İslam'da Ticaret
Bu yazımızda günümüz şartlarında ticaret yapan Müslüman kardeşlerimizin İslami esaslara göre nelere uymaları gerekir, dinimizin ticaret konusundaki hükümleri nelerdir gibi konuları çeşitli yönleriyle sizlere aktarmaya çalışacağız. İslam’da yaşamı devam ettirmenin meşru yolu çalışıp kazanmaktır ve ticaret yoluyla kazanç elde etmek de dinimizde teşvik edilmiştir. Peygamber Efendimiz, “Pazarda müminlerin ihtiyacı olan şeyleri satanlar Allah yolunda cihat etmiş gibidir” buyurmaktadır.
Yani bir mümin, doğru düzgün bir ticaret erbabı işini gerektirdiği gibi yaparsa, Allah yolunda savaşıp cihat edenlerle bir tutulmuş.
“ÖRNEK ŞAHSİYETLERE UYUNUZ”
Allah, Hz. Adem’i toprak ve balçıktan yarattı. Ondan sonra da Hz. Adem’den Havva annemizi yarattı ve ikisinden de bütün insanlığı yarattı. Bu yarattığı insanların yeryüzündeki rızıklarını da Yüce Allah kendi üstüne aldı. Kur’an-ı Kerim’de, “Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı yanlızca Yüce Allah’ın üstündedir. Allah, o canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı yeri bilir. Çünkü bunların hepsi Levh-i Mahfuz'da yazılıdır” buyurulmuştur. Allah, yeryüzünde, yarattığı tüm canlılar için besinler ve geçim yolları yaratmıştır ve bu da Kur’an-ı Kerim’de açıkca beyan ediliyor. Ancak Allah, insanın rızkına ulaşması için çalışıp kazanmayı kanun kılmıştır.
“Bilinsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur” ayet-i kerimesi de bunu ifade ediyor. Bu nedenden dolayı da tüm peygamberler de çalışıp kazanarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Mesela Hz. İdris terzilik yapmış, Hz. Şuayip hayvancılık yaparak kendisinin ve ailesinin geçimini sağlamış, Hz. Davud zırh yapıp satmış, Hz. Zekeriya marangozluk ile geçinmiş, Hz. İsa başak toplamış, Hz. Muhammet Efendimiz de ticaretle uğraşmış, koyun gütmüş, Allah yolunda cihat edip ganimetten pay almış.
Kur’an-ı Kerim’de de, peygamberlerin yaptığı gibi yapmamız işaret edilerek, “Onların yoluna uy” emri ile bizlere emredilmiştir. Örnek almamız gereken diğer kişilerden olan Hz. Ebubekir kumaş ticareti, Hz. Ömer deri ticareti, Hz. Osman gıda toptancılığı ve Hz. Ali ise ücretle iş görme gibi geçim yolları seçmişlerdir. Bu örnek şahsiyetlere uymamız Peygamber Efendimiz tarafından, “Benim ve benden sonra benim yolumda olan Hulefâ-yi Râşidîn yoluna uyunuz” emriyle bizlere emredilmiştir.
“RIZKIN ONDA DOKUZU TİCARETTE, ONDA BİRİ İSE HAYVANCILIKTADIR”
Dinimizde çalışıp kazanmak bize tavsiye edilen meşru geçim yoludur. Sanayi, tarım ve taşımacılık gibi geçim yollarının en başında gelen de ticarettir.
Her bir insanın ihtiyaç duyduğu şey çoğu zaman mübah olarak bulunmayabilir. Ancak ihtiyaç duyulan şeyi çalmak cezalandırılmayı gerektirir. İhtiyaç duyulan şeyi kuvvet kullanıp zorla almak da fesat ve anarşiye sebep olur, Allah da fesatlığı sevmez.
Geriye yapılacak iş olarak en güzel şey olan ticaret kalır. Kur’an-ı Kerim’de Allah-u Zülcelal Hazetleri, “Ey müminler! Mallarınızı aranızda haksız yere yemeyiniz. Geçiminizi sağlayan şeyleri kumar gibi meşru olmayan şeylerle elden çıkartmayınız.
Hırsızlık, yalan yere yemin, yalan yere tanıklık gibi yollarla birbirinizin mallarından yararlanmayınız.
Ancak birbirinizin rızasıyla yapılan ticaret yoluyla yiyiniz. Bu yol meşrudur” buyurmak suretiyle rızık konusuna işarete etmiştir. Peygamber Efendimiz de, “Rızkın onda dokuzu ticarette, onda biri ise hayvancılıktadır” buyurmuştur. Yani Güzel Peygamberimiz bu hadis-i şerifle ticareti teşvik etmiştir.
PEYGAMBER EFENDİMİZ DE KARABORSACILIK YAPANLARI LANETLEMİŞTİR
Ekonomik faaliyetler genelde 4 kısma ayırılır.
Üretim, mübadele, tedavül, tedarik ya da tüketim. Mübadele üretim ve tüketim arasında köprü vazifesi görür. Tedavül, malın ve paranın yer değiştirmesi için yapılır. Bugün üretim mübadele için yapılmaktadır. Ekonomide üretim ve tüketim arasında yapılan mübadeleye ticaret denir ve bu işle uğraşan kimselere de tacir denilir. Kur’an- Kerim’de, “Allah ticareti meşru eyledi. Faizi haram kılıp yasakladı” buyurmuştur. Ticaret, malın ve paranın el değiştirmesini sağlar. İslam’da da bu emredilmiştir.
Çünkü para ve mal el değiştirirse her fert ve toplum bundan yararlanır. Bu nedenle Allah, mallara halkın ihtiyacı varken malın satmayıp depo edilmesini kesin bir suretle yasaklamıştır. Peygamber Efendimiz de karaborsacılık yapanları lanetlemiştir. Öte yandan parasını kullanmayıp depo edenlerin de zekât vermesi emredilmiştir. Kişi ürettiği ya da satın aldığı malı başkalarına satarsa bundan diğer insanlar da faydalanmış olur, herkese çalışma ve iş imkânı sağlanmış olur, refah herkese yayılır, işsizlik en aza iner, fakirlik ortadan kalkar. Bunun yapılması topluma fayda sağlar. İslam’da topluma faydalı olmak, sırf kendine yaralı olandan daha hayırlı, daha iyi insan olarak övülmüştür.
Prof. Dr. Cevat Akşit.