) şu cevabı vermiştir:

  “Mü’minin gözü namazda, oruçta olur, münafığın gözü ise hayvanlarda olduğu gibi yemekte, içmekte, ibadet ve namazdan uzak durmakta olur.

Mü’min, eli vardıkça sadaka verir, Allah (cc)'tan günahlarının affedilmesini diler. Münafık ise ihtiras ve boş kuruntular peşindedir. Mü’minin Allah (cc)'tan başka hiç bir kimsede umudu olmaz, münafık ise Allah (cc)'tan başka herkese umut bağlar. Mü’min, dini yerine malını feda eder, münafık ise malı uğruna dinini satar. Mü’min Allah'tan başka hiç kimseden korkmaz. Münafık ise Allah (cc)’tan başka herkesten çekinir. Mü’min iyilik işlemekle birlikte ağlar, münafık ise kötülük işlediği halde güler. Mü’min yalnızlıktan ve kendi başına kalmaktan hoşlanır. Münafık ise girişkenlikten ve kalabalıktan hoşlanır. Mü’min tohum eker, (yapıcı ve üreticidir) kargaşalıktan hoşlanmaz, münafık ise yıkıcıdır, bununla birlikte emeksiz ürün peşindedir. Mü’min dininin prensiplerine uygun bir idare uğruna emir verir ve yasaklar koyar, düzelticidir. Münafık ise baş olma ihtirası uğruna emirler verir ve yasaklar koyar, yıkıcıdır. Daha doğrusu kötülüğü emrederken iyiliği ve doğruyu yasaklar.”

    Esasen, kalbi küfür ve nifâk gibi kötü hasletlerden koruyamamanın temelinde bencillik, Hakk'tan istiğna, kibir ve ucub (kendini beğenme) gibi duygular yatmaktadır. İçerisinde bu çeşit duygular barındıran bir kalbin âkıbeti ise, vahyin ışığından mahrumiyet ve nihâyet koyu bir gaflettir.

Pek tabiîdir ki bu çeşit bir kalpte; mârifetullah, muhabbetullah ve haşyetullah gibi insanı itminana kavuşturan ulvî vasıflar değil de; şüpheler, korkular, bin bir çeşit endişe ve tasalar yer alacaktır. Böyle bir kalbin sükûn ve huzurdan nasipsiz olacağı ise açıktır. Nifâkın kalple ilişkisini dikkate alarak diyebiliriz ki, her münâfık îtikadî anlamda riyakârdır. Fakat her riyakâr münâfık değildir. Zira nifâk kalpte olursa küfür, amelde olursa günah sayılır. (Kurtubî, Câmi, VIII, 212) Bu bakımdan nifâk, îtikâdî ve amelî olmak üzere iki çeşittir:

1. İtikâdî nifak: Mutlak anlamda nifak dendiği zaman bu kısım kastedilmiş olur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de de münâfıklar ve onların vasıfları belirtilirken, meselenin daima itikadî yönüne işaret edilmiştir. Bu duruma göre münâfık denince: İslâm toplumu içinde can ve mal emniyetini sağlamak; evlenme, boşanma, miras, ganimet gibi Müslümanların sahip olduğu her türlü nimetlerden istifade edebilmek veya birtakım gizli yollar ve entrikalarla, İslâm toplumunu içten yıkmak için, asıl mahiyetini ustaca gizleyip, kalben inanmadığı halde Müslümanlara karşı kendisini inanmış gösteren kimse anlaşılmalıdır. Bu türlü nifak; doğrudan doğruya küfür olduğu için sahibini ebedî azâba götürür. Hem de cehennemde en şiddetli azâba uğrayacak grup bunlardır. Kur'an-ı Kerim'de özelliklerini tanıtıp haber verdiği münafıklar için Yüce Allah (cc), Peygamberini şöyle uyarmaktadır:

 "O münafıkların dış görünüşlerine aldanma. Onların liderlerini gördüğün zaman, yakışıklıdır, gövdeleri hoşuna gider. Konuşurlarsa güzel konuşurlar, dinlersin. İşte onlar sıra sıra dizili kereste gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar" (Münafıkûn/4)

   Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde de kıyametin vukuuna yakın bir zamanda zuhur edecek münâfıklar tanıtırken, şu ifadelere yer vermektedir; “Ahir zamanda bir takım kimseler ortaya çıkacaklar da, dini dünyaya alet edecekler ve insanlara yumuşak görünmek için kuzu postuna bürüneceklerdir. Dilleri şekerden tatlıdır, fakat kalpleri kurt kalbidir.” (Tirmizî, Zühd, 60)

Münafıkların İslâm toplumu içinde bulunmalarından dolayı elde ettikleri menfaatlerin, âhiret hayatında da devamını isteyeceklerini, fakat bunun mümkün olmayacağını Kur'an-ı Kerim şöyle haber verir:

"Âhirette münafık erkek ve kadınlar, îman etmiş olanlara; "Bizi bekleyin, nûrunuzdan bir parça ışık alalım" diyecekler. O gün onlara; alayla "dönün arkanızda bir nur arayın" denilecek de, neticede îman edenlerle aralarında bir duvar olduğunu görecekler. O zaman münâfıklar, mü'minlere şöyle seslenirler: "Biz, sizinle beraber değil miydik? ". "Evet", diyecekler; fakat kendinizi siz kendiniz yaktınız, kuruntunuz sizi aldattı" (Hadid/13-14), “Doğrusu Allah, münafıkların ve kâfirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır.” (Nisâ/140)

2. Amelî Nifak: Amelî nifak, bazı tutum ve davranışlarıyla itikadî nifaka kısmî bir benzeyiş içinde bulunmakla beraber, inançlarında açık bir nifakın söz konusu olmadığı Müslüman kişilerin durumudur. Hadislerde geçen münafık türü, amelî (ahlâkî) yönden olan nifakı vurgulamaktadır.

Meselâ: "Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, vadettiğinde vaadinden döner, kendisine birşey emanet edildiğinde emanete hıyanet eder" (Tirmîzî, Îman, 14) hadisi şerifi ve benzer hadisler, îtikâdî nifaka yaklaşılmaması için alınan tedbirler ve tenbihler mahiyetindeki emirlerdir. Yalanı alışkanlık haline getiren bir kimsenin kalbini kirleterek nihayetinde nifâka ve küfre düşmesi muhtemeldir. Nitekim Efendimiz (sav) şöyle buyrulmuştur:

“Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam ettikçe, kalbine siyah bir nokta vurulur. Sonra bu nokta büyür ve kalbin tamamı simsiyah kesilir. Bu kimse nihayet Allah katında «yalancılar» arasına kaydedilir.” (Muvatta, Kelam, 18)

  Zira amelî nifak çoğalınca, ileride Müslüman’ın îtikâdî nifaka yaklaşma tehlikesi doğabilir. Ancak bir kimse de amelî münafıklığın olması, onun gerçekten münafık olduğu anlamına gelmez. Onda bir münafık sıfatı olsa bile, kendisi münafık değildir. Bu nedenle her münafık sıfatı olana münafık denilemez. Kimin münafık olduğunu ancak Allah (cc) ve O’nun bildirdiği kimse bilebilir.

Her ne kadar, sessizce oturdukları zaman onlara Müslüman muamelesi yapmak gerekirse de, bu onlarla dost olmayı gerektirmez. Onlardan her zaman sakınmak, temkinli olmak Müslümanların yararınadır. Onların getirdikleri haberlere araştırmadan inanmamak gerekir. Yoksa toplumu ifsad edici sonuçlar ortaya çıkabilir. Kur’an-ı Kerim’de; "Ey Peygamber! Kâfirlerle ve münâfıklarla cihad et, onlara sert davran. Onların barınakları cehennemdir. Ne kötü yer!” (Tevbe; 73) "Ey Peygamber! Allah'tan sakın, kâfirlere ve münâfıklara itaat etme!”(Ahzâb; 1) "Kâfirlere ve münâfıklara itaat etme, eziyetlerine aldırma. Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter.” (Ahzâb;48) buyrulmuştur.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]