Dilimizi Allah’ı Zikretmeye Alıştırmalıyız
Resulü Müctebâ Efendimiz buyuruyor, “Bir idareciye karşılıksız verilen hediye zulümdür, ihanettir.”
Dinimizde hediyeleşmek sünnettir, Peygamber Efendimiz bu konuda, “Hediyeleşin, birbirinize hediye verin. Sevişin, birbirinizi sevin” buyuruyor. Çünkü hediyeleşince, hediyeyi alan adam hediye vereni sever ve hediyeleşmeden dolayı sevgi bağları kuvvetlenir.
Müslümanların birbirini sevmesi Allah’ın sevdiği bir şeydir, Peygamber Efendimizin de emridir. Ama ilk söylediğimiz hadis-i şerifte kast edilen hediye rüşvet niyetiyle verilen hediyedir. Hz. Ömer’e bir adam oğlağın budunu hediye etmiş.
Daha sonra da hediye veren adam birisiyle davalık olup Hz. Ömer’in karşısına çıkmış. Hediye veren adam, “Ya müminlerin emini, sen bizim aramızdaki davayı bir oğlağın budu gibi ayır, hallet” demiş. Hz. Ömer kendisine verilen hediyeyi hatırlayıp, “Allahuekber” diyip hemen memurlarına şöyle emir vermiş, “Memleketin her yerindeki memurlar verilen hediyeler zulümdür, ihanettir.” Böylelikle Peygamber Efendimizin hadis-i şerifini hatırlamış. Bu davada adam verdiği hediyeyi Hz. Ömer’e hatırlatarak kendini haklı çıkartmaya çalışmış. Tabii adalet timsali olan bir adama böyle muamele yapamazsın. Adaletinden ve heybetinden Şeytan’ın bile korktuğu Hz. Ömer böyle bir haksızlığa asla müsaade etmez ve kendi emri altından bulunan memurlara, İslam devleti için çalışan insanlara da bunu kesinlikle yasaklar.
“İDARECİYE KARŞILIKSIZ VERİLEN HEDİYE ZULÜMDÜR, İHANETTİR”
İdarecilere verilen hediyelerle ilgili ve benzer konularla ilgili birçok hadis-i şerif var. Biz de hoca olarak bu tarz konuları size eksiksiz ve fazlasız anlatmamız gerek. Peygamber Efendimiz de kendisine getirilen yiyecekleri içecekleri kabul etmeden önce soruyormuş, “Bu bana verilen şey hediye midir, sadaka mıdır?” Eğer sadaka derlerse verilen şeyi hemen ashabına ikram edermiş ve onların yemesini söylermiş. Çünkü sadaka Allah’ın Resulü’ne haramdır. Ama kendisine verilen şey hediye niyetiyle veriliyorsa geleni yermiş.
Peygamber Efendimiz Resul ama aynı zamanda İslam devletinin de başında. Peki, “İdareciye karşılıksız verilen hediye zulümdür, ihanettir” diyen Peygamber Efendimiz kendisi hediyeleri kabul ediyor? Şimdi bunu açıklamamız gerekir. Bu gibi durumlarda her birimiz karar veremeyiz.
Hediye veren kişinin ne maksatla hediye verdiğini, amacının ne olduğunu biz anlayamayabiliriz doğal olarak. Bunun için de bilen birilerini takip etmemiz gerekir. İslam’da hak olan 4 yol var. Hanefilik, Şafilik, Hanbelilik ve Malikilik. Ehli Sünnet denilen 4 hak mezhebin kurucularının bu konuda söylediklerine bakmamız gerekir.
“SON SÖZÜ ‘LÂ İLAHE İLLALLAH’ OLAN DİREKT CENNET’E GİDER”
Sürekli Allah’ı zikretmek, dilimizi zikre alıştırmak çok önemlidir. Mesela korktuğumuzda ya da kızdığımızda ani tepkiler veriyoruz ve ağzımızdan bir anda bazı sözler çıkıyor. Kimisi o esnada küfrediyor, kimisi lanet ediyor, kimisi anlamsız bağırıyor. İşte o dilini neye alıştırdığınla alakalı bir şeydir. Biz de Müslüman olarak dilimizi Allah’ı zikretmeye alıştırmalıyız. ‘Lâ ilahe illallah’ diyerek tüm boş zamanlarını değerlendiren bir insanın bir süre sonra dili ‘Lâ ilahe illallah’ demeye alışır. ‘Lâ ilahe illallah’ zikrini dilinden düşürmeyen bir insanın kalbi de Allah’a yaklaşır ve kalplerimiz Allah’tan başka bir ilah olmadığı gerçeğini kavrar. Bir insanın kalbinde ne varsa hayatı da, yaşantısı da öyle olur. O yüzden Allah’ı zikir önemli.
Bir de ‘Lâ ilahe illallah’ demeyi kendine huy eden bir insanın son nefesinde de ‘Lâ ilahe illallah’ demesi de muhtemeldir. Peygamber Efendimiz buyuruyor, “Son sözü ‘Lâ ilahe illallah’ olan direkt Cennet’e gider.” Allah hepimiz direkt Cennet’e giden kullarından eylesin.
“YALNIZKEN SÜREKLİ ALLAH’I ZİKRETMELİYİZ”
Peygamber Efendimiz buyuruyor, “Bir insanın yalnız başına oturması, kötü bir arkadaşla oturmasından hayırlıdır.” Yalnızlık Allah’a mahsustur.
Biz insanlarda sosyal varlıklarız ve sürekli iletişim halinde olabileceğimiz, konuşabileceğimiz, görüşebileceğimiz bir eş, dost, arkadaş isteriz.
Ama birlikte oturduğun kimsenin pek manevi yönü yoksa dine ve imana pek hassasiyeti yoksa seni saptırır. En azından birlikte geçirdiğiniz zamanda boş konuşmuş olursunuz. Yalan söylemese, gıybet etmese bile kalbinde kuvvetli bir iman olmadığı için malayani konularla vaktini zayi eder.
Bazen de yanlış şeylere götürür. Fakat Allah’ın halis kullarıyla oturmak, imanlı insanlarla vakit geçirmek sana iyi şeyler katar. Faydalı bilgiler öğrenirsin.
Peygamber Efendimiz de bu konuda bizi uyarıyor. Şimdi yalnızlık derken aslında hiçbir zaman yalnız değiliz.
Nefsi Emaremiz var. Bir insan sürekli nefsiyle mücadele eder. Şimdi sen yalnız otururken nefsinin dediklerini yaparsan onun istekleri de iyi şeyler olmadığı için yine yanlışa sapmış olursun O yüzden yalnızken sürekli Allah’ı zikretmeliyiz. Özellikle de ‘Allahuekber ve Lâ ilahe illallah’ zikirlerini dilimizden düşürmeyelim.
Prof. Dr. Cevat Akşit.