Yarın Kıyamet Kopacakmış Gibi Tövbe Etmekte Aceleci Davranmalıyız
Resulü Müctebâ Efendimiz buyuruyor: “Kullarından bir kimse dünyada içki içer ve o günahından dolayı tövbe etmeden ölürse Allah da ahirette ona cennet şarabını içirmez” diye buyuruyor. Biz insanız ve en büyük özelliklerimizden birisi de hata yapmaktır. ‘İnsan beşer hata yapar üçer beşer’ diyoruz sürekli. Ama hatadan pişman olup tövbe etmek de çok önemli. Bir hata yaptığımızda, bir günah işlediğimizde hemen tövbe etmeliyiz. Yarın kıyamet kopacakmış gibi tövbe etmekte aceleci davranmalıyız. Yoksa son nefesini verirken herkes tövbe edebilir. Çünkü ölüm hali geldiği zaman o insanın perdeleri kalkar ve gerçekler görünür. O yüzden de son pişmanlık çare eder mi? Etmez.
SON PİŞMANLIĞIN KÂR ETMEZ
Son anda ölüme yakın anda tövbenin kabul edilmediğine ilişkin birçok delil var. Bunlardan bir tanesi de Hz. Musa ve Firavun arasında yaşanan olaydır. Bu son pişmanlığın kâr etmediğine dair en güzel örnektir. Kur’an-ı Kerim’de de bahsedilmiştir bu olaydan. Hz. Musa, 12 Yahudi kabilesiyle birlikte Firavun’un zulmünden kaçarken Kızıl Deniz’in önüne gelmişler. Yahudiler hemen ümitsizliğe kapılmış tabi ama Hz. Musa korkmamalarını söylemiş ve Allah’a dua etmiş. Duası kabul olmuş ve Kızıl deniz yarılarak 12 yol açılmış. Firavun ve askerleri de bu manzarayı görünce hemen peşlerinden hücum etmiş ama yolun ortasındayken Kızıl Deniz’de Hz. Musa’nın duasıyla açılan yollar kapanmış. Tabi ölümün geldiğini anlayan Firavun hemen anlamış durumu. Bu hadise Kur’an-ı Kerim’de Yunus Suresi 90-91’inci ayetlerde şöyle ifade edilmiştir: “Derken İsrâiloğulları’nı denizin öteki yakasına geçirdik. Firavun ve ordusu da haksız yere onlara saldırmak üzere peşlerine düşmüştü. Sonunda Firavun boğulmak üzereyken şöyle dedi: ‘Elhak inandım ki, İsrâiloğulları’nın iman ettiğinden başka tanrı yokmuş! Ben de artık kendini O’na teslim edenlerden biriyim.’ Şimdi mi? Hâlbuki daha önce hep başkaldırmış ve bozguncular arasında yer almıştın.”
BÜTÜN MÜMİNLER KARDEŞTİR VE BİR VÜCUDUN AZALARI GİBİDİR
“Kullarından bir kimse dünyada içki içer ve o günahından dolayı tövbe etmeden ölürse Allah da ahirette ona cennet şarabını içirmez” hadis-i şerifinden ders çıkarıp Hz. Muhammed Mustafa Efendimizin söylediklerine uymayı hiçbir zaman bırakmayalım. Bütün müminler de kardeştir ve bir vücudun azaları gibidir. Bir insan ‘elim koparsa kopsun’ diyemiyorsa biz de mümin kardeşlerimizi uyarmaktan geri kalamayız. İslam’ın hükümlerini söylemek, Allah’ın emir ve yasaklarını duyurmak, Resulullahın sünnetini anlatmak sadece biz hocaların görevi değil. Sizin de çevrenizde içki içen, harama bulaşan ve bazı günahlarda ısrar eden kimseler varsa, onları uyarın ve Hakk’a davet edin. Her müminin evvela ailesine, sonra akrabalarına, sonra çevresine ve sonra tüm dünyaya karşı görevleri, sorumlulukları var. O yüzden çevremizde içki içen biri varsa onu uyarıp, hemen tövbe etmesi gerektiğini söylemeliyiz. Peygamber Efendimiz bize bunu emrediyor.
LANETLİ KİMSELERİN OLDUĞU YERE LANET YAĞAR
İçkiyle ilgili olarak bir başka tehlike de, içki içilen yer rahmet yağmaz. Sadece içki de değil kumar oynanan, zina yapılan yerlere de rahmet yağmaz. Öyle meclislerde bulunmak bile doğru değildir. Oradaki günahı işlemiyor olsan bile, orada içki, kumar ve zina gibi pis haramlar işleniyorsa Müslüman’ın orada durmaması gerekir. Tüm uyarılara rağmen bu günahlarda ısrar eden ve vazgeçmeyen melun insanlardan da uzak durun. Kimse bir insanın niyetini tam olarak bilemez ama aşikâr olarak günah işlemekte ısrar eden, hatasından dönmeyen, uyarılara rağmen geri adım atmayan insanlarla arkadaş olunmaz, komşu olunmaz. O tarz insanların kabrine bile gidilmez. Sonuç olarak büyük günahları işlemekte ısrar eden kimselere lanetlenir ve lanetli kimselerin olduğu yere lanet yağar!
Prof. Dr. Cevat Akşit.