* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Cihad Nedir  (Okunma sayısı 521 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Cihad Nedir
« : Aralık 07, 2023, 08:12:25 ÖS »


Cihad Nedir

Peygamber efendimizin Ebu Said el- Hudriden rivayet edilen şu hadisi şerifleri konumuza ışık tutmaktadır!

Peygamber efendimiz buyurmuşlardırki:

“Cihadın en üstünü, zalim sultana karşı doğruyu söylemektir.”

Cihad her zorluğa göğüs gererek zalimin zülmüne, zorbalığına karşı çıkmaktır.

Cihad insanlığı zülümden kurtarmaktır. Zalim sultan terör estirmektedir halkına karşı ve Cihad devreye giriyor terörü durdurmak için, öyleyse Cihad terör değil bilhassa teröre baş kaldırmadır, terörün kökünü kurutmaktır.

Zalimlerin zülmünde heder olan canları kurtarmaktır Cihad!

Cihad öldürmek değil hayat vermektir!

Cihad insanlığın mutluluğu için gerekli olan her harekettir!

Bunun için Cihad’tan uzak durmak insanlıktan uzaklaşmaktır. Cihad’tan el çekmek dünyayı teröre teslim demektir!

Bize düşen Cihadı yozlaşmış manasından ve kötü maksatlı kişilerin güdümünden kurtarıp gerçek manasına kavuşturmaktır! Yoksa Cihadsız hayat düşünülemez çünkü insanların Allah rızasını gözeterek yaptıkları her iş, aktivite ve söyledikleri her söz Cihad tır!

Tevbe nedir?

Tevbe dönmek, pişman olmak demektir. Yani, İslam dininin emir ve hükümleri dahilinde, haram ve yasak olan şeyleri terk edip, helâl ve mübah olan şeyleri yapmak demektir.

Kulun işlediği günahlardan dönerek tevbe etmesi ve Allah-u Zülcelâl tarafından af ve mağfiret edilmesi, dil ile kalbin birlikte pişmanlık duyarak tevbe etmesine bağlıdır. Sadece diliyle tevbe edip, kalbinde günahına devam etme yönünde bir meyil olursa bu tevbe yalancıların tövbesi olur ki; Allah-u Zülcelâl' in bu şekilde yapılan tevbeleri kabul etmesi mümkün değildir.

Tevbenin hem dil hem de kalp ile yapılması ve bunun yanında geçmişteki günahlara düşmemeye azmedilmesi, tevbe eden kişinin tevbesinin kabul olunmasının en büyük alâmetlerindendir.

Çünkü Allah-u Zülcelâl âyet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Hepiniz toptan Allah'a tevbe ediniz, umulur ki kurtuluşa erersiniz." (Nur; 31) Diğer bir ayet-i kerimede de şöyle buyrulmuştur: “O (Allah) kullarının tevbesini kabul eden, kötü hareketlerini bağışlayandır.” (Şûra; 25)

Allah-u Zülcelâl, günahkâr kulunun tevbesini kabul etmenin ötesinde bundan memnun olur, sevinç duyar. Allah-u Zülcelâl' in tevbe edenler için sevinmesi, çölde yiyeceğini ve bineğini kaybeden kimsenin onları bulmasından dolayı sevinmesinden daha fazladır.

Tevbe, bir sabun gibidir. Sahibini günahların kirlerinden temizlemek suretiyle tertemiz yapar. Allah-u Zülcelâl bir âyet-i kerimede: “ ... Tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra doğru yola giden kimseyi bağışlarım” ( Taha; 82) buyurmuştur.

Bir kimse, günahların çirkinliğini ve sonunun ateş olduğunu bilir, Allah-u Zülcelâl'in azabına karşı kendi acizliğini hatırlarsa, günahlardan kendisini muhafaza etmeye gayret eder ve hemen tevbeye sarılır.

Hiç kimse nefsinin hilelerinden emin olup tevbeyi terk etmemelidir. Çünkü Allah-u Zülcelâl bir âyet-i kerimede: “Fakat, insan ileriye doğru daima kötülük yapmak ister.” (Kıyame; 5) buyurmuştur. Onun için insan daima kendisini kontrol altında tutmalı, daima tevbe üzere bulunmalıdır.

Peygamber Efendimiz (S.A.V)' de bir hâdis-i şeriflerinde: “Her kim, tevbe etmeye devam ederse, Allah da onun sıkıntısını neşeye çevirir, darlığına bir çıkış yolu bulur ve ummadığı bir yerden onu rızıklandırır.” (Buhari, Tirmizi) buyurmuştur.

Tevbe, bütün müminlere farzdır. İnsan tevbe ettikten sonra kendisini bütün hata ve günahlardan uzak tutmaya gayret etmelidir. Bu nedenle Hz. Ali (R.A) demiştir ki: “Tevbe etmek farzdır. Fakat tevbe etmeyi gerektiren şeyleri terk etmek ondan önce farzdır.”

Ilim Nedir?

İLİM NEDİR?

Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat'e göre ilim, "Malûm olanın, olduğu hal üzere bilinmesidir."(12) Bu yaratılmışların ilmidir. ALLAHû Teâla (cc)'nın ilmi ise; bir şeyin (eşyanın) aslının ne olduğunu ve ne olacağını kuşatması ve haberdar olmasıdır.

Kur'an-ı Kerim'de: "Bilmediğin şeyin ardına düşme. (Peşinden gitme.) Doğrusu duyman, görmen ve muhakemen (kalbin) ondan sorumludurlar"(El-İsra: 36) hükmü beyan buyurulmuştur. Ayette bilgiye ulaşmak için zikredilen duyma (haber-i sadık), basar, (müşahede, görme) ve fuâd (akl-ı selim ile kavrama) oldukça önemli unsurlardır. İslâm alimleri, bu unsurları dikkate alarak ilim şu üç yolla elde edilir, demişlerdir:

1. Haber,

2. Duyu organlarının faaliyetleri,

3. İstidlâl (Akıl yürütme) metodu.(13)

Vahyi (Haber-i Sadık) reddeden Scientisme (bilimcilik) akımı, İslâm topraklarında şirkin ve zulmün yayılmasında büyük rol oynamıştır. Bilimin yapısını, gayesini ve şartlarını araştıran ve bilim dışındaki bütün inançları inkâr eden pozitivist ideoloji: "Bilim bir dindir, bundan sonra amentüleri yalnız bilim yazacaktır. Ahlâki ve edebi meseleleri bilim çözecektir"(14) sloganlarıyla "Vahye" karşı savaş açmıştır. Sosyal olayları; ilkel toplumdan modern topluma doğru sürekli bir evrimin bulunduğunu iddia ederek, izaha çalışan filozoflar: "Bilim ilerledikçe, dinin ortadan kalkacağını" iddia edecek derecede çıldırmışlardır. Cahili bütün eğitim sistemleri temelde bu akaide dayanır.

Mü'minler için; ALLAHû Teâla (cc)'nın kitabında ve Resûl-i Ekrem (sav)'in sünnetinde kat'i olarak yer alan her haber "ilim" hükmündedir. Velev ki; akıl ve duyu organları bunun mahiyetini kavrayamasın!..

İLİMLERİN SINIFLANDIRILMASI

Resûl-i Ekrem (sav): "İlim, taleb edilip öğrenilmesi, her mü'min erkek ve kadın üzerine farzdır"(15) buyurmuştur. İslâm ulemâsı; şer'i delilleri esas alarak ilmi, "Farz-ı Ayn" ve "Farz-ı Kifaye" olmak üzere, iki sınıfta mütalaa etmiştir.(16)

İbn-i Abidin: "Farz-ı Ayn" ilimler ile "Farz-ı Kifaye" ilimleri tasnif ettikten sonra şu tesbitte bulunmuştur: "Farz-ı ayn, farzı kifaye'den efdaldir. Çünkü farz-ı ayn nefsin hakkı için farz kılınmıştır. Nefis için o daha mühim ve daha meşakkatlidir. Farz-ı kifaye öyle değildir. O umumun hakkı için farz kılınmıştır. Bu umuma kafir bile dahildir. Bir iş umumi olursa hafifler, hususi olursa ağırlaşır. Bazıları farz-ı kifayenin efdal olduğunu söylemişlerdir. Zira bu farzın edası bütün ümmet'ten borcu iskat eder. Terk edilirse edaya imkânı olan herkes günahkâr olur. Bu sıfatta olan farzın te'sir cihetinden daha büyük olacağında şüphe yoktur. Mamafih Tahtavi'nin nakline göre birinci kavil (Farz-ı Ayn'ın daha efdal olduğu) mutemed sayılmıştır."(17)

İmam Burhanüddin Ez Zernuci: "Hangi durumda olursa olsun, bulunduğu halde meydana gelen işlerle, ilgili bilgileri edinmek her müslümana farzdır. Çünkü müslüman için namaz kılmak zaruridir. Bu sebeble namazın farzlarını, eda edecek kadar şart ve erkânına ait bilgileri edinmek onun için farz olur. Yine vacibi edâ etmek için gerekli bilgileri edinmek vacib olur. Zira farzı yerine getirmeye vesile olan şey farz, vacibi yerine getirmeye sebeb olan bilgi de vacib olur"(18) diyerek, önemli bir inceliği ifade etmiştir. Her mükellefin, içinde bulunduğu hal ile ilgili ilimleri öğrenmesi üzerine farzdır. Meselâ: Fakir durumda olan bir mü'mine zekât veya hacc ibadeti ile ilgili ilimler farz değildir. Ancak aynı mü'min; nisab miktarından fazla mala sahip olursa, zekât ile ilgili ilimler "Farz-ı Ayn" hale gelir. İstilâya uğrayan veya azınlık durumunda olan müslümanların, cemaat ve cihad hukukunu öğrenmeleri farzdır.

Sihir, büyü, kehanet, falcılık ve felsefe gibi, Şer'i şerifin haram kıldığı ilimleri elde etmek ve bunlarla insanları "Tevhid" çizgisinden uzaklaştırmak da haramdır. Ancak bunların fesadına engel olmak için öğrenmekte beis yoktur.

Farz-ı Ayn olan ilimleri tahsil etmek farz olduğu gibi, mükellefin öğrendikleri ile amel etmesi de farzdır. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Bir kimse bildikleriyle amel ederse, ALLAHû Teâla (cc) o kimseye bilmediklerini öğretir"(19) müjdesi sarihtir. Münazara ve münakaşa'da; muhaliflerini yenmek veya nefs-i emmaresini tatmin etmek için ilim tahsil etmek mekruhtur. Dünyevi hırs ve tamah saikiyle ilim elde etmek caiz değildir.

İlim ehli olan bir kimse; herhangi bir mükellef kendisine müracaat ettiği ve sual sorduğu zaman, ilmi gizleyemez. Resûl-i Ekrem (sav)'in "Bildiği şeyden sorulup da gizleyen kimseyi ALLAHû Teâla (cc) kıyamet gününde ateşten bir gemle gemleyecektir"(20) buyurduğu sabittir.


îmân Nedir?

ÎMÂN NEDİR?


Soru: Îmân nedir?

Cevap: Îmân, Muhammed aleyhisselâmın, Peygamber olarak bildirdiği şeyleri, akla, deneye ve felsefeye dayanmaksızın, kalb ile tasdîk ve i'tikâd etmek, inanmak, dil ile ikrâr etmek, söylemektir.

Îmân görmeden olur. Çünkü, görerek, düşünerek anlamaya kalkışarak inanmak, îmân olmaz, o şeyi bilmek, anlamak olur. Bu şey de, Allahü teâlânın yarattığıdır. Bunu, O'na ortak yapmış oluruz. Belki de, O'ndan başkasına îmân etmiş oluruz. Akla uygun olduğu için inanırsa, akla îmân etmiş olur. Peygambere îmân etmiş olmaz. Veya, Peygambere ve akla birlikte îmân etmiş olur ki, o zaman Peygambere güven tam olmaz. Güven tam olmayınca, îmân olmaz. Çünkü, îmân parçalanamaz.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap


 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]