* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Çanakkale Destanı  (Okunma sayısı 71 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 8125
Çanakkale Destanı
« : Dün, 05:55:28 ÖS »

 
Çanakkale Destanı

“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,

Bir vatan kalbinin attığı yerdir..”

(Necmettin Halil Onan)

“Çanakkale Savaşı ve Zaferi” hakkında, Çanakkale Harp Cephesi 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa şunları söylüyor: “Müttefik (düşman) donanmasının saldırısı başladığı zaman, Gelibolu Yarımadası’nın Bolayır’dan, Anafartalar’a, Ağıldere’ye kadar olan kısmı, 3. Kolordu tarafından tutulmuştu.7. Tümen Kavaksuyu’ndan Deliyani Limanı’na kadar olan bölgede görev almıştı.

Onun güneyinde iki Jandarma Taburu yerleştirilmişti. Mustafa Kemal’in 19. Tümen’i, beklenen bir çıkarmaya karşı ihtiyatta tutulmuştu.

Yarımadanın güney kısmı, Müstahkem Mevki Komutanı Cevat (Çobanlı) Paşa’nın emrinde, 9. Tümen tarafından tutuluyordu. Anadolu yakasında ise müstahkem mevki emrinde Jandarma Birlikleri ile 64. Alay yer almıştı…

Boğaz’ın ilk bombardımanı 3 Kasım 1914’de 28 Savaş Gemisi ile yapılmış ve bu saldırı 17 dakika sürmüştü. 13 Aralık 1914’de de B -2 Denizaltısı, Mesudiye’yi torpillemişti. 19 Şubat 1915’te Müttefik Donanma, bizim Topların ateş menzili dışına yerleşerek, girişteki Bataryaları ateş altına aldı. Onlara cevap verecek uzun menzilli Topumuz yoktu. Girişteki Tabyalarımız tahrip edildi. 27 Şubat’ta da üç Savaş Gemisi, Boğaz’dan içeri girdi. Yerleri, onlarca belli olmayan Obüslerimizin ateşleri karşısında geri çekilmek zorunda kaldılar. 

18 Mart’ta, bugün donanmayla zorlamaya karar vermişlerdi. Harekâtı, taarruz planını hazırlayan Amiral Dö Robek idare edecekti. Donanma, saat 10.30’da iki kat halinde ilerledi. Karanlık Liman’da düşman donanmasının 274 modern Topuna karşı biz, 78 adi ateşli Topla karşı koymak zorundaydık. Amiral Dö Robek, Torpil tarama gemilerini ileri sürmüştü.

Bunlar denizi temizleyecek, donanma da kolayca ilerleyecekti. Kıyı Bataryaları üçünü ateşi ile tahrip edince, donanmada bir şaşkınlık belirtileri başladı. Onu Fransızların Büve Zırhlısı’nın Torpile çarpıp batması izledi. Arkasından İngilizlerin İnflexible ve İrresistible Gemilerinin Torpile çarpmaları takip etti. Daha ileri gidilirse, donanmanın yarıdan fazlasının elden çıkacağından korkan Amiral Dö Robek, saat 17.30’da çekilme emri vermek zorunda kaldı.

Bu sırada dönüş manevrası yapan Ocean Zırhlısı da saat 18.00’da Torpile çarptı. Nusret Mayın Gemisi’nin cesur kaptanı Tophaneli Hakkı Bey, gayretiyle bir gecede, kötü hava şartlarına rağmen Boğaz’ı mayınlayıvermişti. Yenilmez armada üç zırhlıyı Boğaz sularına bırakmış, Golva, Süfren, İnflexible olmak üzere üç zırhlıyı da ağır yaralı olarak, geri götürmek zorunda kalmıştı. Diğer gemilerde de insan kayıpları vardı. Yalnız Bouvet’de 600 insan sulara gömülmüştü. Bizim kaybımız ise 3 Subay, 22 Er Şehid, 2 Subay ve 59 Er yaralımız vardı. Az kayıpla tarihe şan veren bir zafer kazanmıştı.

Düşman ateşi, bir 24’lük Topumuzun tahribine yo açmış, yara alan 8 Toptan 2 adedi hariç, diğerleri onarılarak ertesi gün savaşa hazır olmuşlardı. 18 Mart (1915) yenilgisi, İngiliz ve Fransızlara acı bir ders vermişti…” Savaş sırasında bu Cepheden geriye sevk olunan hasta ve hava değişikliği 64.440 sayısına ulaşan miktarını da eklersek, meydana gelecek olan; 251.309 toplam rakamı ile “Çanakkale” Cephesi’nde verdiğimiz genel zâyiatı (kaybı), gerçeğe yakın bir derecede göstermiş olacağız. 

İtilaf Devletleri’nin bu cephedeki zâyiatına (kaybına) gelince; Ölü, yaralı, esir ve kayıp olarak İngilizlerin; 216.000 kişi ve Fransızların kaybı; 115.000 kişi olmak üzere toplam; 331.000 kişidir. (Bkz. Fransa Ordusu Binbaşılarından De Civieux’un, “1915-18 Büyük Harbi” adlı Kitabı, sayfa, 50.)  (1) 

İstiklâl Marşı Şairimiz Üstad Mehmed Âkif (Ersoy), “Çanakkale Şehidlerine” adlı şiirinde “Çanakkale Zaferi”ni kazanan Şehid ve Gâzilerimizi şöyle selamlıyor:

 Âsım›ın nesli...Diyordum ya...nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,

Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

110. Zafer Yıldönümü’nde “Çanakkale Destanı”nı yazan Şehid ve Gâzilerimize Allah Teâla’dan rahmet niyaz ediyorum. Mekânları Cennet olsun. Ruhlarına Fatiha.
------------------------------------------------------------------
(1) Daha geniş bilgi için bakınız; “Çanakkale Destanı”, Mehmet Emin Gerger, Gerger Yayınları, İstanbul.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap