Allah Rızası İçin Göç Eden Muhacirler Kur’an-ı Kerim’de Övülmüştür
Resul-ü Müctebâ Efendimiz buyuruyor, “Muhacir kimdir?
Allah’ın yasak ettiği şeylerden uzaklaşan kimsedir.
” Kur’an-ı Kerim’de Haşr Suresi 88. Ayet’te ve daha birçok yerde muhacirlerden bahsedilir. Dinleri uğruna, iman ettikleri için ve Peygamber Efendimizin izinden gitmek için mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihat etmek için Mekke’den Medine’ye göç edenlere muhacir deniliyor. Bu muhacirler Kur’an-ı Kerim’de övülmüştür. Peygamber Efendimiz, çoluk çocukları varken, zenginlikleri varken, akrabaları varken iman edenlere Mekke’den Medine’ye göç etmelerini emretmiş. İmanlarından, halis niyetlerinden dolayı her türlü zorluklara sabrederek, Cenab-ı Allah’tan sevap dileyerek yola çıkan muhacirler Medine için yola çıktı.
Tabi şimdi uçak var, otobüs var, tren var, araba var ama o zamanlar hem bunlar yok hem de imkân yok. O zaman çölde yürümek var, çölde giderken eşkıya tarafından öldürülmek var. Muhacirler o dönem her şeylerini Mekke’de bırakarak yola çıktılar. Hatta bazıları eşlerini bıraktı. İman etmeyen eşini bile Mekke’de bırakan muhacirler var. Muhacirler, Kur’an-ı Kerim’de, “Mallarından, diyarlarından çıkarılan kimseler” diye anlatılmıştır.
HİCRET 3 ŞEKİLDE OLUR
Hicret 3 şekilde olur. Hicret, kendi memleketindeki her şeyi bırakarak başka bir memlekete göçmeye denir. İlki İslamiyet’in ilk yıllarında olduğu gibi din uğruna, iman uğruna bir yerden başka bir yere göç etmektir ki, bunlar Kur’an-ı Kerim’de, “Memleketlerinden ve mallarından çıkarılanlar” diye bahsedilir. Nisa Suresi 100. Ayet’te de, “Her kim Allah yolunda hicret ederse yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de bulur ve her kim Allah’a ve Peygambere hicret kastiyle evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse muhakkakki onun ecri Allah’a düşer, Allah bir gafur, rahîm bulunuyor” diye buyuruluyor. Bir de münafıkların muhacirleri vardır. ‘Hz. Ebubekir önemli bir insan, Hz. Osman önemli bir insan, Hz. Ali önemli bir insan, Hz. Ömer iyi bir insan. Bunlar gittikleri yerde yeniden önemli insanlar olarak anılır ve yine bana faydaları olur’ diyerek hicret eden münafıklar vardı. İnanmadıkları halde, dünyevi bir menfaat uğruna göçenlere münafık muhacir denilir. Allah’ın rızasını değil, dünyevi menfaatleri için göç eden münafık muhacirler de, ikinci muhacir tipi olarak söylenilebilir.
Son olarak da Allah için yapılan hicret vardır. Yani bütün isyan teşkil eden, Allah’ın ve Resulünün emirlerine karşı gelen her şeyi elinin tersiyle itip Hak yola girmek. Buna da hicret denilir. Peygamber Efendimizin, “Muhacir kimdir? Allah’ın yasak ettiği şeylerden uzaklaşan kimsedir” hadis-i şerifinde bahsettiği muhacirler de üçüncü olarak anlattığımız muhacirlerdir.
ALLAH’IN ÖVGÜSÜNÜ ALAN KİMSELERE LAF ATANLAR İFLAH OLMAZ
Kur’an-ı Kerim’de muhacirler övülüyor. Yüce Allah bu fedakâr insanları çok övüyor. Halis niyetle, Allah rızası için göç eden muhacirlere laf atanlar, kötü söz söyleyenler ve sataşanlar bir daha iflah olmaz. Allah’ın övgüsünü alan kimselere laf atanlar iflah olmaz.
Resulullah’ın emrine uyup Mekke’den Medine’ye göç eden muhacirlerle, Medine’nin yerli halkı kardeş olarak ilan edilmiştir. Medine’nin yerlilerine de ‘Ensar’ deniliyor. Ensar ile muhacir kardeş ilan edildikten sonra her şeylerini paylaştılar. Evinde 2 odası olan ensar, 1 odasını muhacir kardeşine verdi. 2 dönüm tarlası olan ensar, 1 dönümünü muhacir kardeşine vermiştir.
ŞİMDİ BİZ DE ALLAH’IN ÖVGÜSÜNÜ ALABİLİRİZ
Şimdi biz o zamanda değiliz. ‘Muhacir olma fırsatını da, ensar olma fırsatını da kaçırdık. Allah’ın övgüsünü nasıl kazanacağız?’ diyerek hiç hüzünlenme. Şimdi ahir zamandayız. Televizyonda para uğruna çocuklarımızın zihnini zehirliyorlar. Televizyon olmayan ev var mı şimdi?
Toplumsal hayatımızda, ticari hayatımıza karşı birçok kötülük var. Bütün bunlara rağmen Allah’ın yasak ettiği şeylerden, Resul-ü Müctebâ Efendimizin uyardığı şeylerden kaçanlar, aynı Mekke’den Medine’ye göç etmiş gibi olur. Bu müjdeyi Peygamber Efendimiz hadis-i şerifle bize vermiştir. Şimdi biz de Allah’ın övgüsünü alabiliriz. Haramlardan kaçıp, günahlardan uzaklaşıp, İslamiyet’in emrettiği şekilde, Resulullahın sünnetine uyarak muhacir olabiliriz. Bu fırsat halen elimizde.
Allah’ın övdüğü muhacirlerden olma fırsatı kıyamete kadar devam ediyor.
Prof. Dr. Cevat Akşit.