Kim Benim Sünnetimden Uzaklaşırsa Benden Uzak Kalmış Olur
Evlenmek Allah’ın emri. Nikâhlı olan karı koca birbiriyle birleşecek ve nesil de böyle devam edecek. Evlilik, zina yapan kimseye farz, zina yapma şüphesi olana vacip, sağlam bir nefse sahip olan diğerlerine de vacip ayarında bir sünnettir. Bu sebepten Peygamber Efendimiz evliliğin geciktirilmemesi gerektiğini buyurmuşudur. Evlilik çağına gelmiş, bir evi geçindirebilecek her gencin acele davranması gereken bir husustur. Peygamber Efendimiz, “Nikâhlanmak benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden uzaklaşırsa benden uzak kalmış olur” diye buyuruyor. Evliliği önemsemek lazım çünkü bu çok ağır bir sözdür. Nikâh akdinin ol için 2 erkek veya 2 kadın 1 erke şahit olması gerekir. Âlimler evlilik için ‘Evet’ demeyi yeterli bulmuyor. Şahitlerin huzurunda ‘Ben seni şu kadar mehirle eş olarak seçtim’ denilmesi gerek. Peki mehir konusu nedir? Mehir, nikâhta kızın erkekten istediği şeydir. ‘Beni Hacca götür’ demek mehir olmaz, ibadet mehir olarak istenmez. Mehir, altın ve gümüş gibi parasal değeri olan şeylerle olur. Mehir nikâhın sağlam olması için gereklidir. Nikâh şaka değildir, evlilik şaka değildir, boşanmak şaka değildir. Şaka yapmak için nikâh yaptıkları söyleyenleri nikâhları olur. Çünkü nikâh şakaya gelmez.
SABAHA DİRİ ÇIKIP, ÇIKMAYACAĞIMIZI ALLAH BİLİYOR
Dini hükümleri, dinde olan haram-helal şeyleri Peygamber Efendimizin Hadis-i Şerifleri ve Kuran-ı Kerim’den ayetlerle açıklamaya çalışıyorum. Evlilik konusu da açıklamaya çalıştığımız şeylerden birisi.
Peygamber Efendimiz, kadın erkek arasındaki birleşme olduktan sonra cünüplüğün giderilmesi için gusül alınması gerektiğini söylüyor. Ancak sahabeden birisi uyumak istediğini söyleyerek Peygamber Efendimize gusül almadan uyunup uyunamayacağını sormuştur.
Resulullah Efendimiz de “Abdest al, tenasül uzvunu yıka ve sonra uyu” diye buyurmuştur. Bir insanın o hal üzere uyuması günah değildir ama yine de gusül alamıyorsa bile en azından abdest alıp tenasül uzvunu yıkaması gerek. Bu menduptur. Ama bir Müslümanın her an öleceğinin bilincinde olması gerek. Sabaha diri çıkıp, çıkmayacağımızı Allah biliyor.
İMANIN TADINI ALMAK
Peygamber Efendimiz buyuruyor, “Şu üç şey kimde olursa imanın tadını tadar. Her şeyden önce Allah ve Resulünü sev. Birini seveceksen Allah ve Resulü için sev. Küfre dönmeyi ateşe atılmaktan daha tehlikeli gör” İmanın tadını alan kimse namaz kılarken zevk alır, oruç tutarken hoşnut olur, ibadet yaparken mutlu olur, camiye giderken bunalıp sıkılmaz. Müslüman, Allah’a inanıp boyun eğmek, Resulullah’a inanıp onun dediğini tutmak demektir. İmanın tadını almak için ilk şart Allah’ı ve Resulünü her şeyden önce sevmektir. Tabii Müslümanlar başkalarını da sevecek, başkalarına karşı da muhabbet besleyecek ama bunun Allah rızası için, Resulullah’ın rızası için olması gerek. Müspet olan budur. Birini Allah ve Resulü için sevmek de imanın tadını almak için ikinci şart. Son olarak da küfre dönme meselesi varıdır. Allah bizi küfürden, şirkten, şüpheden korusun. Her gün, “Allah’ım şüphe etmekten, şirke düşmekten, küfre düşmekten bizi kurtar. Beni, ailemi, ümmeti Muhammed’i imandan ve İslam’dan ayırma” diye dua etmek lazım. Küfre düşüp imanı kaybetmekten se ateşe düşmeyi yeğlemek gerek.
Çünkü bu dünyada küfre düşmek ahirette sonsuz ateş demektir. Küfre düşmekten korkmak imanın tadının almanın son şartıdır. İmanın tadını alan Müslüman da Allah için yaptığı her şeyi zevkle yapar. İmanın tadını alan mümin zevk almak için ibadet eder, namaz kılar, Kuran-ı Kerim’le meşgul olur. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Bu yüzden hepimiz imanın tadını almak için Hadis-i Şerif’te bahsedilen üç şarta uygun olarak davranmalıyız.
Prof. Dr. Cevat Akşit.