Kur'an-ı kerim 'Şeytan'ı Tanıtıyor
Şeytan kelimesi sözlükte; aslı "baude" anlamında "şetane" kökünden bir kelimedir. Uzakta kalma, uzaklaşma. Ateşten yaratılan ve ALLAH'a isyan eden. Günah ve isyanda aşırılığa giden. İnsanı tuğyana sürükleyen her şey. Haddi aşan her azgın. İnsanlardan ve cinlerden (İbn Abbas, Ata, Mücahid, Hasan ve Katade'ye göre) rahmetten kovulmuş herhangi bir azgın. Serkeş, kibirli, kaypak, yola gelmez olanların hepsine "şeytan" denir. Şeytan kelimesi Kur'an–ı Kerim'de 66 yerde geçmektedir. Şeytan kelimesi ile anlamdaş olan "İblis" kelimesi ise, Kur'an–ı Kerim'in 28 yerinde geçmektedir.
ALLAH Celle Celâluhu, şeytanı biz insanlara Kur'an–ı Kerim'de açık bir şekilde beyan etmiş; onun yaratılışını, isyanını, insanları nasıl aldattığını ve insanın apaçık düşmanı olduğunu bize bildirmiştir. ALLAH Celle Celâluhu şeytanın yaratılışı ile ilgili şu haberi veriyor: "…(İblis) dedi ki: Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan." Âyetten açık bir şekilde anlaşılıyor ki, şeytan ateşten yaratılmıştır. ALLAH Celle Celâluhu, şeytanın niçin isyan ettiğini ise şu şekilde beyan ediyor:
"…Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan. Madem öyle, beni (insanın yaratılışı sebebiyle) azdırdığından dolayı…" Âyetten anlaşıldığı gibi şeytan, ALLAH'ın rahmetinden kovulmasının sebebini insanın yaratılmasından biliyor. Eğer insan yaratılmamış olsaydı, o da isyan etmeyecekti. Âyetteki "…Madem öyle, beni azdırdığından dolayı…" ifadesinden bu anlaşılmaktadır. İşte böylece tarihî düşmanlık başlamış oluyor: Şeytan–İnsan düşmanlığı. Kur'an'ın muhtelif âyetlerinde de şeytanın insanın apaçık düşmanı olduğu vurgusuna yer verilmiştir. Âyetin devamında şeytan, "…ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üzerine oturacağım. Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağı,m. Sen de onların çoğunu şükredici bulamayacaksın." diyerek açıkça düşmanlığını ilân ediyor. Görüldüğü gibi şeytan insanı kuşatmış durumda.
SECDE VE DUA
ALLAHu Teâlâ, şeytana iki yeri unutturuyor. Yani insan için iki kurtuluş kapısı bırakıyor. Bunlar, secde yeri olan aşağı yön ile dua tarafı olan yukarı yön. Demek ki, Rabbimize kulluk demek olan secde ve dua ile bu azgın düşmana karşı koyabiliriz.
ALLAH Celle Celâluhu, şeytanın hilesinin nasıl olacağını da bildiriyor:
"…Yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim…"
"Şeytan ancak size kötülüğü, hayâsızlığı ve ALLAH hakkında bilmediğiniz şeyler söylemenizi emreder."
"Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve hayâsızlığı emreder."
"Şeytan onlara vaatlerde bulunuyor ve onları kuruntulara düşürüyor…"
Şeytan, Hazreti Âdem ve Havva'yı, "Şeytan, kendilerine örtülü bulunan avret yerlerinin açılması için onlara vesvese verdi ve "Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olmayasınız veya cennette ebedî olarak kalmayasınız diye yasakladı." dedi." şeklindeki bir vesveseyle aldatmış ve onların cennetten çıkmalarına sebep olmuştur. "…Şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve "Bugün insanlardan sizi yenecek kimse yoktur, ben de sizin yanınızdayım." demişti. İki ordu karşılaşınca da gerisin geriye dönüp, "Ben sizden uzağım, ben sizin görmediklerinizi görüyorum, ben ALLAH'tan korkarım, ALLAH'ın azabı çok şiddetlidir, demişti." İşte görüldüğü gibi şeytan çeşitli yollarla insanları aldatmakta ve onlara vesvese vererek onları doğru yolda tereddüde düşürüp sapkınlığa sürüklemek istemektedir. Maalesef insanlığın büyük bir kısmı onun bu aldatmala rına kanıp doğru yoldan sapmışlardır.
ŞEYTANDAN KORUNMANIN EN ETKİLİ YOLU "DUA"
ALLAH Celle Celâluhu şeytanın hilelerini belirttikten sonra onun hilesinin çok zayıf olduğunu da beyan etmiştir. Yine ALLAH Celle Celâluhu, şeytanın kimleri kandıramayacağını da haber vermiştir:
"…Şüphesiz ki benim ihlâslı kullarım üzerinde senin hiçbir gücün olmayacaktır. Onlara koruyucu ve vekil olarak Rabbin yeter."
"Doğrusu şeytanın, iman edip de yalnız Rabbine güvenen kimselere karşı hiçbir gücü yoktur."
ALLAHu Teâlâ, şeytandan korunmanın yollarını da Kur'an'da belirtmiştir:
"…Ben ona Meryem adını verdim. Onu ve neslini, rahmetinden kovulmuş olan şeytandan sana sığındırıyorum."
"Ne zaman şeytan tarafından bir vesvese seni dürtüklerse, ALLAH'a sığın…"
Görüldüğü gibi şeytandan korunmanın yolu olarak dua gösterilmektedir ki, dua kulun Rabbi ile devamlı irtibat hâlinde olması demektir. Bu sayede kul şeytanın kötülüklerinden kendini muhafaza eder ve Rabbinin rızasını kazanır.
Şeytanın, âhiret gününde kendisini takip edenleri nasıl yüzüstü bırakacağını belirten âyetle makalemize son vermek istiyorum:
"İş bitince (kıyamet günü) şeytan der ki:
"ALLAH size gerçeği söz vermişti. Ben de size söz verdim; ama size verdiğim sözden caydım. Aslında benim sizi zorlayacak hiçbir gücüm de yoktu. Ancak sizi isyana davet ettim, siz de benim davetimi hemen kabul ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Zaten önceden beni ALLAH'a ortak koşmanızı da tanımamıştım. Şüphesiz ki, zalimler için acı veren bir azap vardır."
İmam-ı rabbani
ŞEYTANI İŞSİZ BIRAKAN İLİM EHLİ DİN HIRSIZLARI
Mü'minler geçmiş büyüklerin çizdiği yoldan gitmeli, bu hak yolundan zerre miktarı ayrılmamalıdırlar. Geçmiş ehlisünnet büyüklerinin yolundan ayrılmış âlimlerle oturup kalkmamalı, onların sohbetlerinde bulunmamalıdırlar.
Onlarla birlikte olmak demek, zehirlenmek demektir. Daha açık bir ifade ile bu gibilerle arkadaşlık yapmak, zehirli yılanla arkadaşlık yapmaya benzer.
İlimle meşgul olanlar, eğer bildiklerine karşı duyarsız ve ilgisiz iseler, öğrendiklerini kendi nefislerinde uygulamıyorlarsa, bu gibiler nereye mensup olurlarsa olsunlar, bunlar din hırsızlarıdırlar. Bu din hırsızlarının sohbetlerinden ve onlarla münasebetten kaçınmak bir mü'min için zarurettir.
İslâm dini ve onun ümmeti üzerinde dolaşan karabulutların, fitnenin, fesadın sebebi, bu din hırsızlarının uğursuzluğudur. Bu din hırsızları dünyalık menfaat elde etmek için, hem güzel dinimizi fesada verdiler, hem de kendi âhiretlerini heba ettiler. ALLAH Celle Celâluhu bunların durumunu bize şöyle haber vermektedir:
"İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir." (2/16)
Bir gün bir zat şeytanla karşılaşır. Şeytanı gayet rahat, endişesiz mutlu bir şekilde görür. Hatta şeytan işi gücü bırakmış, mü'minleri yoldan çıkarmayı bırakmıştır. Bu zat, şeytanı bu vaziyette görünce hayret eder ve şeytana sorar:
– Seni bu şekilde hiç görmemiştim. İşini gücünü bırakmış, sevinçli bir şekilde oturuyorsun. Bu durum, senin yapacağın bir iş değil; bu durumun sebebi nedir?
– Zamanın kötü âlimleri, dünyalık peşinde koşan ilim ehli insanlar benim yapacağımı yapıyorlar. Bu din hırsızı âlimler benim işimi elimden aldı, ben de işsiz kaldım.