Gönderen Konu: Şeytanın Hileleri (Okunma sayısı 570 defa)

anadolu · « : Ağustos 28, 2023, 08:13:51 ÖS »

Şeytanın Hileleri

“De ki: Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah'ın lânetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir…” (Mâide, 60)

"Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân'a isyankâr olmuştur." (Meryem, 44)

Toplumlar ne zaman Allah’ın yolundan sapmışlar, Allah’ın lanetine ve gazabına uğramışlar, hayvanlardan daha aşağı duruma düşmüşlerdir. Tâğutların kulu olmuşlardır. Tâğut, hakkı tanımayıp azan ve sapan her kişiye ve her güce veya Allah’tan başka tanrı edinilen şeylere verilen addır. Azgın ve sapkın olması sebebiyle şeytana da tâğut denilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de tâğut kelimesi, insanlar tarafından ilâh edinilmiş bütün bâtıl tanrıları; insanların Allah Teâlâ’ya isyan etmelerine sebep olan, görünür ve görünmez varlıkları; insanlık tarihi boyunca hakkı bâtıl, bâtılı hak gösterme gayretkeşliğini yansıtan bütün küfür ve ilhâd faaliyetlerini ifade eden bir terim olarak kullanılır. Tevhid akîdesinin insanlar tarafından benimsenmesine engel olan insan, şeytan, kâhin ve sihirbazların hepsini; Allah Teâlâ dışında insanlarca mabud edinilmiş batıl tanrıların tamamını, gerçek mabuda karşı kulluk görevlerini yerine getirmeyi engelleyen düşünce sistemlerini ifade etmektedir.

“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?” (Mâide, 90-91)

Akıl, Allah’ın insanoğluna ikram ettiği büyük bir nimettir. Aklın kelime manası men etmektir. İnsanı kötülüklerden men eden akıl, ayıp ve noksanlıktan beri olan akıldır. O bakımdan kişinin aklıselim sahibi olmasının işareti ve alameti, yaptıklarından anlaşılmaktadır. Hayır ile şerri, hak ile batılı birbirinden ayırt edemeyen bir akıl, aklı selim olamaz. Kaldı ki gerçek akıl sahipleri, iki hayır bir araya gelince hangisinin daha hayırlı olduğunu anlayanlardır. Rabbimiz aklı örten ve aklı devre dışı bırakan şeyleri, fert ve toplum hayatına zarar verdiği için yasaklamıştır. Şeytanın hileleri olan içki, kumar, dikili taşlar, şans oyunları, kin ve düşmanlıklar, hep aklı örtmeye ve devre dışı bırakmaya yönelik hilelerdir.

“Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya. Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti.” (En'âm, 43)

Şeytanın vazifesi, Allah’ın kullarını Allah’ın yolundan saptırmaktır. Kulun vazifesi de nefsine ve şeytana uymadan hak yolda sabitkadem olmaktır. Yolların kenarına yapılan tırtıklar uyuyan ve dalgınlıkla yoldan çıkma eğilimindeki şoförlere bir uyarıdır. Rabbimizde yolundan sapan veya sapma eğiliminde olan kullarını daldıkları gafletten semavi ve arazî felaketler göndererek uyarmaktadır ki tövbe edip vazgeçsinler. Nitekim bazı ayetlerde insanların genellikle, hiç olmazsa zor durumda kaldıklarında, Allah’ın dinini tanıyarak ihlasla O’na yalvardıkları bildirilmektedir.

“İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak.” (En'âm, 112)

Kulluk imtihanının bir gereği olarak sabır ve sebatlarını denemek için ins ve cin şeytanları, inananlara düşman kılınmıştır. Bu şeytanlar; siyaset, ticaret, sanat, eğitim vb. gibi hayatın her alanında yaldızlı laflarla insanları aldatmaya gayret etmektedirler. Bunların büyüsünden kurtulmanın tek yolu, Allah ve Resulüne kulak vermektir. Yoksa bu hainler kişileri, imanından, ibadetlerinden, ahlakından her türlü hayırlı işlerinden alıkoyarlar.

“Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah'a ortak koşmuş olursunuz.” (En'âm, 121)

Mümin asla ve asla şeytan ve avenesinin hile ve tehditlerine boyun eğmez, eğmemelidir. Haktan, adaletten, insan haklarından, demokrasiden dem vuranlar, İslam ve Müslümanlar söz konusu olunca helvadan putlarını yemekten asla çekinmemektedirler.

“Allah, bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık lâyık oldu. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.” (A'râf, 30)

Allah’ın vahyine uyan, nimetlerine şükreden, emir ve yasaklarını yerine getiren, günahlarına tevbe edip af ve mağfiret dileyen, adaletli ve dürüst olan, Allah’a ihlasla kulluk edenlere Allah hidayeti nasib etmiştir. Allah’a isyan eden, kibirlenen, insanlara kin tutup onları kıskanan, kötülük yapan, kötülüğü ve hayasızlığı teşvik eden, şeytanı dost edinenler de sapıklığa düşmüştür.

“Kendisine âyetlerimizi verdiğimiz hâlde, onlardan sıyrılıp da şeytanın kendisini peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlat.” (A'râf, 175)

“Şüphe yok ki Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman iyice düşünürler, sonra hemen gözlerini açarlar.” (A'râf, 201)

“Şeytanlara kardeş olanlara gelince, şeytanlar onları azgınlığın içine çekerler, sonra da bundan hiç geri durmazlar.” (A'râf, 202)

Müminler birbirlerini şeytana, şeytanın hilelerine ve şeytani düzenlere karşı uyarmak zorundadırlar. Bu bir kardeşlik vazifesidir. Şeytan ve avenesi, teknolojiyi de kullanarak akla hayale gelmedik yol ve yöntemlerle Allah’ın kullarını Allah’ın yollarından saptırmaya çalışmaktadırlar. Bu sapkınlıkların da hak olduğunu iddia etmektedirler.

“Hani şeytan onlara yaptıklarını süslemiş ve ‘Bugün artık insanlardan size galip gelecek (kimse) yok, mutlaka ben de size yardımcıyım.’ demişti. Fakat iki taraf (savaş alanında) yüz yüze gelince (şeytan), gerisingeriye dönüp ‘Ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğiniz şeyler (melekler) görüyorum. Ben Allah'tan korkarım. Allah, cezası çetin olandır.’ demişti.” (Enfâl, 48)

Etrafınızdaki kaypak insanlara bakın, şeytanı görün. Onlar hiçbir zaman sözlerine sadık değillerdir. Çıkar ve menfaatleri söz konusu olunca hemen kayarlar. Asla risk almazlar. Nimete koşarlar, külfetten kaçarlar. Bol keseden atarlar fakat çok korkaktırlar. Şeytanın melekleri görünce sıvıştığı gibi onlar da tehlikeyi sezince hemen sıvışırlar. Onların, çıkar ve menfaatleri için satmayacağı kimse yoktur.

“Babası, şöyle dedi: Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa, sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (Yûsuf, 5)

“Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu.” (Yûsuf, 100)

Şeytanın hilelerinden biri de eşlerin, arkadaşların, ana-baba ile evlatların, kardeşlerin, akrabaların, dostların aralarını açmaktır. Peygamber çocuklarının arasını açmışsa hiç kimse nefsinden emin olmasın, uyanık olunmazsa herkesin arasını açabilir.

“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir.” (İsrâ, 26-27)

İsraf, saçıp savurmak, cimrilik de şeytanın hilelerindendir. Allah’ın men ettiği davranışları yapmak kişiyi Rabbinden uzaklaştırıp şeytana yaklaştırır.

“Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) En güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.” (İsrâ, 53)

İnsanın insanla ilişkilerinin temelinde tatlı dil, güler yüz esastır. Hayvanlar bile tatlı dil ve güler yüzden hoşlanır. İnsanların öfkesini fırsat bilen şeytan, onlara kötü sözler fısıldayarak aralarının açılmasına gayret eder.

Şeytanın hileleri bitmez, bir dost gibi yaklaşır. İmandan çalmak ister, başaramazsa ibadetlerden çalmak ister. Onda da başarılı olamazsa ahlaktan çalmak ister. Ahlaktan çalarsa tüm ilahi değerlerden çalmış demektir, yavaş yavaş ibadet de gider, Allah muhafaza buyursun iman da gider.

“Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: Ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?” (Tâ-Hâ, 120)

Âdem’i ebedilikle aldatan şeytan, âdemoğullarını da tul-i emel ile aldatmaktadır, sanki hiç ölmeyecek gibi yaşamaya alıştırmaktadır. Ölümü sık hatırlamak ve hatırlatmakla şeytanın oyununu bozmak gerekir.

“Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi aldatmasın.” (Lokman, 33)

Şeytanın insanı aldatmak için en önemli kozlarından biri de oyun ve oynaştan ibaret olan fani hayattır. Fani nimetleri sanki ebedi gibi insana sunar da insan da ona kanar.

“İnsanlardan kimi vardır ki hiçbir bilgisi olmadığı hâlde Allah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer.” (Hac, 3)

Şeytanın hilelerinden biri de Allah başta olmak üzere dinle ilgili bilmediği meselelerde insanları tartışmaya sokmaktır. Cahilce tartışmalara girenler, şeytanın oyununa gelir de hem sapar hem de insanları saptırırlar.

“Allah, şeytanın verdiği bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kalpleri katı olanlara bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar.” (Hac, 53)

İnsan o kadar mükemmel yaratılmıştır ki fıtratını bozmaz, Allah’a kulak verirse ne ins ne de cin şeytanları onu asla saptıramaz. Allah’a kulak vermeyen kullar, her türlü yalan-yanlış telkinlere açık hale gelir de gelen-giden onu aldatır. Vücut, direncini kaybedince hastalıklara ve mikroplara nasıl açık hale gelirse, kalpler de hastalanır ve katılaşırsa her çeşit manevi hastalığa açık hale gelir.

“Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık kimselerdi.” (Ankebût, 38)

Günümüzde gözü açık tabiriyle; çoğunlukla dünyevi çıkar ve menfaat sağlamakta veya bir işi kolay halletme yollarını bulmakta becerikli kişiler anlaşılmaktadır. Esas gözü açık kimse; ebedi hayatla ilgili meseleleri bilip halleden kişilerdir. Ebedi hayat kazancını fani hayat kazancına tercih edebilendir.

“Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar, her günahkâr yalancıya inerler.” (Şu'arâ, 221)

Şeytanın vesvese ve fısıltılarından korunmanın yolu, haramlardan uzak kalmaktır. Şeytan, haramlara dalan kişiyi asla bırakmaz, yeni haramlara bulaşması için teşvik eder.

"Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar." (Neml, 24)

Şeytanın hilelerinden biri de yaptıklarını insanlara güzel göstermektir. Yaptığı yanlışları bile güzel görmeye başlayanların felahı çok güçtür.

“Kendilerine; ‘Allah'ın indirdiğine uyun’ denildiği zaman, ‘Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız’ derler. Şeytan, kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı? (Lokman, 21)

Şeytanın hilelerinden biri de insanları atalarının yanlışları ile kandırmaktır. Geçmişte atalarının yanlışlarını din haline getirenler olduğu gibi günümüzde ve gelecekte de bu yanlışları din haline getirenler olacaktır.

“O kötü fısıltılar, iman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır. Oysa şeytan, Allah'ın izni olmadıkça mü'minlere zarar verebilecek değildir. Öyle ise mü'minler ancak Allah'a tevekkül etsinler.” (Mücâdele, 10)

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Şeytanın Hileleri (Okunma sayısı 570 defa)

anadolu

Şeytanın Hileleri

BENZER KONULAR