* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kötü Hastalıklarımız ve Günahlarımız  (Okunma sayısı 1101 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2314
Kötü Hastalıklarımız ve Günahlarımız
« : Ekim 30, 2014, 07:29:48 ÖS »
Kötü  Hastalıklarımız ve Günahlarımız

İslam bilginleri “günahın küçük veya büyük olmasına değil, kime karşı işlendiğine bakmak gerekir” demişlerdir. İşin gerçeği günah ister küçük, isterse büyük günah olsun önemsiz değildir. Günahın hafife alınması ve önemsenmemesi büyük tehlikeleri beraberinde getirir. Peygamberimiz (sav) “Devamlı işlenen ve alışkanlık haline gelen küçük günah küçük olmaktan çıkar büyük günah sınıfına girer, istiğfar ve tövbe edilen büyük günah da zamanla küçülür ve nihayet terk edildiği zaman kişiyiAllah’ın affına mazhar kılar” buyurmuşlardır. Bediüzzaman hazretleri “Günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor” (Lemalar, 5005, s.21) buyurarak her bir günahta ister önemsiz gördüğümüz küçük günah ister büyük günah olsun küfre kadar gidecek bir kapıyı açtığını belirtir.

İnsanın günahı hafife alması ve küçük görmesiAllah’a olan imanın zaafından kaynaklanır.Allah’ı bilmek ve tanımak sadece sıfatlarını ezberlemekten ibaret değildir. Sıfatlarının tecellisi olan âlemleri tanımak ve bilmekten de geçer.Allah’ın kudretini bilmek için kâinatın büyüklüğünü bize anlatan Astronomi ilmini bilmek gerekir. Kainatın büyüklüğünü ve koca kainattaAllah’ın tasarrufunu bilen bir âliminAllah’ı bilmesi ve ondan korkması ile bunlardan habersiz bir amininAllah’a imanı ve kudretini tanıma arasında büyük fark vardır. Bu nedenle yüce Allah “Allah’tan gerçek manada ancak âlimler korkar” (Fatır, 35:28) buyurmuştur. Aynı şekilde ahireti, cennetin nimetlerini ve cehennemin azabının dehşetini bilmeyen elbetteallah’ın her şeye kadir olduğunu ve “Şedidü’l-İkab” olduğunu anlayarak bilemez.

Günahları önemsemeyen ve hafife alanların en önemli bahanesiAllah’ın affedici olması ve kendisini de affedeceğini zannetmesidir. Bu ise şeytanın vesvesesinden ve kişiyi aldatmasından başka bir şey değildir. Şeytan affolunma temennisi ile veAllah’ın geniş rahmetini insana hatırlatarak onu aldatır ve günaha sevk eder. Bu nedenle peygamberimiz (sav) “Keyyis, yani akıllı nefsini kınayan ve ölümden sonrası için hazırlık yapandır. Ahmak ve aptal ise nefsinin arzusuna uyan veAllah’ın kendisini affedeceğini uman kimsedir” (Tirmizi, Kıyamet, 26) buyurmuşlardır.

Yüce Allah alimlerin ancak gerçek Allah korkusunu taşıdığını belirttiği Fatır Suresinde yine “Ey insanlar, haberiniz olsun ki, Allah'ın va'di muhakkak gerçektir; sakın o dünya hayatı sizi aldatmasın ve sakın o aldatıcı şeytan, sizi allahile aldatmasın” (Fatır, 35:5; Lokman, 31:33 ) buyurarak şeytanın dünyaya günaha teşvik içinallah’ın affı ile aldatacağını, insanın ise buna aldanmaması gerektiğini bize ihtar eder. Lokman Suresinde de yüce allahdünya hayatının insanı aldatacağını insanın da allahaffeder diye aldanarak dünya hayatına dalacağını bize ihtar etmekte ve aldanmamamızı istemektedir.

Gurur aldanmak anlamına gelmektedir. İnsan yapmış olduğu bazı hayırlı amellerine güvenerek kendisini günahtan çekmezse aldanmış ve helak olma yoluna girmiş demektir. İnsanın ameline güvenmesi büyük günahlardan olan “Ucub”dur. Ucub ise ye’sin, ümitsizliğin zıddıdır. Kişi az bir amel ile kendisinin kurtulduğunu zanneder. Bediüzzaman hazretleri “İnsanın yaptığı kemâlat ve iyiliklerde hakkı yoktur, mülkü değildir; onlara güvenemez” demektedir. Çünkü hayrı ve ibadeti emredenallah’tır. Yapmak için güç kuvvet ve imkan verenAllah’tır ve sebeplerini yaratan yineAllah’tır. Kulun buradaki hissesi, ihtiyaç ile talep ve dua ile niyettir. Cüz’î iradesini hayır yönüne çevirmesidir. Bu nedenle yaptığı iyiliklerde hakkı çok cüz’idir. Şer ise insanın kendi kazanımı, yani kesbdir. Çünkü şerri yasaklayanAllah’tır ve insan cüz’î iradesi ile şerre meylederek fiili ile teşebbüs etmediği sürece şerri yaratamamaktadır. Bu nedenle yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “İyilikleriAllah’tan, kötülükleri nefisten bil!” (Nisa, 4:79) ferman eder. İnsan nefsi ise az bir hayır ve amelle kurtulacağını düşünerek vehmî bir tehlike ile karşı karşıya kalır.

İnsanı dalalet derelerine atan vehim ve hayali gerçek gibi görmek istemesi aklın yanılmasındandır. Bu nedenle akıl sahih ve sağlam bilgilerle donatılmazsa her an vehmî tehlikeler ile karşı karşıya kalır. Bu gerçeği Bediüzzaman hazretleri “Arkadaş! Kalb ile ruhun hastalığı nispetinde felsefe ilimlerine meyil ve muhabbet ziyade olur. O hastalık marazı da, ulûm-u akliyeye tavaggul etmek nispetindedir” (Mesnevi, 60) demektedir. Aklın her şeyi anlayacağını ve her meseleye bir izah getireceğini zannedenler maalesef bu hastalığa tutunurlar. Gerçekte akıl ancak bilgisi nispetinde anlama ve kavrama kabiliyetindedir. İnsanın bilgisi ise eşya hakkında ilgilendiği ve bilgilendiği ölçüdedir, ruh ve ruhaniyat ile ilgili olarak da zaten “Çok cüz’î bir bilgiye sahiptir.” (İsra, 17:85) Bu nedenle akıl vahye kulak vermediği çoğu zaman yanılır. Bundan dolayı akla önem verenler ve felsefi meselelerle meşgul olanlar vehmî hastalığa müptela olurlar. Vehimleri ve cüz’î bilgileri onları aldatır ve çoğu zaman yanlıştan kendilerini kurtaramazlar. Ancak vahyi iyi bilir ve onun ışığında olayları ve eşyayı değerlendirme melekesine sahip olurlar ise kendilerini kurtarırlar.

İnsanı dalalet vadilerine atan, gurura ve ucba sevk eden emirlerden ve vehimlerden birisi de kendisindeki cüz’î nimetler, ilim, ibadet ve hizmete muvaffakiyet gibi hususlarda başarılı ve başkalarından üstün görmesidir. Gerçekte başarı zannettiği ve üstün gördüğü hususlar onu aldatır. Çünkü bu gibi hususular izafidir. Kime ve neye göre üstündür? Bunu düşünemez. İkincisi üstünlük takva iledir. Takva Allah korkusudur. Allah korkusu kendisinden olan insan ise en mütevazi olan insandır. Tevazu ise herkesi kendinden iyi bilmekte ve nefsini herkesten daha kusurlu görmektedir. Yine başarı ve üstünlükAllah’ın yaptığı ibadet ve hizmeti kabul edip beğenmesine bağlıdır. Bu ise dünyada bizce meçhuldür. O hizmete ve amele memer olmuş ve o hizmet onunla yapılmıştır; ancakAllah’ın rızası ve kabulü için gereken ihlas ve samimiyetten mahrum olduğu veya bir başka sebebe değer verdiği için o amelin Allah katındaki makbuliyetine set çekmiştir. O amele mazhar olamamıştır. Kendisi ise onun kabul edildiği vehmine kapılmıştır. Gerçekte kabul edilip edilmediği ise ancak ahirette belli olacaktır. Bu durumda kişinin ilmine, ameline ve hizmetine güvenmesi onu aldatmış olur.

M. Ali KAYA

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]