Fal ve Kehanet
Değerli Müslümanlar!
Yeni bir yıla girdiğimiz bu günlerde, gelecekte ne olacağını haber veren kehanet haberleri ile karşılaşıyoruz.
Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede Yüce Allah (c.c) şöyle buyuruyor: ''De ki, göklerde ve yerde Allah'tan başka gaybı kimse bilemez…”[1]
Bu ayet-i kerime bize bir kez daha hatırlatıyor ki; gelecekte insanın başından neler geçeceği, ne gibi olaylarla karşılaşacağı, ne zaman öleceği veya kıyametin ne zaman kopacağını Allah’tan başkasının bilmesi asla mümkün değildir. Bu gerçeği unutan bazı insanlar; sıkıntılarından kurtulmak veya arzularına kavuşmak hırsıyla, ne yazık ki, bazen haram olan yollara sapmakta ve gelecekten haber verdiğini iddia eden kimi insanlara itibar etmektedirler.
Biz Müslümanlar biliyor ve inanıyoruz ki; melekler ve hatta peygamberler dahi Allah bildirmedikçe gelecekte neler olacağını asla bilemezler. Bu gerçeği Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle haber vermektedir: “Ey Muhammed de ki: Ben size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyarım.”[2]
Tüm kâinatın yaratıcısı, tüm sırların ve hikmetlerin sahibi olan Allah (c.c)’ın peygamberlerine ve meleklerine dahi vermediği gaybî bilgileri, kâhinlere, medyumlara veya falcılara verdiği nasıl düşünülebilir.
Kıymetli Mü’minler!
Ekonomik veya ailevî sorunlarını çözmek, karşılaştığı sıkıntıları gidermek, yitiğinin veya çalınan malının yerini öğrenmek gibi nedenlerle medyumlara, kâhinlere veya falcılara giden kimse hakkında Peygamberimiz (s.a.s)’in şu uyarıcı mesajını paylaşmak istiyorum: “Kim bir kâhine ya da falcıya gider de onun söylediğinin doğru olduğunu kabul ederse, Muhammed’e indirileni inkâr etmiş olur.”[3]
Toplumumuzda yaygın olan özellikle kahve falı, el falı, evlilikle ilgi kısmet falı, burç yorumları, yıldız falı veya gelecekten haber vermeye yönelik her türlü uğraş, dinimizce büyük günahlardan sayılmıştır. Bu itibarla, eğlenmek maksadıyla dahî olsa bu işlere yaklaşmak asla doğru değildir.
Aziz Mü’minler!
Dünya hayatı bir imtihandan ibarettir. Mü’min hastalıklarla, musibetlerle, maddi ve manevi bir takım sıkıntılarla imtihan edilebilir. Sıkıntılardan kurtulmanın yolu her zaman meşru ve helal vasıtalarla olmalıdır.
Derdine çareyi, arzu ve isteklerine kavuşabilmeyi, sıkıntılarının ve ailevî sorunlarının çözümünü kâhinlerde veya falcılarda arayanlar, büyük maddi kayıpların yanında imanlarına dahi zarar verecek manevi felaketlere sürüklenebilirler. Gelecekten haber verdiği sanılan çıkarcı ve kötü niyetli kimselerden duyduğu bilgileri gerçek sanan insanlar, hayatlarına yanlış yön vererek maddi ve manevi açıdan telafisi imkânsız zararlara uğrayabilirler. İbadetlerinin de hayrını ve bereketini göremezler.[4]
Öyle ise geliniz, girişeceğimiz her işimizde, alacağımız her türlü kararda, Yüce Kur’an’ın ve Sevgili Peygamberimiz ’in rehberliğinde öncelikle aklımızı kullanalım, işi ehline danışalım. Her şeyi en iyi bilen ve her şeye gücü yeten Yüce Yaratan’ın verdiği tüm bu imkânları kullanırken aynı zamanda gönlümüzü ve ellerimizi O’na açarak işlerimizi hayırla neticelendirmesi için dua ve niyazda bulunalım.
-----------------------------------------------
[1] Neml, 27/ 65
[2] En’am, 6/50
[3] Müsned, 2/429
[4] Müslim, 4/1751
Erol Kılıç.