Şeytanın Organize Ordusu
Şeytanın en büyük hedefi, insanları Allah'ın yolundan saptırmak ve cehenneme sürüklemektir. İnsanların en büyük düşmanı olan şeytan, onları olmadık kuruntularla meşgul ederek, akıllarını karıştırmaya ve sağlıklı düşünmelerini engellemeye çalışır. Bunu yaparken de kendi dostları, kardeşlerinden ve itaatli askerlerinden oluşmuş organize ordusunu kullanır.
Yüce Allah, Kuran'da "...Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar." (Enam Suresi, 121) ayetiyle, şeytanın insanlara yaklaşmak için kendi taraftarlarını ve dostlarını kullanacağını bildirir. Bu bilgi şeytanın tek başına hareket eden bir güç olmadığını gösterir. Allah Kuran'ın "Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak." (Enam Suresi, 112) ayetiyle ‘ins ve cin şeytanların’ varlığına dikkat çeker. Şeytan, insanlardan ve cinlerden kendisine uyanlarla birlikte hareket eder ve onları diğer insanları saptırmak amacıyla kullanır. Bu kimseler de şeytanın sinsi karakterine sahip olurlar ve insanların kalplerine kuşku vererek onları Allah’ın dosdoğru yolundan uzaklaştırmaya çalışırlar.
Şeytan bu kimselerden kendi adına faaliyet gösterecek sadık ve itaatli bir ordu oluşturur ve hedefleri doğrultusunda onları istediği gibi yönlendirir. Bu kişiler aracılığıyla büyük insan kitlelerine ulaşır, insanlara telkin etmek istediği sözleri onlara söyletir ve güç kazanır. Böylece insanlara sessizce, sinsice ve sezdirmeden, kendi engebeli yoluna çağırır. Bu kimseler şeytanın verdiği buyruklara itaat ederek, çevrelerindeki insanları da şeytanın ordusunun erleri yapmaya çalışırlar.
Kur’an’daki ”…Allah'ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onları doğru yolda saymaktadırlar. (Araf Suresi, 30) ifadesiyle doğru yolda zannettikleri şeytanların ahlakını benimseyen insanlar, yavaş yavaş birer ‘ins şeytan’ haline gelirler. Böylece şeytanın, inançlarını tebliğ edecek binlerce ağzı, bedeni ve insanları doğru yoldan saptıracak binlerce askeri olmuş olur.
Şeytanın kumandası altındaki bu kişiler, vicdanlarının doğruyu fısıldayan sesini de duymazdan gelir, ne denli azap dolu bir sona doğru sürüklendiklerini göremez, yaşamları boyunca şeytanın hizmetkarı olurlar. Akıllarını, vicdanlarını, düşüncelerini, her şeylerini şeytan tutsak almıştır.
Şeytanın fısıldadıklarının, kendi düşünceleri olduğunu zanneden bu insanlar, hiç duraksamadan buyruklarını uygularlar. Zamanla şeytanın fikirlerini şeytanın kendisi kadar benimser, tamamen onun diliyle konuşurlar.
Kusursuz yaratılmış bir imtihan ortamı olan dünyada, iman eden ya da etmeyen herkes imtihana tabidir. Bu nedenle, şeytan bütün insanları etkilemeye çalışır. İmanı gereği gibi yaşamayan insanlar, Allah'a tam teslim olmamaları ve Allah korkusunu içlerinde hissedememeleri nedeniyle şeytanın fısıltılarını dinlerler. Şeytandan ve oyunlarından etkilenmeme yollarını bildikleri halde, şeytanın sözlerini dinlerler.
Bu kişiler Kuran'ı çok iyi bildikleri ve şeytanın kendilerinin apaçık düşmanı olduğunu, büyük zararlar verebileceğini bildikleri halde, ondan yeterince sakınmazlar. Sonuç olarak ortaya, bir yandan ibadetlerini yerine getiren bir yandan da davranışlarıyla şeytanın sözcülüğünü yapan kimseler çıkar. Ancak ne ilginçtir ki bu kimseler, yaptıkları hatalara kendileri şahitken, şeytandan ve kötülükten dikkatle uzak duran ve Kur’an ahlakıyla yaşayan kimseler olduklarını iddia ederler:
Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. (Zuhruf Suresi, 37)
Şeytan, bu kimselere yaptıkları iyiliklerin yeterli olduğunu ve gizlice yaşadıkları kötülükleri ise önemsememeleri yönünde telkinlerde bulunarak, onları din ahlakından uzaklaştırmaya çalışır.
Allah'ın Kuran'da bildirdiği tek bir mümin karakteri vardır. Kur’an ahlakının sadece bir kısmını uygulamak ve din dışı farklı bir karakter geliştirmek, insanı sonsuz azaba sürükleyebilir. Tek doğru yol vardır; o yol Allah’ın Kuran’da tarif ettiği dosdoğru yoldur, Bu, Allah'ın hoşnut olacağı, kişiye cenneti kazandıracak, onu cehennemden uzaklaştıracak olan yoldur; tali yollar şeytana çıkar… Allah’ın yolunda yaşamıyorsa insan, o zaman şeytanın yolunda yaşıyor demektir.
…Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: "Doğru yola, bize gel" diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?" De ki: "Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." (En'am Suresi, 71)