* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Lozan Antlaşması - 24 Temmuz 1923  (Okunma sayısı 1527 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Lozan Antlaşması - 24 Temmuz 1923
« : Temmuz 26, 2020, 04:45:49 ÖÖ »
Lozan Antlaşması - 24 Temmuz 1923
   
Ankara'da seçilen Türk Heyeti, tren yoluyla hâlen işgâl altındaki İstanbul'a, oradanda Lozan'a gitmek üzere Ankara'dan yola çıkmışlardı. İzmit'te mola verdiklerinde onları Nureddin Paşa karşıladı.(İzmir fatihi, Afyon ve Dumlupınar gâlibi, Kut'ül Amâre muhasırı.)

Heyete "Misâk-î Millî'den asla tâviz vermemeleri" gerektiğini söyleyerek, üç gün önce linçten sonra tren istasyonunda cesedini astırdığı hâin gazeteci Ali Kemal'in daracağındaki bedenini göstererek "akıbetiniz böyle olur" demeye getirmişti.

Heyet İsviçre'ye gitti iki ayrı seferde yapılan toplantılar sonucunda bir antlaşma imzalandı.

Bu antlaşma, İsviçre'nin Leman Gölüne kıyısı bulunan Lozan'da ki Rumine Sarayı'nda TBMM temsilcileri İsmet İnönü Başkanlığındaki heyet tarafından İngiltere, Fransa, İtalya, Romanya, Sırp - Hırvat - Slovenya (Yugoslavya) ve Yunanistan'la 143 madde üzerinde yapılmıştı.

"Lozan Barış Anlaşması" diye tarihe geçen bu konferansın toplanmasının ardından 97 yıl geçti. Ancak tartışmalar artarak devam ediyor.

LOZAN'DA NELER OLDU ?

Lozan Konferansında ele alınan başlıca konular: Osmanlı'dan kalan borçlar, Boğazlar meselesi, kapitülasyonlar, savaş tazminatı, azınlıkların durumu ve Türkiye'nin sınırlarının belirlenmesi olmuştu.

Sonuçları ise hiçde iç açıcı olmadı :

1)   Osmanlı'dan kalan borçlar meselesi :
   
Lozan anlaşmasıyla Osmanlı'dan kalan borçları ödemeyi kabul ettiğimiz gibi, 58. Maddede karşımıza konulan; " Türkiye, Osmanlı Hükümetince İngiltere'ye sipariş verilmiş olup İngiltere Hükümetince 1914 yılında el konulan Reşadiye ve Sultân Osman zırhlıları için ödenmiş paraların geri verilmesini, ne İngiltere'den, nede onun uyruklarından istememeği kabûl ve bu konuda her türlü istemlerinden vazgeçer" hükmünüde aynen kabullendik. (Yâni Osmanlı'dan kalan borçları kabûl et, alacağına çizgi çek.)

2) Boğazlar meselesi : 23. Madde'de belirtildiği üzere " Taraflar Çanakkale Boğazında, Marmara Denizinde ve Karadeniz Boğazında denizden ve havadan gerek barış, gerek savaş zamanlarında özgürce geçiş ve gidiş-geliş ilkesini kabûl konusunda anlaşmışlardır."

3) Azınlıklar meselesi;

Madde 45 : Türkiye'nin Müslüman olmayan azınlıkları için tanınan haklar, Yunanistan tarafından da kendi topraklarında bulunan Müslüman azınlığa tanınmıştır.(Ancak Yunanistan tarafından hiç bir zaman uygulanmadı. Batı Trakya'da Müftü seçimine bile müdahale ettiler. Girit'te, Rodos, İtanköy'de Atina'da camileri saf dışı bıraktılar.)

Bu konuyla ilgili Cumhurbaşkanımız, Aleksis Çipras'la yaptığı ortak basın toplantısında aynen şunları söyledi. "Batı Trakya'da Müslüman Türk azınlığa Lozan Antlaşmasındaki haklar tanınıyormu? Müftü niçin atanıyorda Lozan'a göre seçilmiyor? Ama bakın İstanbul'daki Patrik atanmıyor, Kutsal Sinod tarafından seçiliyor. Kutsal Sinod üyeleri azaldığı için Türk Vatandaşlıkları verdim böylelikle üye sayısı 7'den 17'ye çıktı. Yunanistan'da kişi başına düşen gelir ortalama 15 bin Euro iken, Batı Trakya'da niçin 2.200 Euro?" diyerek âdeta " gereğini yapın yoksa ben yaparım" mesajı vermiştir.

4) Sınırların belirlenmesi meselesi;

Madde 15 —Türkiye aşağıda sayılan Adalar üzerindeki tüm hak ve senetlerinden İtalya yararına vazgeçer : Bugün İtalya’nın işgali altında bulunan Astampalya (Astropalia), Kodoş
(Rhodes), Kalki (Calki), Skarpanto, Kazos (Casso), Piskopis (Tilos), Misiros (Misyros), Kalimnos (Kalymnos), Lcros, Patmos, Lipsos (Lipso), Sombeki (Simi) ve Istanköy (Koş)
Adaları ile bunlara bağlı olan adacıklar ve Meis (Castellorizo) Adası.

Madde 17: Türkiye'nin Mısır ve Sudan üzerindeki tüm hukuk ve senetlerinden vazgeçmesine ilişkin hüküm 5 Kasım 1914 gününden başlayarak geçerlidir.

Madde 20: Türkiye, İngiltere Hükümetince Kıbrıs'ın 5 Kasım 1914'te açıklanan ilhakını tanıdığını bildirir.

Madde 22: Türkiye, 18 Ekim 1912 günü Uşi Antlaşması ve ona ilişkin Bağıtlar gereğince, Libya üzerinde sahip olmuş bulunduğu tüm hak ve ayrıcakların kesinlikle kaldırılmış olmasını tanıdığını açıklar. (Uşi antlaşması gereği İtalyanların işgâl ettiği 12 Ada alınacak karşılığında Libya verilecekti. Biz bizim olan Libya'yı vermiş, fakat yine bizim olan işgâl altındaki 12 Ada bize iâde edilmemiştir.)

LOZAN ZAFERMİ ?

Hayır.. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle "Lozan'ı zafer diye yutturmaya kalkıyorlar."

Çünkü vicdanlar rahat değil. El çabukluğu ile elimizden gaspedilen ve Misâk-î Millî sınırlarımız dahilinde gözüken topraklarımıza kavuşmadan da vicdanlar rahatlamayacaktır.

Tekrar hatırlayacak olursak Cumhurbaşkanımızında sık sık ifâde ettiği Misâk-i Millî sınırlarımız Batı Trakya, Batum, Kerkük-Musul, Halep, 12 Ada, Kıbrıs'tan geçer, taa Libya'ya, Girit'e, Kırım'a uzanır.

Hâlen Genel Başkanlığını yaptığım, Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği'nin başlattığı Misâk-i Millî sınırlarına dönüş için uluslararası mahkemelerde hak arama dâvâları hazırlığı çalıştayının ilki, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlyas Topsakal'ın ev sahipliğinde 9 Temmuz 2020 tarihinde birbirinden kıymetli Hocalarımız, hukukçularımız, arşivcilerimiz, komutan ve uluslararası stratejistlerin katılımıyla İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binasında Enver Paşa'nın ödül törenleri için kullandığı 'Kılıçlık" salonunda yapıldı.

Bu konuyla ilgili ilk çıkışımız pandemi döneminde Anadolu Ajansı tarafından duyurulduğunda kendilerini Atatürk'ün partisi olarak tanımlayan partinin genel başkan yardımcısı Lozan'a vurgu yaparak "olan olmuş, geçen geçmiş neyin peşindesiniz bu işlerden birşey çıkmaz" türünden bir şeyler söylemişti.

Sayın başkan yardımcısı ile avânesine buradan hatırlatayım. Lozan'da Suriye sınırımız neye göre belirlenmişti. 20 Ekim 1921'de Fransa ile yaptığımız Ankara Antlaşmasına göre belirlendi. Peki buna göre Hatay bizdemi kaldı?Hayır.

Peki, Lozan'da biz 20. Madde ile Kıbrıs'tan vazgeçtikmi? Evet.

Sonra n'oldu?

1939'da Hatay bize geçtimi geçti. Lozan'da Hatay varmıydı? Yoktu.

Kıbrıs'ta ne oldu? 1957'de Rahmetli Menderes'in Dışişleri Bakanı yaptığı Fatin Rüştü Zorlu 1959'da Cenevre'de Kıbrıs'la ilgili garantörlük hakkımızı aldımı? Aldı.

Biz ne yaptık 1974'te bu garantörlük hakkımızı kullanarak Kıbrıs'a girdik.

Bu zihniyete kalsa, ne Hatay ne de Kıbrıs bizde olurdu.

Hatta Atatürkçülüğü kimseye bırakmayan bu zihniyet o dönemde yaşasaydı; Atatürk, "Hatay'ı Anavatan'a katmak için çalışma başlatıyoruz" dediğinde, bugün olduğu gibi ilk bunlar karşı çıkar ve "yapma etme Atam Lozan'da her şeyi imzaladık kabûl ettik, Lozan'da defterler hatta kapaklar kapandı, üzerine çiviler çakıldı herşey bitti sen daha neyin peşindesin" diyerek Atatürk'e bile karşı çıkarlardı.

Evet Lozan'da herşey bitmedi, zâten anlaşmanın ardından sert tartışmalar yaşanan TBMM'de bâzı milletvekilleri Türk Heyetini Misâk-i Millî'ye uymamak, hatta ona ihânet etmekle suçlamışlardı. Lozan döneminin Başbakanlarından Rauf Orbay ölmeden önce Cemal Kutay'a Lozan kayıplarını yüreği kan ağlayarak anlattığı gibi, başta Mersin Milletvekili Niyazi Bey olmak üzere Yahya Kemal Beyatlı, Hamdullah Suphi, Faik Öztrak, Mustafa Necati, Şükrü Kaya, Vasıf Çınar ve Hasan Basri Çantay gibi milletvekilleri meclis kürsüsünden Lozan Antlaşmasının kabûl edilemez olduğunu haykırmışlardı. Sevr'den Lozan'a geldik diyenler de iyi biliyorlardı ki, Sevr'i uygulamak zâten imkânsızdı. Çünkü Yunanistan dışında hiç bir ülkenin Meclisi Sevr'i onaylamamıştı.

Şimdi ise yine başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, bu asil milletin hiç bir ferdi oldu bittiyle Lozan'da elimizden gaspedilen Misâk-i Millî sınırlarımızdan asla vazgeçmeyecektir. (Ayasofya, Lozan'ın yıldönümünde Misâk-i Millî sınırlarımıza yeniden dâhil edilmiştir.)

Misâk-î Millî KIZILELMA'mızdır ve bu hedefe ulaşıncaya kadarda mücâdelemiz devam edecektir.

Halit Kanak.