* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: GÜNAH KAVRAMI VE BÜYÜK GÜNAHLAR  (Okunma sayısı 142 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
GÜNAH KAVRAMI VE BÜYÜK GÜNAHLAR
« : Ekim 05, 2020, 08:40:09 ÖS »
GÜNAH KAVRAMI VE BÜYÜK GÜNAHLAR

Günah: dinde suç sayılan, Allah’ın yasak ettiği söz ve davranışlar demektir. Allah’ın yapın dediği bir şeyi yapmamak günah olduğu gibi, yapmayın dediği bir şeyi yapmak da günahtır.

Allah Teâlâ inananlara namaz kılmayı emretmektedir. Ergenlik çağına gelen aklı başında her Müslüman, Allah’ın bu emrini yerine getirmekle yükümlüdür. Böyle bir kimse namaz kılmayacak olursa büyük günah işlemiş olur.

Büyük ve Küçük günah:

Kur’an-ı Kerim, günahları, büyük ve küçük olmak üzere iki kısma ayırır. Ancak büyük ve küçük günahların nelerden ibaret olduğu hakkında fazla bilgi vermez. Konu ile ilgili ayetlerden bir tanesinde şöyle buyurulur:

إِن تَجْتَنِبُواْ كَبَآئِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ  عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُم مُّدْخَلاً كَرِيماً

“Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan sakınırsanız, (küçük) günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” (Nisa, 31)

Şüphesiz günahların hepsi eşit değildir. Bir adamı haksız yere dövmek ve yaralamak günah olduğu gibi, onu öldürmek de günahtır. Fakat bunlar, aynı seviyede değildir.

Bedrüddin Aynî diyor ki: “Günahın büyüklük ve küçüklüğü izâfî yani bağıntılıdır. Bir günah ki ondan daha büyük bir günah varsa o günah kendisinden daha küçük olana nispetle büyüktür.(1) Bu itibarla günahlar, birbirlerine nispetle büyük ve küçük olmak üzere iki kısma ayrılır.

Büyük Günah (Kebire)

Büyük günahın, herkesin üzerinde ittifak ettiği bir tanımı yoktur. İslam alimleri bu konuda farklı tanımlar yapmışlardır. Bu tanımlardan birisi ve belki de en uygun olarak kabul edileni şu tanımdır:

“Allah’ın adam öldürmek ve zina etmek gibi ceza tayin ettiği ve işleyene Cehennem’de azap edeceğini bildirdiği her günah, büyük günahtır.

“İbn Hacer el-Heytemi :

Bir günah ki onu işleyen kimsenin Cehennem’de azap edileceği Kur'an-ı Kerim ve sahih hadislerde bildirilmiş ise, o günah, büyük günahtır.

Hadis-i şeriflere gelince; Peygamberimizin;

عن أبي بكر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ: ألاَ أُنَبِّئُكُمْ بِأكْبَرِ الْكَبَائِرِ؟ ثلاَثاً. قُلْنَا: بَلى. قَالَ: الاشْرَاكُ باللّهِ، وَعُقُوقُ الْوَالِدَيْنِ، وَقَتْلُ النَّفْسِ، وَكَانَ مُتَّكِئاً فَجَلَسَ فقَالَ: أَلا وَقَوْلُ الزُّورِ، وَشَهَادَةُ الزُّورِ. فَمَا زَالَ يُكَرِّرُهَا حَتّى قُلْنَا لَيْتَهُ سَكَت.                                                                                   

Ebu Bekre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi?" buyurmuş ve bunu üç kere tekrar etmişlerdi. "Evet!" deyince: "Allah'a şirk koşmak, anne ve baba haklarına riayetsizlik, cana kıymak!" buyurdular. Bu sırada dayanmış durumda idi, yere oturup:"Haberiniz olsun! Yalan söz, yalan şahidlik!" dedi ve bunu o kadar tekrar etti ki, "Keşke kesse artık!"  temennisinde bulunduk." [Buhârî, Şehadat 10, Edeb 6, İstizan 35, İstitabe 1; Müslim, İman 143, (87); Tirmizî, Şehadat 3, (2302).]

İnsanı mahveden dokuz günah:

وعن عُبيد بن عمَيْر عن أبيه رَضِيَ اللّهُ عَنْه: أنَّ رَسُولَ اللّهِ  قَالَ وَقَدْ سَألَهُ رَجُلٌ عَنِ الْكَبَائِر ِ فَقَالَ: هُنَّ تِسْعٌ: الشِّرْكُ، وَالسِّحْرُ، وَقَتْلُ النَّفْسِ، وَأكْلُ الرِّبَا، وَأكْلُ مَالِ الْيَتِيمِ، وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزَّحْفِ، وَقَذْفُ الْمُحْصَنَاتِ، وَعُقُوقُ الْوَالِدَيْنِ، وَاسْتِحْلاَلُ الْبَيْتِ الْحَرَامِ قِبْلَتِكُمْ أحْيَاءً وَأمْوَاتاً.                                                   

Ubeyd İbnu Umeyr babası (radıyallahu anh)'tan anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a bir  adam kebairden sormuştu, şöyle cevap verdiler:"Onlar dokuzdur!" buyurdular ve saydılar: "Şirk, sihir, insan öldürmek, faiz yemek,  yetim malı yemek, savaştan kaçmak, namuslu kadınlara iftirada bulunmak, anne ve babaya haksızlık,  kıbleniz olan Beytu'l-Haram (da masiyet işlemey)i sağlığınız ve ölümünüzde helal addetmek." [Ebu Davud, Vesaya 10, (2875); Nesâî, Tahrim 3, (7, 89).]

Büyük günahlar bunlardan ibarettir, başka büyük günah yoktur” demek değildir. Peygamberimiz bu ve benzeri sayı bildiren hadisi şerifleri ile büyük günahlardan toplumu fazlası ile etkileyenlere dikkat çekmiştir. Yoksa, “Bunlardan başka büyük günah yoktur” demek istememiştir. Nitekim sayı bildiren hadisi şeriflerde yer almayan bazı günahların da büyük günah olduğunu bildirmişlerdir. İşte bu hadisi şeriflerden birisi de şudur:

وعن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ: إنَّ مِنَ الْكَبَائِرِ أنْ يَشْتِمَ الرَّجُلُ وَالِدَيْهِ. قَالُوا: وَهَلْ يَشْتِمُ الرَّجُلُ وَالِدَيْهِ؟ قَالَ: نَعَمْ، يَسُبُّ أبَا الرَّجُلِ فَيَسُبُّ أبَاهُ، وَيَسُبُّ أُمَّهُ فَيَسُبُّ أُمَّهُ. 

İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):"Kişinin anne ve babasına sövmesi büyük günahlardandır"  buyurmuşlardı. Orada bulunanlar:"Hiç kişi anne ve babasına söver mi?"  dediler."Evet! Kişi, bir başkasının babasına söver, o da babasına söver; annesine söver, o da bunun annesine söver!"  buyurdular." [Buhârî, Edeb 4; Müslim, İman 146, (90); Tirmizî, Birr 4, (1903); Ebu Davud, Edeb 129, (5141).]

Demek ki ne Kur’an-ı Kerim’de ne de hadisi şeriflerde, “Büyük günahlar şunlardır, bunlardan başka büyük günah yoktur” gibi bir ifade yer almamaktadır. Bunun için İslâm alimleri bu konuda da farklı sayılar bildirmişlerdir.

İbn Abbas (r.a.):

-Büyük günahlar yedi midir? diye sorulmuş: “Onlar yetmişe daha yakındır” diye cevap vermiştir. Başka bir rivayette de:

“Yediyüze yakındır, ancak tövbe ve istiğfar ile büyük günah diye bir şey kalmadığı gibi ısrar ile de küçük günah büyük günaha dönüşür”, diye cevap vermiştir. İbn Abbas (r.a.)’a göre Allah’ın yasak ettiği her şey büyük günahtır.

İbn Hacer el-Heytemi, 467 büyük günah saymıştır. Meşhur hadis alimi Zehebî (ö. 748/ 1347) “Kitabu'l-Kebair” adlı eserinde yüz küsur büyük günahtan söz etmiştir. Bunun için mü’min, büyük olsun küçük olsun kime karşı günah işlediğini düşünmeli ve bütün günahlardan sakınmalıdır.

Günahın İnsan Üzerindeki Etkisi

Günah insanın duygu ve düşünceleri üzerinde olumsuz etki yapar. Bakınız Peygamberimiz günahın bu etkisini nasıl açıklıyor.

Ebu Hureyre (r.a.) diyor ki, Peygamberimiz şöyIe buyurmuştur:

''Şüphe yok ki mü’min bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta oluşur. Eğer mü’min pişman olur, tövbe ve istiğfar ederse siyah nokta silinir. Mümin günaha dönerse o leke de artar. Sonra arta arta (bir kılıf gibi) kalbini kaplar.

Hadisi şerif iki noktaya dikkatimizi çekiyor:

 Birincisi, bir günahı hiç işlememek esastır. O günah ilk defa işlendiği zaman kalbi kirletmekte ve kalbin bazı özelliklerini yitirmesine sebep olmaktadır. Mümin yaptığı bu hatanın, işlediği bu günahın farkına varır, hemen tövbe ve istiğfar ederse kalbi de eski halini alır.

İkincisi, mümin, işlediği bu günahı tekrarlar ve devamlı yaparsa bu leke kalbini tamamen kaplamaktadır.

Günahın Cezası Şahsîdir

Günah işlemekten doğan ceza şahsidir. Yani herkes işlediği günahın cezasını kendi çeker, başkasının günahından sorumlu olmaz.

 Nitekim Kur’an-ı Kerim’de:

مَنِ اهْتَدى فَاِنَّمَا يَهْتَدى لِنَفْسِه وَمَنْ ضَلَّ فَاِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلَاتَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرى وَمَاكُنَّا مُعَذِّبينَ حَتّى نَبْعَثَ رَسُولًا                                               

“Kim hidayet yolunu seçerse bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur. Kim de doğruluktan saparsa kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü çekmez.” (İsrâ,15) buyurulmuştur.

İşlediği günahla kötü çığır açanlar aynı davranışta bulunanların günahı kadar günah taşımış olurlar. Konu ile ilgili olarak şöyle buyuruluyor:

وَإِذَا قِيلَ لَهُم مَّاذَا أَنزَلَ رَبُّكُمْقَالُواْ أَسَاطِيرُ الأَوَّلِينَ, لِيَحْمِلُواْ أَوْزَارَهُمْ كَامِلَةً يَومَ الْقِيَامَةِ وَمِنْ أَوْزَارِ الَّذِينَ يُضِلُّونَهُم بِغَيْرِ عِلْمٍ أَلاَ سَاء مَا يَزِرُونَ

“Onlara, ''Rabbiniz ne indirdi?'' denildiği zaman, “öncekilerin masallarını” derler, kıyamet gününde kendi günahlarını tam olarak taşımalarından başka, bilgisizlikleri yüzünden saptırmakta oldukları kimselerin günahlarından bir kısmını da yükleneceklerdir. Dikkat edin, yüklendikleri günah ne kötüdür.” (Nahl, 24-25)

Ayet-i Kerime, başkalarını yoldan çıkaran kimselerin sadece yoldan çıkarma günahını değil, yoldan çıkardığı kimselerin günahlarından bir kısmını da yüklenmiş olacakları bildirilmektedir.

Bir kısım Bedevîler Peygamberimizi ziyarete gelmişlerdi. Yün elbiseleri vardı. Peygamberimiz kılık ve kıyafetlerinden muhtaç olduklarını görünce, halkı onlara yardım etmeye çağırdı. Halkın bu çağrıya katılmada ağır davranması Peygamberimizi üzdü. Bu esnada Medineli birisi bir kese gümüş getirdi. Bunu bir başkası izledi, derken bir çokları yardım getirdi. Buna memnun olan Peygamberimizin sevinci yüzünden belli oldu. Şöyle buyurdu:

“Her kim İslam’da güzel bir çığır açar da kendisinden sonra onunla amel edilirse, o kimseye açtığı bu çığırla amel edenlerin sevabı kadar sevap yazılır. Amel edenlerin ecirlerinden de bir şey eksilmez. Her kim de İslam'da kötü bir çığır açar ve kendisinden sonra onunla amel olunursa, o kimseye açtığı bu çığırla amel edenlerin günahı kadar günah yazılır. Amel edenlerin günahından da bir şey eksilmez.”( Müslim, İlm, 6.)

İnsanı günah işlemeye sevkeden nefistir. Nefis, insanda bulunan kötülüklerin kaynağıdır. İnsan nefsi daima fena ve kötü olan tarafa meyleder. Bütün gücü ile kötülüğü telkin eder. Yani genel olarak insan nefsinin tabiatında şehvete, günaha ve kötülüğe meyil vardır. Nefis, kendi gücünü ve emrindeki araçla o yönde kullanır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de:

إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ

''Muhakkak nefis, aşırı şekilde kötülüğü emreder.” buyurulmuştur. (Yusuf, 53)

Ancak Allah Teâlâ insana iyiyi ve kötüyü ayırt edecek ve insanın zararına olacak şeylerden koruyacak akıl vermiştir. İnsan, kendisini diğer varlıklara üstün kılan akıl sayesinde nefsinin aşırı derecedeki isteklerini dengeler ve zararına olan şeylerden korur. Esasen insanın değeri de buradadır.

Dünya hayatının çekiciliği insanı günaha sevkeder:

Bundan başka insanı günaha sokan dış etkenler de vardır. Bunların başında dünya hayatının çekiciliği gelir. İnsanın aşırı istekleri onu günah işlemeye sevkeder. Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:

زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاء وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذَلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ الْمَآبِ

“İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar ve ekinlere karşı düşkünlük, çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir.” Âl-i İmrân,14)

Ayet-i Kerime’de sayılan dünya nimetleri ve dünya hayatının insana sevdirildiği ifade edilmektedir. Bu, tabiidir. Çünkü insanoğlu dünyada yaşıyor. Elbette bu nimetlerden yararlanacaktır. Allah Teâlâ bu nimetleri insan için yaratmıştır. Bu nimetlerden insanın kendisini mahrum etmesi doğru değildir. İnsan, çalmadan, çırpmadan, hile ve haksızlık yapmadan meşru bir şekilde bu nimetlerden yararlanacaktır. Zira bu nimetler onun için yaratılmıştır. Allah Teâlâ buyuruyor:

قُلْ مَنْ حَرَّمَ زينَةَ اللّهِ الَّتى اَخْرَجَ لِعِبَادِه وَالطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ قُلْ هِىَ لِلَّذينَ امَنُوا فِى الْحَيوةِ الدُّنْيَا خَالِصَةً يَوْمَ الْقِيمَةِ كَذلِكَ نُفَصِّلُ الْايَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ                                             

“(Ey Peygamberim)! De ki: Allah’ın kulları için yarattığı, süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde iman eden kimseler içindir. İşte bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz. (A’raf, 32)

Ancak insan, bu nimetler için yaşadığını sanmayacak ve hayatı dünya hayatından ibaret kabul edip bu nimetleri elde etmek için meşrû olmayan yollara başvurmayacak, günah işlemeyecektir. Bu nimetlerin daha güzelinin de var olduğunu düşünecek ve onlara erişmek için Allah'ın koyduğu ölçülere uyacaktır. Bu husus şöyle hatırlatılmaktadır:

 قُلْ اَؤُنَبِّئُكُمْ بِخَيْرٍ مِنْ ذلِكُمْ لِلَّذينَ اتَّقَوْا عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِدينَ فيهَا وَاَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللّهِ وَاللّهُ بَصيرٌ بِالْعِبَادِ       

“De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Muttakîler için Rableri katında içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın rızası vardır. Allah, kullarını çok iyi görür.” (Âl-i İmran, 15)

Günah İnsanı Dinden Çıkarır mı?

Peygamberlerden başka hiç kimse masum yani günah işlemekten korunmuş değildir. Peygamberlerde bulunması gerekli sıfatlardan birisi ''İsmet'' sıfatıdır ki, onlar günah işlemekten korunmuşlar demektir. Peygamberlerin dışında bu sıfat kimsede bulunmaz. Peygamberimiz (s.a.s.) buyuruyor:

وعن أنس رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: إنَّ رسولَ اللّه  قالَ: كُلُّ بَنِى آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَيْرُ الخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ.                   “Ademoğlunun hepsi günah işler. Günah işleyenlerin en hayırlısı ise tövbe edenlerdir.( İbn Mâce Zühd, 30.)

Büyük de olsa günah işleyen kimse dinden çıkmaz, günahkar olur. Kalbinde inancı olduğu halde ibadet görevlerini ihmal eden, şirk, nifak ve küfür dışındaki günahlardan birini veya birkaçını işleyen kimse, işlediği günahı helal saymıyorsa bu kimse mü’mindir, ama günahkâr mümindir.

Elbette yükümlü olduğu ibadetleri yapmadığı ve büyük günah işlediği için cezayı haketmiştir. Allah Teâlâ dilerse onu bağışlar, dilerse günahı oranında cezalandırır, ama imanı olduğu için er geç cennete girer.

وعن أبى ذر: جُندب بن جُنادةَ الغِفارىِّ رضى اللّه عنه أن النبىقال: أتانى جبريلُ عليهِ السلام فبشَّرَنى أنهُ مَنْ مَاتَ مِنْ أُمَّتِكَ  يُشْرِكُ باللّهِ شيئاً دخلَ الجَنَّةَ. قُلتُ: وَإنْ زَنَى وإنْ سرَق؟ قال: وإن زنى وإن سرَق. قُلتُ: وإن زنى وإن سرَق؟ قال: وإن زنى وإن سرَق. ثم قال في الرابعةِ: على رَغم أنف أبى ذرّ.                           

Ebû Zer (r.a.) şöyle diyor: “Peygamberimizi ziyarete gittim. Üzerinde beyaz bir elbise vardı, uyuyordu (uyandırmadım, geri döndüm. Bir süre sonra yine gittim, uyanmıştı. Şöyle buyurdu:

- “Lailahe illallah” -Allah'tan başka ilah yoktur- diyen ve bu ikrar üzerine ölen hiçbir kul yoktur ki cennete girmiş olmasın. Zina etse de hırsızlık yapsa da mı? dedim. Peygamberimiz: ”Evet, zina etse de hırsızlık yapsa da girer” buyurdu. Ben tekrar: “Zina etse de hırsızlık etse de mi” dedim. Peygamberimiz (s.a.s.): “Evet, zina etse de hırsızlık etse de girer” buyurdu. Ben; tekrar sordum: Peygamberimiz: ( Evet, Ebû Zer istemese de cennete girer” buyurdu. (Buhârî, Libas, 34; Müslim, İman, 40.)

Günah hakkında bu kısa bilgiden sonra şimdi de büyük günahlardan söz edelim.

1- Allah'a Ortak Koşmak

Büyük günahların en büyüğü Allah’a ortak koşmaktır. Bu sadece büyük günah değil, aynı zamanda küfürdür. Bütün Peygamberler Allah’ın bir olduğunu, ortağı ve dengi bulunmadığını ve yalnız O’na ibadet edilmesi gerektiğini duyurmuşlardır.

وَاِلهُكُمْ اِلهٌ وَاحِدٌ لَا اِلهَ اِلَّا هُوَ الرَّحْمنُ الرَّحيمُ     

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor: “İlahınız bir tek İlahtır. O’ndan başka ilah yoktur. O Rahmandır, Rahimdir.'' (Bakara, 163)

قُلْ هُوَ اللّهُ اَحَدٌ , اَللّهُ الصَّمَدُ , لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ , وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ                     

“De ki O Allah birdir. Allah samettir. O doğurmamış ve doğrulmamıştır. Hiçbir şey O’na eş ya da denk değildir.” (İhlas, 1-4)

Evet Allah birdir, ortağı ve dengi yoktur. Evrende her şeyin yerli yerinde olması ve herhangi bir düzensizliğin bulunmaması, onu yaratan ve yönetenin bir olduğunu ve ortağının bulunmadığını gösterir. Enbiya Sûresinin 22’nci ayetine bakınız bunu ne güzel ifade ediyor:

''Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı yer ve gök kesinlikle bozulup gitmiş (düzeni bozulmuş) ti. Demek ki Arş'ın Rabbi olan Allah onların yakıştırdıkları ve uydurdukları (sıfatlardan) münezzehtir.”

Peygamberimiz putperest bir topluluk içinde büyümüştü. Bugün Müslümanlar için birliğin sembolü olan Kâbe putlarla dolu idi.

Putlara tapanlar Allah'ı tanıyor, ancak O'nun ortakları olduğuna inanıyor ve bu ortaklar aracılığı ile O'na yaklaşacaklarını sanıyorlardı. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de:

وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّموَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّهُ قُلِ الْحَمْدُ لِلّهِ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ   

“Andolsun ki onlara (Allah'a ortak koşanlara) “gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, “Allah” diyecekler. De ki: (Öyle ise) övgü de yalnız Allah’a mahsustur, ama onların çoğu

Allah’ı tanıdıkları, yer ve gökleri Allah’ın yarattığına inandıkları halde putlara niçin tapıyorlardı? Onlar buna şu cevabı veriyorlardı: “Biz putlara, bizi Allah'a yaklaştırsınlar ve Allah katında bize şefaatçi olsunlar diye tapıyoruz” diyorlardı. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de:

اَلَا لِلّهِ الدّينُ الْخَالِصُ وَالَّذينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِه اَوْلِيَاءَ مَانَعْبُدُهُمْ اِلَّالِيُقَرِّبُونَا اِلَى اللّهِ زُلْفى           

“Dikkat et, halis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp kendilerine birtakım dostlar edinenler, onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz derler” (Zümer, 3) buyurulmuştur.

Halbuki bilemiyorlardı, Allah katında şefaat Allah’ın iznine bağlıdır. Allah izin vermedikçe hiç kimsenin şefaat etmesi söz konusu değildir. Nitekim Allah Teâlâ:

وَلَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُ اِلَّا لِمَنْ اَذِنَ لَهُ حَتّى اِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ قَالُوا الْحَقَّ وَهُوَ الْعَلِىُّ الْكَبيرُ                                   

 “Allah’ın huzurunda kendisinin izin verdiğinden başkasının şefaatı fayda vermez...” (Sebe, 23) buyurmuş ve Allah’a ortak koşan putperestlerin yanıldıklarını bildirmiştir.

وَاعْبُدُوا اللّهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِه شَيًْا ....           

Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Allah'a ibadet edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın...” (Nisa, 36)

En üstün saygı demek olan ibadet yalnız Allah’ın hakkıdır. O’ndan başkasına ibadet yapılmaz. Bunun için O’na yapılan ibadete başkasını ortak etmek, şirktir, en büyük günahtır. Allah’a gösterilen saygının benzeri, kim olursa olsun, başka hiç kimseye gösterilmez.

 Pek çok insan bu noktada yanılmakta ve şirke yönelmektedir. Kendisine itaatın Allah’a itaat olacağı Kur’an-ı Kerim’de bildirilen Peygamberimiz bile kendisine, ilahlaştırırcasına, saygı gösterilmemesine dikkat çekmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’yı övdükleri gibi beni övmeyin, şüphesiz ki ben, Allah'ın kuluyum. Bana, “Allah'ın kulu ve elçisi” deyiniz (yeter).''(Buhârî, Enbiya 48.)

Peygamberimiz şirke düşme konusunda Hıristiyanları örnek veriyor. Çünkü Hıristiyanlar Hz. İsa’yı aşırı derecede överek O’nu ilahlaştırmışlar ve küfre gitmişlerdir. Halbuki Hz. İsa ilah (Tanrı) değil, bizim Peygamberimiz gibi bir Peygamberdir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

 لَقَدْ كَفَرَ الَّذينَ قَالُوا اِنَّ اللّهَ هُوَ الْمَسيحُ ابْنُ مَرْيَمَ وَقَالَ الْمَسيحُ يَا بَنى اِسْرَائلَ اعْبُدُوا اللّهَ رَبّى وَرَبَّكُمْ اِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللّهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَاْويهُ النَّارُ وَمَا لِلظَّالِمينَ مِنْ اَنْصَارٍ               

“Andolsun ki, Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesihtir” diyenler kafir olmuşlardır. Halbuki Mesih: “Ey İsrailoğulları, Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk ediniz. Biliniz ki, kim Allah’a ortak koşarsa muhakkak Allah ona Cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir. Ve zalimler için yardımcılar yoktur.” (Mâide, 72)

Âyet-i kerime, Hz. İsa’nın bu konuda Hıristiyanları uyardığını bildirmektedir. Buna rağmen onlar bu uyarıya kulak vermemişler, ona tanrılık isnad ederek küfre gitmişlerdir. Peygamberimiz de Hıristiyanların düştükleri bu korkunç hataya düşmememiz için bizi uyarıyor. Çünkü Peygamber de olsa bir insanı aşırı derecede övmek ve onda -yalnız Allah’da bulunması gereken birtakım yetkilerin bulunduğuna inanmak- Allah korusun insanı şirke götürür.

Bazı kimselere birtakım cahil insanların onları ilahlaştırırcasına- saygı göstermeleri ve onların eteklerine yapıştıkları takdirde Cennete gideceklerine inanmaları da insanı şirke yönelten davranışlardır.

Allah’a yapılan ibadete başkasını ortak etmekten şirk olduğu gibi gösteriş için ibadet etmek, hayır yapmak da şirkin başka bir çeşididir. Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:

قُلْ اِنَّمَا اَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحى اِلَىَّ اَنَّمَا اِلهُكُمْ اِلهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّه فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّه اَحَدًا                               

“Her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi O'na ortak koşmasın.” (Kehf, 110)

Gösteriş için yapılan ibadeti, hayır ve hasenatı Allah kabul etmez. Esasen Allah, kendi rızası için olmayan hiçbir şeyi kabul etmez. İbadeti, her türlü gösterişten uzak yalnız Allah rızası için yapmalı, bunda dünya ile ilgili hiçbir çıkar sağlama düşüncesi olmamalıdır.

Allah’a ortak koşan kimse en büyük günahı işlemiş olur. Bundan tövbe etmedikçe, yani şirki terk etmedikçe Allah Teâlâ onu bağışlamaz. Allah Teâlâ'nın tek bağışlayamayacağını bildirdiği günah, budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim’de:

Sohbetimizi, Lokman Aleyhisselam‘ın oğluna yaptığı öğüt ile tamamlamak istiyorum:

وَاِذْ قَالَ لُقْمنُ لِابْنِه وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَىَّ لَاتُشْرِكْ بِاللّهِ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظيمٌ                         

“Yavrucuğum, Allah’a ortak koşma, doğrusu Allah’a ortak koşmak, büyük bir zulümdür.” (Lokman, 13)


 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]