* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Riya - Kimi Kandırıyoruz  (Okunma sayısı 210 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Riya - Kimi Kandırıyoruz
« : Mart 04, 2020, 07:14:26 ÖÖ »
Riya -  Kimi Kandırıyoruz

Cündüb b. Abdullah’tan nakledildiğine göre Rasulüllah (s.a.s.) şöyle demiştir: “Kim duyulsun diye iyilik yaparsa, Allah (onun bu niyetini herkese) duyurur. Kim gösteriş için iyilik yaparsa, Allah da (onun bu riyakârlığını herkese) gösterir.” (Müslim, Zühd, 48.)

Beğenilmek, takdir edilmek, övülmek, parmakla gösterilen, görünen, bilinen olmak… İnsan olarak hepimizin kalbinin bir köşesinde bu duygular az ya da çok vardır. Kimi gerçekten takdir edilesi davranışlar sergiler, bu yönüyle ön plana çıkmak istemese de bir şekilde yaptıkları kendisini görünür kılar. Buna rağmen tevazu göstermeyi elden bırakmaz.

Kimi de aslında âdeti olmadığı hâlde sırf beğenilme duygusunu tatmin etmek için başkalarının gözü önünde takdirle karşılanacak davranışlarda bulunur. İnsanlar nezdinde görünür, bilinir ve konuşulur olduğunu fark ettikçe bundan haz duyar. İnandırıcılığıyla herkesi kendine hayran bıraktığını düşünerek bir kez daha kendisine hayran olur. Gün gelip de gerçek ortaya çıktığında duyacağı pişmanlığı aklının ucuna bile getirmeden etrafını kandırmaya devam eder. O, her ne kadar başkalarını aldattığını zannederek cesaretle rolünü oynamayı sürdürse de aslında en başından beri kendi kendini kandırdığının farkına varamayacak zavallı bir kimsedir.

Allah Rasulü “Kim duyulsun diye iyilik yaparsa, Allah (onun bu niyetini herkese) duyurur. Kim gösteriş için iyilik yaparsa, Allah da (onun bu riyakârlığını herkese) gösterir.” (Müslim, Zühd, 48.) buyurur. İnsanın içini sinsice kemiren riya hastalığına karşı ikaz eder hepimizi. Başkalarının gözünü boyadığını zannederek kimse kendini kandırmasın ister.

Zira er ya da geç, bu dünyada ya da ahirette riyakârın gerçek niyeti, kalplerde olanı hakkıyla bilen Yüce Allah (Teğabün, 64/4.) tarafından ortaya çıkarılacaktır. Rızasının gözetilmediği, samimiyetten uzak ve ihlassızca yapılan hiçbir amel O’nun katında kıymet ifade etmeyecektir. Amellerin karşılığının verileceği hesap gününde Allah (c.c.) riyakârlara şöyle seslenecektir: “Dünyada kendilerine gösteriş yaptıklarınızın yanına gidin! Bakalım onlardan bir hayır görebilecek misiniz?” (İbn Hanbel, V, 429.)

Kıyamet günü hesaba çekilecek üç kulun tasvirine dair başka bir hadiste Hz. Peygamber, amellerindeki gerçek niyetlerinin ortaya çıkmasıyla riyakârların nasıl hüsrana uğradıklarını daha da somut bir şekilde anlatır: Öncelikle Allah uğrunda şehit olduğunu düşünen bir adam huzura getirilir. Kendisine verilen nimetler sayılır, o da hepsini hatırlar. Allah Teala bu nimetlere karşılık ne yaptığını sorar ona. “Şehit düşünceye kadar senin uğrunda savaştım” der. Ancak onun asıl niyetini bilen Yüce Allah, “Yalan söylüyorsun, sen sana ‘cesur’ desinler diye savaştın. Nitekim bu da söylendi.” buyurur. Bunun üzerine adam yüzükoyun sürüklenerek cehenneme atılır. İkinci olarak ilim öğrenip öğretmiş ve güzel Kur’an okuyan bir adam huzura getirilir. Kendisine verilen nimetlere karşılık ne yaptığı sorulur. O da öğrendiği ilmi başkalarına öğrettiğini ve Allah için Kur’an okuduğunu söyler. Fakat Allah (c.c.) kendisine ‘âlim’ desinler, ‘güzel Kur’an okuyor’ desinler diye bunları yaptığını yüzüne vurur ve o da aynı şekilde cehenneme atılır. Son olarak kendisine Allah’ın her türlü maldan bolca verdiği zengin bir adam huzura getirilir. Bütün bu nimetlere karşılık ne yaptığı sorulunca o, “Malımı sırf senin uğrunda, senin istediğin yollarda harcadım.” der. Onun maksadını da çok iyi bilen Yüce Allah, yalan söylediğini, kendisine “cömert” desinler diye böyle yaptığını ve emeline ulaştığını buyurur. O da sürüklenerek cehenneme atılır. (Müslim, İmare, 152.)

İnsanı yaratılmışların en değerlisi kılan, yerde ve gökte ne varsa her şeyi onun hizmetine amade eden, onu yeryüzündeki halifesi ilan eden Yaratan’ın, bahşettiği bunca nimete karşılık ondan istediği tek bir şey vardır:

“Dini Allah’a has kılarak kulluk etmek.” Bu konuda en ufak bir ortaklık imasına dahi tahammülü yoktur. Riya olgusuna bu açıdan yaklaşıldığında insanın ne denli bir tehlike içinde olduğunu anlamak zor değildir. Nitekim yaptığı herhangi bir ibadet ya da iyilikte Allah’ın rızası yerine kulların beğenisini kazanma düşüncesinde olan riyakâr kişi, gizliden gizliye şirke bulaşmaktadır. Bu nedenle Hz. Peygamber, namazını başkası görüyor diye güzelleştirerek kılan kimsenin misalinden hareketle riya ve gösterişi “gizli şirk” olarak niteler. (İbn Mace, Zühd, 21.) Yüce Allah’ın şirk karşısında kuluna muamelesi ise gayet nettir: “Ben şirk konusunda kendisine ortak koşulanların en uzak (ve yüce) olanıyım. Her kim bir amel işler de benimle birlikte başkasını ona ortak ederse onu şirkiyle baş başa bırakırım.” (Müslim, Zühd, 46.)

Riya, imanla asla bağdaşmayan kötü bir tutumdur. İnanan bir insanın gerek Allah ile gerekse diğer insanlarla ilişkilerinde samimi ve dürüst olması gerekir. Aksi takdirde münafıklara benzeme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.

Kur’an-ı Kerim’de münafıklar namaz, zekât ve sadaka gibi ibadetleri sırf gösteriş olsun diye yaptıkları için ciddi anlamda eleştirilirler. (Nisa, 4/36-38, 142; Maun, 107/4-6.) Mallarını samimiyet ve ihlastan uzak gösteriş maksatlı harcamaları nedeniyle onlar, üzerinde biraz toprak bulunan ve şiddetli yağmura maruz kaldığında çıplak kalan bir kayaya benzetilirler. (Bakara, 2/264.)

Neredeyse hayatlarının tümü ikiyüzlülük ve riya üzerine kurulu olan münafıklara benzememek ve şirk tuzağına düşmemek için yaptığımız her işte Allah’ın rızasını gözetmeliyiz. Zira amelleri sırf Allah rızası için yapmak, kalbi hile ve aldatma duygularından salim kılar. (İbn Mace, Sünnet, 18.) Her durumda ihsan bilinciyle hareket etmeli, Yüce Allah’ın her an bizi gördüğünü ve bizimle beraber olduğunu unutmamalıyız. Riya yaparak kimi kandırıyoruz aslında?

Bu soru üzerinde defalarca düşünmeliyiz. Ve kalbi sinsice ele geçiren bu illetten korunmak için Sevgili Peygamberimizin şu duasıyla Rabbimize sığınmalıyız: “Allah’ım fakirlikten, küfürden, şirkten, nifaktan ve görsün duysunlar diye yapılan amelden sana sığınırım.” (İbn Hibban, Sahih, III, 300.)

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]